İstanbul’da Taksim Tünel Meydanı’nda ‘Kadınlar Birlikte Güçlü’ platformun çağrısıyla kadınlar son günlerde artan taciz, şiddet, darp ve kadın cinayetlerine karşı bir araya geldi.
Eylemde “Artık yeter” mesajı verilirken, polis, İstiklal Caddesi ve Galata Kulesi’ne çıkan yolları kapatmaya başladı. Şişhane Meydanı’na yürümek isteyen kadınların önü polis barikatları ile kesilirken polis dağılın çağrısı yaptı.
Kadınlar Birlikte Güçlü adına yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“4 Ekim günü fail Semih Çelik tarafından yarım saat arayla katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil için buradayız. İstanbul’da bir erkek iki kadını katlederken devlet koruyucu, önleyici ve caydırıcı hiçbir adım atmıyor. Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden, yere düşürüp saldırıda bulunan erkekler suç kayıtlarına rağmen serbest bırakılıyor; sosyal medyada yayılması ve tepkilerin yükselmesi sonucu tekrar yakalanıyor. Devlet; yargısıyla, kolluğuyla şiddete maruz kalanların beyanlarına göre değil, sosyal medya tepkilerine göre görevini yapmaya tenezzül ediyor. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar seslerini duyurabilmek, şiddetten uzaklaşabilmek için karakollara değil sosyal medyaya başvuruyor.
Karakollardan faillerin elini kolunu sallayarak çıktıklarını, çıktıkları gibi kadınları katletmeye devam ettiklerini biliyoruz. İktidarın cezasızlık politikalarının kadınların şiddetten uzak bir yaşam kurmalarını nasıl olanaksız hale getirdiğini, fail erkekleri nasıl cesaretlendirdiğini her gün görüyoruz. Kadınların erkek şiddetine maruz kalmasını önleyici, koruyucu tedbirleri almak, şiddetten uzaklaşmak isteyen kadınlara dair bütünlüklü bir politika geliştirmekle yükümlü devlet bu sorumluluklarına dair hiçbir adım atmazken; erkek şiddetine karşı sokaklarda sesini yükselten kadınların, bizlerin eylemlerini engellemek için kolluk kadınlardan önce alanlarda oluyor.
Sokakları kadınlar için güvensiz ve tedirgin hale getirmeye çalıştığınızı biliyoruz. ‘O saatte dışarıda ne yapıyordu?’ sözleriyle, ‘güçlü aile birliği’ politikalarıyla bizleri aileye, evlere, dört duvara mahkum etmek istediğinizi biliyoruz. Kadınların kahkahasına, kaç çocuk yapacağına, hangi saate hangi sokakta olacağına karar vermeye çalışan cinsiyetçi diliniz erkekleri cesaretlendiriyor. Kadınları güçlü, kutsal olarak tanımladığınız şiddet, baskı, sömürü dolu ailenin ‘makbul’ ferdi haline getirmek istiyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz. Kadın düşmanı politikalarınıza itirazımız, isyanımız var!
Erkek şiddetinin üstünü ‘alkollüydü, uyuşturucu, bağımlısıydı, psikolojik sorunları vardı’ gibi bahanelerle örtmeye çalışanlara da buradan tekrar hatırlatıyoruz. Şiddetin kaynağı patriyarka, faili ise erkeklerdir. Arkasına saklandığınız bahaneler, faili görünmezleştirmek için oluşturduğunuz magazinsel hikayeler değil. Erkek şiddetini muğlaklaştırmak için algı operasyonları ile faillerin ırkını ya da mültecilik konumunu öne çıkarmak kadına yönelik şiddeti engellemez. Çünkü biz bu ülkede her ırktan, her sınıftan, her kesimden erkeğin şiddet uyguladığına tanık olduk. Biz bu ülkede hiçbir kadının eşit ve güvenceli koşullarda özgür bir şekilde yaşamadığını biliyoruz. Baba, koca, devlet, patron fark etmeksizin şiddet her yerden geliyor.
Şiddeti önleyecek olan yaptırımların uygulanması bir yana İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarını gasp ederek, 6284’ü tartışmaya açarak, şiddet uygulayanları karakollardan, adliyelerden serbest bırakarak failleri cesaretlendiren bir iktidar ile karşı karşıyayız. Sizin iktidarınızda Gülistan Doku kayboldu, sizin iktidarınızda Narin şüpheli bir şekilde katledildi, sizin iktidarınızda yalnızca eylül ayında 34 kadın katledildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’ten hala haber alınamıyor. Sizin iktidarınızda kadınlar şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor, daha da yoksullaştırılıyor, ötekileştiriliyor. Siz ise bakanlıklarınızla, kolluk ve yargı ile bu gerçekleri görmezden geliyorsunuz, üstünü kapatmak için çeşitli hikayeler oluşturuyorsunuz.
Aile Bakanlığı; kadınlar o ailelerin içinde şiddete maruz kalırken, katledilirken, sömürülürken aileyi korumak için çalışıyor. Sağlık Bakanlığı ekonomik kriz koşullarında kadın yoksulluğu derinleşirken ve kadınlar ücretsiz, erişilebilir sağlık hakkına erişemezken; kadınların kürtaj hakkını fiili olarak yasaklamasının yanında kadınların nasıl doğum yapacağına karar veriyor, kadınların bedenleri ve kararları hakkında söz sahibi olma hakkını kendinde buluyor. Katiller serbest dolaşırken İçişleri Bakanı Teknofest’lerde geziyor.
Kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Bu yüzden söylüyoruz: Erkek katlederken devlet koruyor. Artık yeter! Korkmadan, susmadan, itaat etmeden sokaklarda istediğimiz saatte güvenle var olma hakkımızdan vazgeçmemeye, erkek şiddetinin karşısında sesimizi yükseltmeye, özgür bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınları katleden erkeklerden de; fail erkekleri koruyup aklayanlardan, cesaretlendirenlerde de hesap soracağız.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde, Onur Yürüyüşü’nde; kadınlar ve lubunyalar olarak yıllardır bu caddede, bu sokaklarda sesimizi yükseltiyoruz. Eylemlerimizin, yürüyüşlerimizin yasaklandığı, tüm ilçenin kolluk tarafından işgal edildiği, toplu ulaşımın durdurulduğu, bu caddeye ulaşmaya çalışan kadınların, lubunyaların türlü şekillerde engellenmeye çalışıldığı, gözaltına alındığı bu cadde eşitlik, özgürlük isteyen kadınlara, lubunyalara kapatılırken kadınları taciz eden erkeklere, kadınlara şiddet uygulayan polislere açık. Biz bu sokaklarda, meydanlarda, bulunduğumuz her alanda mücadeleye devam ediyoruz ve tekrar dile getiriyoruz: Bu sokaklar, meydanlar bizim.
Gücümüzü bir kişi daha eksilmemek için her yerde mücadele eden kadınlardan, birbirimizden, bu isyandan alıyoruz. Şiddetten uzak, eşit, özgür bir yaşamı biz kadınlar mücadelemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasıyla kuracağız. Sokaklarında katledilmediğimiz; iş yerlerinde ayrımcılığa maruz kalmadığımız, sömürülmediğimiz; bizi hapsetmeye çalıştıkları ailelere mahkum olmadığımız bir yaşamı hep birlikte kuracağız. İkbal’in, Ayşegül’ün, daha nicesinin hesabını sorarak mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz. Yaşasın kadın dayanışması!”