Şeyda Yılmaz’ın Şehit Olması ve Durumdan Vazife Çıkarmak   

0

Şeyda Yılmaz’ın Şehit Olması ve Durumdan Vazife Çıkarmak   

Polis memuru Şeyda Yılmaz’ın şehit olması üzerine etraflı bir biçimde düşünülmesi ve gereken derslerin çıkarılması gerekiyor. Öncelikle poliste 26 suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti’nin polis merkezinden nasıl kaçtığı açığa kavuşturulmalıdır. Bu konuda süreçlerle ilgili bir eksiklik var mı? Ne yapılmadı? Ya da ne eksik yapıldı ki yakalanan katil zanlısı karakoldan kaçabildi? Bugüne kadar çok az sayıda kişinin karakoldan kaçabildiği dikkate alınırsa burada yanıtlanması gereken sorular vardır. Bu tür olaylarda şüpheyle yaklaşmak esastır. Bu konu Emniyet Müdürlüğü tarafından,  adli makamlar tarafından soruşturularak açığa çıkarılması gerekir. İkinci olarak kendine zorluk çıkaran polislere direnen zanlıyı etkisiz hale getirmek için orada bulunan polisler neden bir şey yapamadı? Bu konuda eğitim eksiklikleri mi var? Böyle durumlarda polisin muhalif kişilere sert uygulamalar yaptığını geçmişte uzun süre polis muhabirliği yapan biri olarak biliyorum. Üstelik yakın tarihte medyanın da katılımıyla yapılan operasyonlarda generaller, gazeteciler, bilim insanları, muhalif aydınların nasıl ters kelepçe ile polis araçlarına konulduğu hala hafızalarımızda. Burada yakalanan zanlıya benzer bir uygulama neden yapılmadı?

Gözaltına alınanlar arasında “ters kelepçe takılması gerekenler” ve “ters kelepçe takılmaması gerekenler” diye bir ayrım olacağını sanmıyorum. Ama yaşanan olay bu konuda soru işaretleri yaratıyor. Zanlının adliyeye götürülmesi sırasında uygulanması gereken prosedürler yerine getirildi mi? Yoksa bir ihmal ya da eksiklik var mıydı? Bu konuda yasa, yönetmelik, tüzük ve genelgelerde bir eksiklik var mı? Varsa bunların hızla standart hale getirilmesi ve polis teşkilatının bu konuda eğitilmesi yaşanan elim olayın benzerinin bir daha meydana gelmemesi açısından önem taşıdığını hatırlatmak isterim.

Polislerin yakın döğüş teknikleri konusunda daha eğitimli olması gerektiği bu olayda da ortaya çıkmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü bu durumdan gereken dersi çıkaracaktır diye düşünüyorum.

Yakalanan 19 yaşındaki zanlının poliste 26 suç kaydının olması bunlardan her birinden adliyeye sevk edildiği anlamına gelmiyor. Uyuşturucu ve ticareti, kasten yaralama, cinsel taciz, yağma, gasp, 2 çocuğa cinsel istismar, motosiklet hırsızlığı, mala zarar verme gibi önemli suçlardan gözaltına alınan zanlının işlediği iddia edilen suçlardan hangisinden dava açıldığı ve bunların nasıl sonuçlandırıldığını Adalet Bakanlığı açıklamalıdır. Medyada çıkan haberlere göre zanlı bir gün bile hapiste yatmamış. Bu durumda zanlı koruyan birileri mi var? Bu kişi/kişiler açıklanmalıdır. Zanlının her hangi bir kuruluş ya da kuruluşlarla ilişkisi var mıdır? Bu kuruluşlar ile zanlıyı belli amaçları doğrultusunda kullanmışlar mıdır? Bu konuda herhangi bir istihbarat raporu var mıdır? Varsa bunlar kamuoyuna açıklanmalıdır.

Yargı bağımsızlığını korumak herkes açısından önem taşımaktadır. Bunun en önemli yollarından biri de açık şeffaf yargılama ve hâkim teminatıdır. Ancak zanlı hakkında açılan davalarda ne tür sonuçlar alındığı zanlının işlediği ciddi suçlara rağmen nasıl toplum içinde dolaştığı ortaya çıkarılmalıdır. Son on yılda infaz yasasında yapılan sürekli değişiklikler ile suç ile ceza arasındaki denge bozulmuştur. Bu durum toplumda adalet duygusunun zedelenmesine yol açmaktadır. Bu konularda hem siyasal iktidar hem de muhalefet üzerine düşeni yapmalıdır. Toplumda hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilmeli ve suç işleyenlerin hak ettiği cezayı aldıkları inancı yaygınlaşmalıdır. Bunun yolu da suç ile ceza arasındaki dengenin yeniden kurulmasına bağlıdır.

Zanlı ile ilgili açılan davalar var ise hâkimler bu konuda nasıl karar vermişlerdir. İki yılda bir yapılan müfettiş denetimlerinde bu hâkim ya da hâkimler konusunda nasıl bir rapor hazırlanmıştır? Açılan davalar sonuçlanmış ise Yargıtay bu konuda ne görüş belirtmiştir? Açılan davaların akıbeti ne olmuştur? Hâkimler ve Savcılar Kurulu bu konuda ne yapmıştır? Son zamanlarda kamuoyunda popüler olan davalarla ilgili gelişmelerin toplumda yarattığı izlenim, algı konusunda siyasal iktidar, Adalet bakanlığı ne yapmayı düşünmektedir?

Polis memuru Şeyda Yılmaz’ın şehit edilmesi olayının ayrıntılı biçimde analiz edilmesi, değerlendirilmesi ve nelerin yapılması gerektiğinin somut olarak ortaya konulması bu tür cinayetlerin önüne geçilmesini sağlayacaktır. Şimdi karar merciinde olanlara düşen görev durumdan vazife çıkarmaktır.

Kemal ASLAN