📽️Kediname 37; Astronot Kedi Felicette

0

📽️ Kediname 37; Astronot Kedi Felicette

Felix, Paris’te bir sokak kedisiydi. Parisliler evlerindeki kediyi güzel beslerler fakat sokaktakilerle pek ilgilenmezlerdi. Aç kaldığı günler az değildi.

Bir gün çöp konteynırının çevresinle miskin miskin dolanırken yakınında koyu renk bir minibüs durdu. İçinden ellerinde kocaman kalın eldivenleri olan üniformalı bir adam indi ve ona doğru yaklaştı. Karnı o kadar açtı ki, adama tıslamadı bile. Felix bir anda kocaman eldivenlerle kıskıvrak yakalandı. Çırpınması boşunaydı. Elemanlar onu kedi kutusuna koyup arabayı çalıştırdılar. Bir bilinmeze gidiyordu.

Gideceği yerin yemek dolu bir ev olmasını isterdi kuşkusuz ama yolun sonu uzay olacaktı. Biri söylese inanmazdı. Ne biçim şaka bu derdi…

Güvenlikli kapılardan geçip bir binaya götürüldü. Sonunda bir odadaydı. Mama ve su vardı.

Orada bir kedi daha vardı. Adı Felicette idi. (Föliset gibi okunuyor) İkisinin de yatakları, mama ve su kapları vardı. Aslında başka kabinlerde 14 kedi daha vardı. Testler yapılacak ve uzay yolculuğu için en uygunu seçilecekti.

Günün değişik saatlerinde beyaz gömlekli adamlar gelip tek tek alıyorlardı bu pisicanları. Onlar nereye götürüldüklerini bilmeseler de simülatöre bindiriliyor ve orada zaman geçirmeleri sağlanıyordu. Zaman geçirmek derken başlarına elektrotlar bağlanıyor, küçücük kutuda döndürülüyorlardı. Zorlu bir çalışmaydı. Bu bilim adamları da çok kalpsizdiler. Aslında bazıları merhametli olsa da hayvanlarla aralarında gönül bağı olmaması için astronot eğitimindeki pisilere isim konulmuyordu. Ona C431 deniyordu örneğin.

Felix topukluyor.

Felix, sıkılmıştı. Zaten astronotluk eğitimini hiç sevmemişti. Yarı aç yarı tok olsa da Paris sokaklarını özlüyordu.

Bir gün yine kapı açıldı ve götürüleceğini anlayan Felix, heyecandan oda arkadaşına bile veda etmeden adamların ayaklarının arasından adeta uçtu. Beyaz üniformalı adamlar duvardaki bir takım ışıklı düğmelere bastılar, anonslar yapıldı ama Felix sırra kadem bastı ve bir daha uzay istasyonunda bulunamadı.

Tırsık Felix topuklayınca “uzaya giden ilk kedi” ünvanı yerine, “uzaya gitmekten kaçan ilk kedi” olarak tarihe geçti. Tırsık oğlan Felix olarak anılması rezillik oldu ama aslında uyanıklık etmişti.

Haliyle sıra yedek kulübesindeki futbolcu gibi bekleyen Felicette’e gelmişti. Bu kez görevliler işi sıkı tuttular ve Felicette derdest edilip mevcutlu olarak uzay aracına bindirildi.

Uzaya fırlatılıyor.

Felicette, 18 Ekim 1963’te uzaya çıkan ilk kedi olarak tarihe geçti. Zavallı pisiciğin, Fransızların Véronique AG1 roketi ile uzaya gönderildiğinden haberi bile yoktu. O dünya tarihine geçen bir astronot kediydi.

“Catstronaut” adı verilen dişi kedi Félicette, dünyadan 156 mil yukarı yörüngeye çıkmıştı. Uçuş yörüngesel değildi ve 15 dakika sürdü.

Sen gel de o 15 dakikayı Felicette’e sor bakalım. Uzay aracının içinde o çıkan müthiş gürültülerden kim bilir ne kadar korkmuştu? Tek başına küçücük bir kutunun içinde, sadece başı dışarıda kobay tavşanlar gibi uzay boşluğunda ilerliyordu. Korkudan çişini kakasını yapıp ne kalp çarpıntıları yaşamıştı kim bilir?

Sonunda Felicette’in bulunduğu parça dönüşe geçti ve açılan paraşütle dünyaya indi. Dünyaya düşen kabine koşan bilim adamları kedinin bulunduğu kutuyu araçtan dışarı çıkarttılar. Alkışlandı, tezahürat yapıldı. Battal Gazi gibi karşılandı. Bir kılıç kalkan ekibi eksikti.

Gelgelelim testler bitmiyordu. Sağ salim döndükten iki ay sonra beyninin ayrıntılı olarak incelenmesi için öldürüldü. İşe yarayacak bir bilgi de sağlanamadı üstelik. Boşu boşuna kediciği katletti raf ömrü bitesiceler.

İnsanlığın ve bilimin gelişimi, ilerlemesi için hayvanlara kıyılması Daniel Keyes’in Algernon’a Çiçekler (Flowers For Algernon) bilim kurgu romanını hatırlatıyor.

Feministler neredesiniz?

Felicette’in hikayesindeki trajik bir ayrıntı, o zamanlar fazlasıyla geçerli olan cinsiyet ayrımının kurbanı olmasıydı. Kendisi dişi bir kedi olmasına rağmen, adına hazırlanan pullar ve kartpostallarda ‘Felix’ adında erkek bir kedi olarak tanıtıldı…
Bu durumun nedeni, Marie Curie ve Rosalind Franklin’in başını çektiği sayısız kadın araştırmacıya rağmen bilimi o zamanlarda bile hâlâ erkeklere ait gören ilkel düşünceydi. Kedi olsa bile…
Bu skandal boyutundaki durumu öğrenince “Hepimiz Felicette’iz” diye Fransız Konsolosluğu’nun önünde eylem koyasım geldi…

Yıl 1963. Medeni Fransa’da kedi de olsa bilimde kadına yer yok. Bilim uğruna can vermiş olsa bile. Konu evrensel. Kendi başınızı yiyin geri kafalılar sizi…

Füsun ALTINOK

Önceki Bölüm:

📽️Kediname 36; Çizmeli Kedi

Füsun ALTINOK

Füsun ALTINOK/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 7 Eylül 2024

Yazarın Tüm Yazıları