Bir adamın enfekte ayağı kurtçuk, bal ve insan plasentası kullanarak iyileştirildi!
Doktorlar, düzenli antibiyotiklerin işe yaramaması üzerine 46 yaşındaki şeker hastası bir adamın enfekte ayağını kurtçuklar, bal ve insan plasentası kullanarak iyileştirdiler.
(Ayak ülserleri diyabetin yaygın bir komplikasyonudur . Zayıf dolaşım, sinir hasarı ve yüksek tansiyon diyabetli kişileri ülserlere karşı hassas hale getirebilir.)
Hasta daha önce yara temizliği ve antibiyotik tedavisi gibi geleneksel tedavi yöntemlerini kullanarak enfeksiyonu iyileştirmeye çalışmış ancak bunlar işe yaramamıştı.
Bunun yerine doktorlar enfekte yarayı, bazıları NHS’de mevcut olan alışılmadık yöntemlerle tedavi ettiler .
International Journal of Surgery Case Reports dergisinde yayımlanan vaka çalışmasında , 15 yıldır tip 2 diyabet hastası olan hastanın yara kültürlerinde, çoklu ilaçlara dirençli bakteriyel enfeksiyon tespit edildi.
Doktorlar, derinin iyileşebileceği temiz bir alan oluşturmak için adamın topuğundaki ölü dokuyu çıkardılar.
Daha sonra hastaya dört tur kurtçuk tedavisi uygulandı. Bu tedavi aşırı gelebilir ancak bazen NHS doktorları tarafından enfeksiyonla mücadele için kullanılıyor.
Kurtçuk debridman tedavisi olarak da bilinen bu tedavide uzmanlar, ölü dokularla beslenen, bakterileri parçalayan ve iyileşme sürecini hızlandıran kimyasallar salgılayan yeşil şişe sineği larvalarını kullanıyor.
Bu kurtçuklar, bakterilerden arındırılmış yumurtalar kullanılarak laboratuvarda özel olarak yetiştiriliyor.
Yaranın üzerine yerleştirilir ve yaranın üzerinde ve görünürde olmayan sıkı bir pansumanın altında gazlı bezle örtülür. Birkaç gün sonra pansuman kesilir ve kurtçuklar çıkarılır.
Kurtçuk tedavisinin ardından yara, antibakteriyel ve antiinflamatuar özellikleri kanıtlanmış özel bir bal olan Med-honey ile pansuman edildi.
Yara ortamının nemli kalmasını sağlamak ve iyileşme sürecini desteklemek amacıyla pansumanlar her 48 saatte bir değiştirildi.
Med-bal uygulamasıyla eş zamanlı olarak yaraya, plasentanın iç kısmını kullanan İnsan Amniyotik Zarı (HAM) tedavisi uygulandı. Hastaya bir ay boyunca sekiz seans uygulandı.
İlk olarak, güvenli olduğundan emin olmak için zar titizlikle temizlendi ve dezenfekte edildi. Büyüme faktörleri ve sitokinler de dahil olmak üzere biyoaktif bileşenleri — vücudun bağışıklık ve inflamatuar tepkilerine yardımcı olmada kritik öneme sahip — korundu.
Çalışmanın yazarları, ‘Uygulama süreci, hücresel aktiviteler için bir iskele görevi gören zarla birlikte, değerli bir goblenin dikkatli bir şekilde açılmasına benziyordu’ diye yazdı.
Çalışmada, zarın içindeki büyüme faktörlerinin hasarlı dokunun iyileşmesine yardımcı olduğu, sitokinlerin ise yaranın ‘mikroçevresi’ içinde biyolojik tepkiler sağladığı açıklandı.
Membranın bariyer fonksiyonu, yarayı mikrobiyal istila gibi dış tehditlerden korumakla kalmıyor, aynı zamanda nemi tutarak doku yenilenmesine de yardımcı oluyor.
Üç aylık bir süre zarfında doktorlar yaranın boyutunda önemli bir azalma, iltihap ve enfeksiyonda azalma ve yaranın sonunda kapanmasıyla ‘dikkat çekici bir iyileşme’ gördüler.
Daily Mail