Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni, Yazar Ömer Madra’dan Kent Ekranı ve Cengiz Erdil’e ‘AÇIK RADYONUN BAŞINA GELENLER’ Yazısı Nedeniyle Teşekkür Mektubu…
“Açık Radyo, BNBA sendromu, 100 bin yılın en sıcak günü, 5 yıldan az kalan zaman.
Sevgili Cengiz Erdil,
Açık Radyo’muzun başına sardırılmaya çalışılan devletlû Kafkasal maceranın son durumuna ilişkin bilgileri 10 Temmuz 2024 tarihli duyurumuzla dikkatlere sunmaya çalışmıştık. (O günden beri kayda değer bir yeni gelişme olmadı.)
Neredeyse 30 yılı bulmak üzere olan harikulade zenginlikteki yayın serüvenimizin en başından bugüne kadar her an yanımızda olan dinleyici, dost ve programcılarımız, böylesine trajikomik bir süreçte ek bir “patlama” yaptı. İnanılmaz güzellikte analiz, yazı ve konuşmalarıyla tüm personelimizle birlikte hepimizi adeta göklere uçurdu. Öyle ki kendimizi BNBA sendromuna kaptırdık. Yani: “Biz Neymişiz Be Abi/Abla!” havasına girdik. Dedikleri gibi: dayanışma yaşatıyor…
Bu durumu “her şerde bir hayır vardır” diye yorumlayanlarımız da oldu tabii. Ama Açık Radyo’muzun evrensel konumu hakkında belki en güzel tanımlamalardan biri de daha önceden “dinleyici destek günleri”nde radyomuzda dile getirilmiş, şöyle denmişti:
“Yalanı abartarak, haberi abartarak, insanları kendi bağnazlıklarını abartarak harekete geçirmek ve herkesi birbirine düşürmek üzerine olan yeni kampanyaların herhalde en önemli panzehiri, doğruyu serinkanlılıkla ele almaktır. Açık Radyo’nun en önemli işlevi de budur. Sadece haber değil, kültür dünyası için de geçerlidir bu. Müziğinden bütün kültürel faaliyetlere kadar dinleyicilerimizi soğukkanlı ama aynı zamanda sıcak haberlerle donatmak… Soğukkanlı ve sıcak olmak mümkün mü?” Bu can alıcı önemdeki soruya bizler de “Elbette mümkün. Diyalektik bunu emreder zaten!” diye cevap verdiğimizde de: “Elbette,” denmişti: “Soğukkanlı ve sıcak bir radyomuz var!”
Sayenizdedir efendim! Bu teşekkür mektubunu göndermekte biraz geciktiğimizin farkındayız. Ama mazeretimiz var. Biraz asabiyiz. Son 100 bin yılın kayıtlara geçmiş en sıcak günü yaşandı; onu hazmedelim hele bir, dedik. Ayrıca, canlılar âleminin yok oluşunu önleyebilmekte geri dönüşü olmayan noktaya doğru son dört yıllık süreye girince şöyle bir buz kestik dehşetten, ve bir yutkunalım da öyle yazalım dedik. Sonuç: Çoklu krizlerin iç içe geçtiği şu gerçek-ötesi kaotik yaşam dünyasında sizlerden aldığımız esin ve güçle gerçek bir topluluk radyosu olarak sımsıcak yayınlarımızı olanca soğukkanlılığımızla sürdürmekte kararlıyız. Sonsuz teşekkürler.
Sevgili Cengiz Erdil,
Hayli gecikmiş olarak size teşekkürlerimi iletmek üzere yazıyorum; lütfen kusuruma bakmayın. Kent Ekranı’nda yayınlanan gayet özlü ve vurucu yazınızda radyomuz hakkında yaptığınız şu değerlendirme beni ve radyocu arkadaşlarımızı çok sevindirdi ve gururlandırdı:
“Açık Radyo’nun farkı vardı, diğerlerine benzemiyordu.
Adı üzerinde, bu radyo her düşünceye açıktı. Kırmızı çizgisi sadece ırkçılık ve çevre düşmanlığıydı…”
Değerlendirmeleriniz ve değerli dostluğunuz için çok teşekkür ederiz.
Sevgiler,
Ömer Madra”
İlgili Yazı