Kent Ekranı

Kediname (28) Yemişim cinsini! 

Kediname (28) Yemişim cinsini! 

İsmime duyarlıyım. Susam diye seslendikleri zaman kulaklarım hemen o yöne çevriliyor. En azından teki dönüyor… Ama her seslenene koşmam. Hele karnım toksa hiç umursamam. İşte yazın en sıcak günleri başladı. Üstümdeki postla da çekilmiyor. Zaten şikayet etmeyi severim. Kışın da soğuktan donuyoruz.

Sokakta yaşamak kolay değil. Hep dikkatli olmak gerek. Şu en sıcak günlerde bazı insanlar iyilik yaptığını sanıp üzerime su döküyorlar. Çok istiyorsan git çiçeklerini sula kardeşim. Sudan hoşlandığımı kim söyledi? Mahallenin tonton teyzesi Melahat, üzerime su döküp bir de kurulamıyor. Havalı tüylerle gezerken bir anda sıçana dönmek karizmayı yerle bir ediyor. Hele o sırada kesiştiğin bir manita varsa rezil oluyorsun.

Bazıları cins kedi diye tutturuyor. Mücevher alıyor sanki. Yanlışlıkla aslan, kaplan alasıcalar… seveyim derken elini kolunu ham yapsınlar.

Tekirim diye beni kimse almadı. Bilmiyorlar ki, bu safkan tayfası dayanıksız olur. Bağışıklık neyin arama. Biz sokak cinsleri dayanıklıyızdır. Öyle tekir, sarman deyince durup bir düşüneceksin. Hatta insan kısmı ceketini ilikleyip ‘hazır ol’a geçecek.

Safkan diye köşe apartmandaki teyze İran kedisini almış petshop’tan. Zavallı delikanlı burnu basık olduğundan nefes alamıyor, sürekli gözleri akıyor. Hastalığa yenik düşen Chincillalar’ın hali gene içler acısı.
Aman da ne şeker, bal şeker diye aldıkları Scottish Fold’lar, ramazan davulcusu geçse duymuyor.

Bu talihsizler pet shop vitrinlerinde köle gibi satılmayı beklerken perişan oluyorlar. Yahu alın benim gibi genleri harman olmuş kırma kedileri, hem hayatlarımız kurtulsun, hem vitrin köleliği engellensin.

Ben çirkin miyim?

Utanmasalar beni cinsi bozuk diye yaftalayacaklar… evet, sırtım tekir, ayaklarım beyaz. Bir bacağımda sanki çizme var. Bir de annemin özel hayatı hakkında ileri geri konuşuyorlar bu yüzden.

Aslında annem beni garajın arkasındaki dağınık bir yerde doğurmuş. Pek hatırlamıyorum. Gözlerim daha kapalıydı. Bir yağmur bastırmış ki, seller gidiyormuş. Emlakçı Selami amcanın kızı Müesser abla kurtarmış beni. Veterinere bile götürmüş. “Yaşamaz bu çocuk, anası olsa ısıtırdı” demişler. Melek kalpli Müesser abla yanıma sıcak su torbaları koyup karnıma pamuklarla masaj yapmış. Gazımı çıkartıp çişimi, kakamı yaptırmış. Ilık ıslak pamukla totomu silmiş. Fakat anası Cevriye cadısı beni evde istememiş. Vampirella kılıklı şey… Böylece sokağın kedisi olmuşum işte. Yine de birileri besliyor arada. Yemişim cinsini…

Yarı zamanlı da olur.

Aslında böyle yarı zamanlı ev hayatı da fena değil. Kışın çok soğuklarda bazen birileri alıyor evine. O zaman su motoru gibi mırmırlıyorum ya, çok hoşlarına gidiyor.

Ben konuşabilsem şu insanlara neler söyleyeceğim ama. Ağzımı açıyorum “miyaavvv” çıkıyor. Yahu diyeceğim, bırakın şu cins merakını, doğurtturup durmasınlar arkadaşlarımı. Ne varsa tekirlerde, sarmanlarda var diyeceğim…

Ben Siyam severim diye tutturan ebeveyn, biz sokakçıların leopar, aslan, puma gibi türümüzün titanlarıyla yarışabileceğimizi bilmiyor. Onlar gibi aslan, kaplan boyunda olsaydık koşarak kaçarken ödlerini arkalarında seyrek seyrek bırakırlardı…

İlla cins diyenleri şöyle dişleyip ısır diyor şeytan ama yapmam. Şeytana uymam. Bunun daha kışı var. Yazın keyifler gıcır ama soğukta kayak tatiline gidecek halimiz yok. ‘Helak time’ olmasın. Ebrar’ı, Vargas’ı harcayanlar bana ne yapmaz? Arayı bozmamak lazım.

Önceki Bölüm (Bölüm 27):

📽️Kediname 27; Hermitage’ın Memur Kedileri

Füsun ALTINOK

Füsun ALTINOK/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 6 Temmuz 2024

Yazarın Tüm Yazıları

Exit mobile version