📽️Kediname 27; Hermitage’ın Memur Kedileri
Dünyanın en büyük müzesi olan Rusya’nın Saint Petersburg kentindeki Hermitage Müzesi’nde 1000 salon ve üç milyona yakın eser bulunuyor. Diyelim ki hamileyken bu müzeye gittiniz ve müzeyi gezmeye başladınız, her esere ortalama iki dakika ayırdınız, çocuğunuz ancak ilkokul ikinci sınıftayken çıkabilirsiniz. Bu yüzden turistik amaçla gidip bir de bu müzeyi gezeyim derseniz, gitmeden üç-dört ay önce antrenmanlara başlayıp kondisyon yüklemesi yaptırmanız gerekir. Hele ki, dönüşte boş bulunup “Bir gün de Hermitage’a gidip gezdim” derseniz çok feci madara olursunuz. Minimum bir haftalık mesaiyi göze almak gerek.
Hermitage ya da Rusça söylenişi ile Ermitaj, sözcük anlamı ile “inziva yeri” anlamına geliyor. Çalışan bazı yaşlı hanımlar orada genç kızken işe girip menopozu bile çok gerilerde bırakmış gümüş saçlı pamucuk teyzeler.
Pisiler Görev Başına
Müze, tarihte Kış Sarayı’ndan ibaretken, 1745 yılında sarayı münasebetsiz fareler basıyor. Onca değerli sanat eserine tatil köyünün açık büfesiymiş gibi iştahla ve arsızca saldıran bu sanat düşmanı fareler için Çariçe Elizabeta Petrovna’nın aklına parlak bir fikir geliyor. Kazan eyaletinden en iri, en çevik ve avcı kedilerin getirtilmesini emrediyor. Kazan kedileri, düzensiz birlikler halinde bu fare ahalisine karşı savaşa girişiyor. Çariçe II. Katerina zamanında Hermitage’a iyice yerleşiyorlar ve torun torba sahibi oluyorlar. Hem de “Emperyal fermanla atanmış saray memurini” statüsünü kazanıyorlar. Peh!
Bu imparatorluk memuru pisicanların artık özel yiyecek içecek giderleri ve maaşı devlet tarafından ödenen bakıcıları oluyor.
Farelerin Ahı
Memur kedilerin zaferleri ve saltanatı, Almanların, Sovyet döneminde Leningrad adını alan ve 1941’den 1944’e kadar süren Saint Petersburg kuşatması sırasında bitiyor ve bir soykırıma uğruyorlar. Aç kalan halk bu imparatorluk bekçilerini avlayıp yiyor. Ki, tek bir sağ kedi kalmıyor. Ünlü ressamlar bu şühedanın resimlerini yapıyorlar, bu da ayrı konu…
Her yağmurdan sonra güneşin açması gibi, tüylüler için dibe vurdukları bu karanlık dönem bitiyor.
Savaştan sonra Hermitage için ülkenin her eyaletinden birer kedi getirtip, müzede SSCB’yi temsilen bir “Sovyet Kedi Kurulu” oluşturuluyor. Ne var ki, komünizmden kapitalizme geçen Rusya’daki bütçe kısıtlamalarından Hermitage Müzesi de nasibini alıyor ve kedilere yapılan resmi ödeme kesiliyor. Ama merhametli müze çalışanlarının gönülleri buna razı olmuyor.
Anlı şanlı savaşçı dedelerinin hatırasına hürmeten görevlerinin devamına karar verilen tüylü memurlar halen müzedeki faaliyetlerini sürdürüyor. Hermitage Müzesi’nin gayri resmi pisi kadrosunda, adı sanı ve sağlık karnesiyle kayıtlı 50 kedisi var.
Müzenin günlük rutininde bodrum katındaki mutfakta, gönüllü müze memurları tarafından süt ve tahıl karışımı mamalar pişiyor, veteriner odasında da gönüllü bir veteriner tedavi ve aşılarını yapıyor. Sadece onlar değil, müzenin kapısına her gün bırakılan sahipsiz sokak kedileri de kovulmuyor ve hizmetlerden yararlanıyor. Bakıcılar ve veteriner gönüllü olsa da mama, ilaç, aşı yönünden kalabalık bir nüfusa servis özveriyle eksiksiz sunuluyor.
Kedisever müze çalışanları, aralarında örgütlenmişler. Aldıkları üç kuruş maaştan her ay başı bir pisi payı ayırıyorlar. Yılda bir kez düzenledikleri sergide, kendi çocuklarının yaptıkları resimleri satışa çıkarıp, onun gelirini de kedi bütçesine ekliyorlar. Bütün bunlar çok önemli çünkü kedi kadrosu sanat eserlerini farelerden korumaktan sorumlular.
Kedilere Saint Petersburg sakinleri de sahip çıkıyor. Hayvanseverlerin zaman zaman müzeye getirip bıraktıkları ya da postayla gönderdikleri para zarflarındaki ‘alıcı adresleri’ de çok hoş. “Pisiler için biyolog parası” veya “Antik sanat kedilerine” gibi açıklamalar oluyor.
Hatta Fransa’da Christoff Botar adlı bir kişi, mirasının bir kısmını bu kedilere bıraktı.
Artık medyatik yönden biraz daha dikkatleri çekmek için mi bilinmez, müzedeki ‘kahin kedi’ Аşil (Achilles), geçmiş olimpiyatlarda da fenomen olmuştu. Son zamanlarda sakin profil kalıyor nedense…
Hermitage Müzesi’nin memur kedileri, ülkelerin polis teşkilatlarındaki K 9 köpekleri gibi branşlaşmış değil. Narkotik, kadavra, kayıplar için iki haftalık eğitimden sonra tek yumurta ikizlerini bile ayırabilen köpek tayfası kadar hassas değiller belki ama sanata ve tarihe katkıları çok çok büyük.
Füsun ALTINOK
Önceki Bölüm
Füsun ALTINOK
Füsun ALTINOK/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 29 Haziran 2024