BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ (9) YENİKÖY-BAĞDAT EKSENİNDE YAŞANAN BİR KRALLA PRENSESİN HAZÎN AŞK HİKÂYESİ (2)

0

BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ (9) YENİKÖY-BAĞDAT EKSENİNDE YAŞANAN BİR KRALLA PRENSESİN HAZÎN AŞK HİKÂYESİ (2)

BOĞAZİÇİ’NDE BAHARLA GELEN AŞK MEVSİMİ  (2. Bölüm)

Hanzade Sultan, Fazıla Sultan

Prens Mehmed Ali İbrahim ile eşi Hanzade Sultan, Irak Başbakanı Nuri Said Paşa’nın teklifini kabul ettiler. Kararlarından Bağdat’ı haberdar etmelerinden sonra hazırlıklara başlandı ve genç kral ile küçük prensesin nişanlarının, 1957 Eylül’ünde yapılacağı resmen ilân edildi. Kral, maiyetiyle arada bir İstanbul’a geliyor, çiftin beraberce çekilmiş resimleri hem Türk hem de Avrupa gazeteleriyle dergilerinin birinci sayfalarından eksik olmuyordu…

Ailem ile birlikte ben de tüm bu gelişmeleri hem ulusal ve uluslararası medyadan hem de Yeniköy’de yaşayan yüksek sosyetenin bazı mensuplarından öğreniyorduk…

O yıllarda yaz aylarında Yeniköy’den komşumuz Semuh Adil Ağabeyimizin Babası Selahattin Adil Paşa’dan miras kalan yalısında yaşamakta olan Osmanoğulları’ndan Hanzade Sultanı, kızkardeşi Neslişah Sultanı ve kızı Prenses Fazıla’yı yakından görüyor, dahası denizde ya da karada yaptığımız gezintilerde onlarla karşılaştığımızda dostça selâmlaşıyorduk…

1953 yılında tahta çıkmış olan gencecik Kral Faysal için uygun bir eş olarak seçilen Osmanlı ve Mısır Hanedanı’ndan Prenses Fazıla’yı Irak Kraliyet Erkânı ile Yeniköy’deki Ebu Bekir Yalısı adıyla da bilinen Mardinli Ailesi’nin Yalısında genç Kral ile tanıştırdılar…Ben de o tanışma anlarına sandalımla yalının önünden geçerken müthiş bir ilgi ve merakla yakından tanık oldum…Çünkü yalının bahçıvanı, aile dostumuz, Necati Foçalı Abim kamuoyundan saklanan bu ziyareti bize önceden bildirmişti…


***
Eylül 1957 tarihinde 22 yaşında bulunan Irak Kralı Faysal, Osmanlı ve Mısır Hanedanı’nın evlâdı 16 yaşındaki Prenses Fazıla ile Yeniköy Ebubekir Ratip (Mardinli) Yalısı’nda nişanlandı…Bu önemli haber günlük gazetelerin ilk sayfalarında ve HAYAT Dergisi’nde çok sayıda fotoğrafları eşliğinde yayınlandı…

MAGAZİN DERGİLERİNE VE GAZETELERİN MAGAZİN SAYFALARINA YANSIYAN HABERLER

Çiçeği burnunda gencecik Irak Kralı II. Faysal’ın 1955 senesinde yaşadıklarıyla ilgili olarak ulusal ve uluslararası basından öğrendiklerimiz şunlardı:

O günlerde 20 yaşındaki Kral İstanbul’da daha çok kalıyordu. Boğaz’da sık sık motor gezisi yapıyor, Bebek ile Yeniköy sahilleri arasında âdeta mekik dokuyordu… Yüzüyordu, balık avlıyordu, “Chris – Craft” marka sürat motoruyla hız rekorları kırmaya çalışıyordu. İstanbul’da henüz örnekleri pek görülmeyen “su kayağı” sporunu da buyük bir beceriyle yapıyordu…

Akşamları ise İstanbul yüksek sosyetesinin belirli kesimlerinden, kendisine yapılan davetlere katılıyordu. Davet müzikliyse, konuklar arasındaki genç kadınlar, kızlarla dans ediyordu…

Kendisine eş aramakta olduğu artık bilindiği için, sosyetenin fısıltı gazetesinde Kralın eş seçimini o danslar sırasında tanıştırıldığı partnerlerin arasından yapma olasılığından da bahsediliyordu… Fakat sonradan durum anlaşıldı: Böyle bir ihtimal, kısa bir süre önce yaşanan bir gelişme sonunda, artık söz konusu olmaktan çıkmıştı. Çünkü Kral İkinci Faysal, kendisine uygun bir eş adayını seçmişti bile…

İstanbul’un krem sosyetesinin mensupları arasında heyecanlı bir fısıltı trafiği yaşanıyordu. Herkes birbirine arıyor, o şanslı kraliçe adayının kim olduğunu öğrenmek istiyordu…Ayrıntılar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Yeniköy

Aday Türk asıllıydı. Üstelik Osmanlı Hanedanı mensubuydu. İsviçre’de oturuyordu. Kral onu bir İsviçre gezisinde görmüş ve pek beğenmişti. Kralın amcası, eski kral naibi ve şimdiki Veliaht Prens Abdülilâh, o gezide Kralın yanındaydı. Kızın ailesini tanıyordu. Onun da katkısıyla aileler arasında temaslar yapılmıştı. Dahası söz kesme aşamasına gelinmişti.  Fakat biraz daha beklemek gerekiyordu. Çünkü, o asil kızın yaşı henüz 14’tü ( yazı ile ‘ondört’)…

Gerçi gerek İslamî geleneklerde, gerek yasalarda o engeli aşmanın yolları vardı. Ama Irak Krallığı modern, çağdaş uygarlığın ilkelerine uyumlu bir devlet olmak iddiasındaydı. O nedenle iki tarafın da hanedanın aile meclisleri, çiftin arasında söz kesilse bile nişanı biraz geciktirmeyi, nikâhı da daha ileri bir tarihe ertelemeye karar vermişlerdi…

Genç “sözlüler” ve aileleri arasındaki temaslar, o vakte kadar Kralın bazen Avrupa’daki, bazen Türkiye’deki gezileri sırasında aralıklarla devam etti. İki yıl sonra da İstanbul’da genç çiftin nişan töreni yapıldı. (Bu nişan töreninin ayrıntılarını ileride paylaşacağım.)

Nişan töreni, Prenses Fazıla’nın öğrenimini Londra’da bir okulda sürdürmesinden ve 16 yaşını bitirmesinden sonra 1957 Eylül’ünde aşamalı olarak gerçekleştirildi…

Kral o sırada, gene bir ziyaret sonunda yaz mevsimini geçirmek üzere kaldığı İstanbul’daydı. Bebek koyunda demirli olan yatında yatıyor, gündüzleri İstanbul’da dolaşıyor, Boğaz’da deniz sporları, su kayağı yapıyor, bol bol yüzüyordu…

Tarabya Koyu ve Tepeleri’nin 1958/60 yılında çekilmiş bir hava fotoğrafı

Prenses Fazıla da, babası Prens Mehmed Ali İbrahim ve annesi Prenses Hanzade ile İstanbul’daydı. Onlar da Kralın gezilerine katılıyordu…
***
AİLELER ARASINDA YAPILAN NİŞAN TÖRENİ 

Nişan töreni, Prens Mehmed Ali İbrahim’in akrabalarına ait olan, Yeniköy’deki Ebu Bekir (Mardinli) Yalısı’nda yapılacaktı…Yalıdaki hummalı nişan hazırlıklarını biz Yeniköy’de Anneannem Nimet Hanımefendinin manevî evlâtlarından olan, yalının bahçıvanı Necati (Foçalı) Abi’den öğreniyorduk…

Nişan töreni aileler arasında yapılacak dahi olsa ev sahibesi töreninin her türlü ayrıntısını büyük bir titizlikle ayarlamaya gayret ediyordu…

Nişan günü Kral yalıya amcası ve Kral Naibi (Veliaht) Şerif Abdülilâh ile birlikte geldi. Beraberlerinde çok değerli bir yüzük getirmişlerdi. O zamanların ünlü magazin dergisi HAYAT’IN’ın haberine göre o yüzük, Padişah Vahdettin tarafından Faysal’ın büyükbabası Birinci Faysal’a hediye edilmiş zümrüt bir yüzüktü. Şerif Abdülilâh, nişan hediyesi nâdide, fevkalâde değerli bir takı olarak bunu Prenses Fazıla’ya verdi…

Kral nişan töreninden sonra ertesi gün Bağdat’a döndü. Geleneğe göre, bu nişanlanmanın kamuoyuna resmen yansıtılacak, Bağdat’ta krallıkça yayınlanacak bir fermanla halka duyurulacaktı…Birkaç gün sonra da o ferman yayınlandı…

Tüm formalitelerin tamamlanması için bir şey daha gerekiyordu : Bağdat’ta yayınlanan o bildiri, İstanbul’daki Prenses Fazıla’ya kralın temsilcileri tarafından sözlü olarak açıklanacak ve Kralın mesajı nişanlısına resmen iletilmiş olacaktı.. Bu iş için de Bağdat’tan İstanbul’a iki “saray bakanı” geldi. Bakanlar Fazıla’yı ziyaret edip o görevi yerine getirdiler…

O iş de bittikten sonra, nişan bir basın toplantısıyla Türkiye kamuoyuna açıklandı. Gece Hilton Oteli’nde bir davet verildi. Ertesi gün de Prenses Fazıla ve ailesi, Rakkase adlı yatla İstanbul’dan Marsilya’ya hareket etti…

Kralın nişanlısı Prenses Fazıla’nın Annesi Hanzade Hanım Sultan’dı. Ana kız ikisi de Dünya Asilleri Sosyetesinde “prenses” unvanını taşıyordu. Prenses Hanzade Sultan’ın annesi, son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan’dı. Babası da son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Ömer Faruk Efendi idi…

Hanzade Sultan’ın eşi de, gene bir kral ailesinin mensubuydu. Mısır’da 1952’de askeri müdahaleyle devrilen Kral Faruk’un ailesinden Prens Mehmed Ali İbrahim idi. Irak Kralı’nın nişanlısı Prenses Fazıla da, Prenses Hanzade ile Prens Mehmed Ali İbrahim’in çocuğuydu..

Kısacası, Irak Kralı II. Faysal’ın eş seçimi, krallar, padişahlar, şahlar arasındaki evlenmelerin geleneğine tamamen uygundu…
***
KRAL VE KRALİÇE ADAYI NİŞANLISI İLE KARŞILAŞMAM

Bundan sonraki günlerde iki nişanlı sık sık Yeniköy ile Bebek arasında Irak Kral Naibi Prens Abdülilâh’ın ultra modern Chris Craft sürat motoruyla su kayağı yaparlar, birlikte kayıkla gezerler, kürek çekerler, Boğaz’ın serin masmavi sularında yüzerlerdi…

Biz o yıllarda zamanının çoğunu denizle haşır neşir geçiren, gece gündüz âdeta denizde yaşayan Yeniköy çocukları olarak Köyümüzde başlayıp hızla gelişen kralla prensesin aşkını büyük bir ilgi ve merakla izliyorduk…

Günlerden bir gün ikindi zamanı, kardeşim Ömer ile birlikte sandalımıza binmiş, Yeniköy Yalıboyu açıklarında izmarit ve istavrit balıkları avlıyorduk… Oltalarımızı denize henüz yeni bırakmış ve ilk balıklarımızı denizden çekmeye başlıyorduk ki sandalımıza bir sürat motorunun hızla yaklaştığını gördüm…

Irak Kralı Faysal ile nişanlısı Prenses Fazıla ile su kayağı yapmaya çıkmışlar, İstinye ile Tarabya arasındaki mûtad güzergâhlarında turlamaya başlamışlardı…Kral Chris Craft sürat motorunun direksiyonuna geçmiş, motorun arkasındaki ipe tutunarak, kayakla sağa sola yalpalar atan, dalgaların üzerinde sekerek sıçrayarak su kayağı sporundaki hünerlerini sergileyen sözlüsünü büyük bir keyifle çekiyordu…

Birdenbire su kayağı yapanların zaman zaman yaşadıkları bir aksilik Prenses Fazıla’yı da buldu: Kayakla denizin üstünde süzülerek geçmekte olan Prenses ansızın havaya savrulup kötü bir biçimde sulara düşüverdi…İşte o tehlikeli düşüş sırasında su kayaklarından birinin ters döndüğünü gördüm…Büyük olasılıkla  kayaktan düşerken Prenses’in ayağı burkulmuştu…

Prensesin kayaktan kötü bir şekilde düştüğünü görür görmez kardeşimle birlikte oltalarımızı alelacele topladık, derhal kıçtan takma motorlu sandalımızla Prensesin yardıma koştuk…Denizde yakınına kadar geldim…Fazıla’nın burkulan ayağından çektiği acı yüzüne vurmuştu…

Denizde kaza geçirip zor durumda kalan insanın yardımına koşmanın eğitimini aldığımdan hemen ellerimi Fazıla’ya doğru uzattım…

“Geçmiş olsun Efendim, size yardım etmek için geldim” dedim…

Prenses kendisinden beklemediğim bir tarzda, yüzüne yansıyan acısına rağmen, bana elini uzatmadığı gibi başını sertçe ters yöne çevirip yardım önerimi reddetti…Ancak ben her türlü kötü olasılığı düşünerek, örneğin Prensesin ayağına kramp girmiş olabileceğini tahmin ederek, orada bekleyişe geçtim. Zor durumdaki insanın yanından ayrılmadım… Yâni insanlık namına “ilk yardım nöbetini” tutmayı sürdürdüm…

Genç Kral sürat motoruyla Tarabya yönünde seyrederken bir süre sonra arkasında su kayağı yapmakta olan nişanlısının kaybolduğunu farketti. Faysal motorun hızını Fazıla’nın düştüğü yerden bayağı uzak bir konumda keserek endişeli gözlerle denizin yüzeyinde hızla bir keşif yaptı…Tam o sırada ben sandalımdaki havluyu bir bayrak gibi sallamaya başladım. Kralın nişanlısını bulmasına yardımcı olmak istiyordum…İşaretimi tez zamanda gören Kral motoruna tam gaz verip seri bir tornistan manevra yaptıktan sonra hızla sandalıma doğru yaklaşmaya başladı…

Kral sandalıma doğru süratle yaklaşırken Prensesin denizde, sandalımın yakınındaki sularda güvende olduğunu gördü. Bizim tarafa doğru hız keserek iyice yaklaştı…Kral önce beni nâzikçe, gülümseyerek selamladı…Ardından İngilizce olarak şunları söyledi: “Thank you very much for kind attention! Thanks for your help!..” (“Yakın nâzik ilginize çok teşekkür ederim! Yardımınıza teşekkürler!..”) Faysal seri hareketlerle nişanlısını kollarından sımsıkı kavrayarak âdeta büyük bir balık gibi motorunun içine çekip aldı…Fazıla’nın burkulan sağ ayağını kontrol etti…Sonra kayak takımlarını motorun arkasında topladı…Onları izleyen beni ve kardeşimi eliyle selamladı, direksiyona geçip motora tam gaz yol verdi ve uzaklaştı…
***
KRALLA İKİNCİ KARŞILAŞMAMIZ 

Tarabya Plajı ve Splendit Oteli-1950’ler

Kral Faysal ile denizdeki ilk karşılaşmamızın ardından birkaç hafta geçtikten sonra bir kez daha rastlaştık. Bu kez Kralı oldukça yakından tanımış oldum…

Bir ikindi vakti baba evimiz minik yalının rıhtımında ailece oturmuş çay içiyor, sohbet ediyor, günlük olayları konuşuyorduk…

Tam o sırada bitişik komşumuz olan tarihî ahşap Mısırlı Yalısı’nın (ya da bilinen diğer adıyla Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı’nın) uzun, geniş rıhtımında kalabalık bir grup insanın bizim tarafa doğru yaklaşmakta olduklarını gördük…

Bize doğru ilerleyen insanların arasında yalının bekçisi Yani ve eşinin yanında Kral Faysal’ın olduğunu, beraberindeki heyettekilerin rıhtımda yürürken görkemli fakat harap durumdaki yalının cephesini incelediklerini fark ettik…

Rıhtımda ilerleyen Kral Faysal bize doğru yaklaşırken sanki beni bir yerden hatırlarcasına bana bakıyordu…

Kral ve maiyetindekiler ile Babam, Annem ve ben önce karşıdan karşıya dostça selamlaştık…

O günlerde TIME Dergisi’nde Kral Faysal’ın tahta çıkış öyküsü ve kapağında da Kral üniformalı bir boy fotoğrafı yayınlanmıştı…Annem o sırada o dergiyi getirerek elindeki derginin kapak fotoğrafını genç Krala doğru tuttu ve “Hoş geldiniz Haşmetmeapları, sizi bir kahve içmeye davet ediyoruz!” diye İngilizce seslendi…

Tam o sırada beni de şeytan dürtmez mi Krala bir çift İngilizce söz söylemem,  soru sormam için…Ağzımdan şu soru çıkıverdi:

“His Royal Highness, are we going to be neighbours?” (“Haşmetmeapları, sizinle komşu mu olacağız?”)

Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı

Kral bu soruma karşılık güleryüzle, çok samimî, kısa ve zarif bir cevap verdi:

“Bu yalıyı satın almak üzere sahipleriyle görüşüyoruz. Yarın Bağdat’a döneceğim. ‘Bil-iznillah’ bu yalıyı satın alırsak inşallah sizinle komşu oluruz ve  yakında burada karşılıklı çay içeriz…”

(Devam Edecek)

Mehmet Cemal BEŞKARDEŞ

Önceki Bölüm:

BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ (9) YENİKÖY-BAĞDAT EKSENİNDE YAŞANAN BİR KRALLA PRENSESİN HAZÎN AŞK HİKÂYESİ 

Mehmet Cemal BEŞKARDEŞ

 

Mehmet Cemal BEŞKARDEŞ /kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 21 Haziran 2024