Halk Plajda. Burası Ukrayna’da Çatışma Bölgesi Harkov.
Haberin fotoğrafı 9 Haziran Pazar günü çekildi. Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’da o gün binlerce kişi, Harkov nehri sahilindeki plajdaydı. Amerikan yayın kuruluşu NBC’nin haberine göre, o gün plajdakiler sadece güneşlenmekle veya nehre girip serinlemekle kalmıyor, yüksek sesli müzik eşliğinde başta bira olmak üzere soğuk içeceklerini yudumluyor, kağıt oyunu oynuyordu.
Oysa birkaç kilometre ötede Rus sınır bölgesinde Ukrayna birlikleri Mayıs ayında taarruza geçen Rus ordusu ile çatışıyordu. Üstelik Harkov, Rusya’nın söz konusu taarruzu başladıktan sonra ihalarla ve füzelerle vurulmuştu. 25 Mayıs’taki Rus saldırısında Harkov’da 25 kişi ölmüştü.
Harkov’a saldırılar eskisi kadar sık olmasa da sürüyor.
Savaş ortamındaki kentte şaşırtıcı veya çelişkili görünen durumun iki sebebi var. Biri ABD’nin girişimi diğeri ise örgütlü toplum davranışı.
ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Harkov bölgesine ciddi ve ilerleme kaydeden taarruza geçince kritik bir karar almıştı. Ukrayna’nın Rusya’nın içlerini vurabilecek Amerikan silahlarını kullanmasına izin vermişti. Rusya’nın bu karar sonucunda hava saldırılarını önemli ölçüde azalttığı belirtiliyor. Ayrıca Harkov’un çevre kasabalarına yönelen Rus ilerleyişi de durduruldu.
Kentteki gazetecilerin tespitlerine göre, Harkov plajındaki halkın savaşa aldırmaz görünmesinin arkasında ayrıca psikolojik sakinleşme arayışı ve psikolojik direniş bilinci var.
Küçük kızı ile plajda güneşlenen bir kent sakini, 44 yaşındaki Oleksandr NBC’ye şöyle diyor: “Durum her gün tehlikeli ama yaşamak zorundasınız; Dikkatimizi olup bitenlerden uzaklaştırmalıyız. Psikolojik olarak bu bizi biraz dengeliyor.”
Bir başka Harkov sakini Elena Sukhar ise kentte güzellik salonlarının açık olduğunu hatta halka açık havuzlarla şehrin işlemeye devam ettiğini belirtiyor ve ekliyor: “Yok edilmemiş ve çalışır durumda olan her şey hâlâ açık. İnsanlar uyanıyor, hava saldırısı sirenlerini duyuyor ve yine de işe gidiyor.”
Ölüm riskine, gerilime rağmen Harkov’un gündelik hayatta hatta eğlencede ısrar etmesi kentte büyük olasılıkla kendiliğinden oluşan psikolojik direncin de bir sonucu. Rusya’ya “senden korkmuyorum, beni bombalıyorsun ama yıkamıyorsun” mesajı da gönderiliyor.
Durum, 90lı yıllarda Bosnalı Sırpların işgali altındaki Saraybosna halkını anımsatıyor. Sırpların kentin etrafındaki tepelerden havanlarla, keskin nişancılarla can almasına rağmen Saraybosnalılar gündelik yaşamlarını inadına sürdürmüşlerdi.