Kent Ekranı

GAZZE’Lİ ÇOCUKLARIN BAYRAMI!

GAZZE’Lİ ÇOCUKLARIN BAYRAMI!

Eskiden özellikle ülkemizin dar gelirli evlerinde,  bayram yaklaşırken, büyüklerin sıkça dile getirdiği bir söz vardı:

“Bayram çocuklara gelir !”

Gerçekten de bayramı kutlamanın gerektirdiği sevinç, coşku, heyecanı en çok ve en içtenlikle çocuklar yaşar.

Öylesine yaşarlar ki çocuklar o bayramları, büyüdüklerinde, yaşlanmaya başladıklarında ya da daha ileri yaşlarda içlerinde hep dile getirilen bir  geçmişe özlem vardır.

“Nerede o eski bayramlar; nerede çocukluğumuzun o en güzel günleri!”

Eski bayramlar bugünkülerden gerçekten çok daha iyi miydi, çocukluğun en güzel günleri olmayı hak ediyorlar mı, bilinmez!

Yoksa asıl güzel olan çocukluğun ta kendisi midir, bilinmez !

O tertemiz, kirlenmemiş ufak tefek sevinçlere gönlünü sonuna kadar açan çocukluk, ne yana düşer?

El öpmelerin karşılığında verilen küçücük  bayram harçlıklarından, minik armağanlardan mutlu olan çocukluk..

Geçmişin çocuklarının büyüyünce “harika” olarak anımsadığı eskinin güzel günlerine özlem nereden gelir?

Gerçekte o çocukların çoğu,  hayatın gerçeklerinin çocukluk bayramlarının mutluluğundan uzak, hem de çok uzak olduğunu anlamıştır;  özlem, bir daha yaşanamacağı bilinen günleredir.

Yine de dünyanın ahvaline bakıp, hallerine şükrederler!

Bilirler ki, onlar, kendi çocuklarını bayram günü küçük şeylerle -henüz-  sevindirebilirken, dünyanın Filistin, Gazze gibi yerlerinde çocuklar küçücük olanaklardan da yoksundur.

Gazze’de yaşayan bir çocuk için bu günlerde , en büyük bayram armağanı ne olabilir?

Her halde, bir savaş uçağından  ya da uzaktaki bir füzeden fırlatılıp ürkütücü bir ıslıkla düşen ve ortalığı cehenneme çeviren bir bombanın tahribatından korunabilmektir!

Bu bomba sevdiklerinin, ailelerin, yakınların canını gözünün önünde alırken, isabet almayıp yaşamını bir gün daha sürdürebilmektir.

Tesadüfen de olsa ölmemek, on binlerce kardeşinin yanına gömülmemek gibi , katillerin çocuklara verdiği bir bayram armağanı da var bu alemde!

Oysa o çocuklar, bütün insanlığın çocuklarıyla birlikte en güzel bayramları, en güzel giysilerini kuşanmış olarak kutlamayı hak ediyor.

50-60 yıldır bitmeyen savaşları da onlar istemedi.

Hiç biri kendilerine dayatılan travmaları hak etmedi.

Katil bir devletin hiç tanımadıkları ve tanımayacakları gözünü kan bürümüş yöneticileri ile tetikçilerinin hedef gözetmeden yaptıkları saldırıların kurbanı oluyorlar.

Yeni bir tür soykırımın kurbanları.

Aslında İsrail’in faşist yöneticileri, tarihten hiç ders almamışlar.

Bugün Ortadoğu’nun başına bela kesilen bir İsrail devleti, ırkçı politikalarıyla milyonlarca yahudiyi katleden Alman nazizminin bir araya gelen müttefikler tarafından yerle bir edilmesi sayesinde kurulmuştur.

Saldırgan, ırkçı, faşist rejimler kısa süreli başarı elde ediyor gibi görünseler de sonları hep benzer olmuştur.

Yıkılmışlardır.

Nazi Almanya’sı, Faşist İtalya, Franco İspanya’sı, Salazar Portekiz’i, Güney Amerika, uzak Asya diktatörlükleri sürdürülebilir olmamışlardır.

Çoğunun diktatörleri “hesap verme” akıbeti  ile karşı karşıya kalmışlardır.

En büyük zararı da kendi ülkelerinin halklarına vermişlerdir.

Bugün aşırı sağ faşist iktidarıyla Gazzeli masum çoçukların, sivillerin canına kasteden İsrail, aslında “kendi ayağına da” sıkıyor.

Birincisi, kendisine karşı bu günden “bilenmiş” Arap çocukları yetiştiriyor.

İkincisi, sürekli bir savaş ortamına soktuğu kendi ülkesinin çocuklarının ruhunda yarattığı paranoyaların ve psikososyal sorunların, sivil mi askeri mi olduğu belirsiz şizofren rejiminin başına neler açacağını hesaplamak zorunda değil.

Üçüncüsü, özellikle batılı ülkelerden umduğu ve başlangıçta bulduğu desteğin, o ülkelerin halklarının da masum çocukların yanında saf tutmaya başlaması sonucu ortadan kalkmaya başladığını görmüyor.

Oysa tarihin tekerleğinin geleceğe doğru dönmesi değişiktir.

Ön tarafta , tekerleği ileriye çekerek temel insan haklarını her yerde zaman yüceltmek isteyenler vardır, arka tarafta ise tekerleğin dönüşünü durdurmaya çalışan insanlık düşmanları.

Bazen tarihin ileriye akışını duraklatmayı başardıklarını düşünürler ama bu büyük bir yanılgıdır.

Bu hüzünlü günlerde, bundan 30 yıl önce ülkelerini işgal eden  İsrailli saldırganlara karşı taşla, sapanla kahramanca direnen Filistinli “intifada” çocuklarını, Yaser Arafat’ın küçük generallerini sevgiyle anıyorum.

Bugün kanlı katiller tarafından bayramlarını kutlamaktan mahrum bırakılan Gazzeli çocukların her şeye rağmen bayramını kutluyor, gözlerinden öpüyorum.

Umarım, İsrail de bu eli kanlı faşist yönetimden bir an önce kurtulur da, kurulacak demokratik bir rejim, yahudi çocuklarının huzur ve neşe içinde “hannukkah” bayramını kutlayabileceği bir ortam yaratır.

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 16 Haziran 2024

Yazarın Tüm Yazıları

Exit mobile version