GÖRÜŞMELER VE YANKILARI

0

GÖRÜŞMELER VE YANKILARI


Bir süreden beri gündemimizi, rakip siyasi liderlerin birbirleriyle görüşmeleri işgal ediyor.

Süreç, önce CHP genel başkanı Özgür Özel’in  Cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı RecepTayyip Erdoğan’ı genel merkezde ziyaretiyle başladı.

Özel, ardından MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti.

Bu görüşmeler, özellikle muhalif kesimlerden çokça eleştiri aldı.

Ancak konu bir süre konuşulduktan sonra tavsadı!

Anlaşılan, politika “yorumcuları” için konu sürdürülebilir değildi.

Erdoğan, görüşmeyi “yumuşama” olarak nitelerken, Özgür Özel, “normalleşme” diyordu.

Her ne kadar Erdoğan “yumuşamayı gerektirecek sertliğe nasıl varıldığının”, Özgür Özel de “normalleşmeyi gerektirecek ölçüde bir anormalliğin nasıl oluştuğunun” ayrıntılarına girmeseler de, herkesin kendine göre bir fikri oluştu.

Şimdi AKP genel başkanı CHP genel merkezine giderek iadei ziyarette bulunacak.

Bu ikinci görüşmede de muhtemelen benzer açıklamalar yapılacak ve yaşananın yumuşama mı normalleşme mi olduğu konusunda bir görüş birliği ortaya çıkmayacak.

Siyasette her davranışın siyasetçinin hitap ettiği tabanla ilgili ciddi bir anlam taşıması gerektiği düşünülür.

Ancak, bu iktidar-ana muhalefet ilişkisinde, tarafların farklı konulara yükledikleri anlamlar da birbiriyle neredeyse taban tabana zıt.

Onun için bu görüşmeden de genel beklenti düşük.

İki tarafın da karşıdaki siyasal hareketle ilgili temel yaklaşımlarında önceye göre  değişiklik görünmüyor.

Zaten Özgür Özel, “CHP sert  muhalefet yapmaya devam edecek” diyerek yumuşama konusunu kendilerince  kapatmış oldu.

Temaslarda yeni anayasanın gündeme gelebileceğini belirtenler de var, ancak böyle bir durumun tarafların bulundukları pozisyonlardan kolayca vazgeçmeyeceği ortak görüş.

Yani, ister yumuşama deyin ister normalleşme, iktidar ve ana muhalefet açısından pek bir şey değişeceğe benzemiyor.

X         X         X

Öte yandan, son günlerde, cumhurbaşkanına yapılan bir başka ziyaret daha çok ses getirdi.

İYİP eski genel başkanı Meral Akşener’in saray ziyareti.

Teknik olarak, iktidar partisi liderinin ana muhalefet lideriyle görüşmesinin, bir Erdoğan-Akşener görüşmesinden çok daha yankı yapması beklenirdi.

Öncelikle, Meral Akşener’in artık hiçbir resmi siyasal sıfatı yoktu.

Geçen yılki genel seçimlere çok kısa süre kala herkesi adeta şok eden “altılı masadan kalkma” eylemi dolayısıyla bir çok kesimde eski güvenilirliğinin kalmadığı görünüyordu.

Partisi son seçimlerde oldukça düşük oranlarda oy almış, deyim yerindeyse ağır yenilgiyle tanışmış, yerel seçimlerde de CHP, İYİP’in her yerde kendi adaylarını çıkarmasına rağmen zafer kazanmıştı.

Bu sonuçlarla politik gücünü ve itibarını kaybettiği düşünülen Meral hanım, genel başkanlığı bırakmak zorunda kalmıştı.

Genel başkanlığı bırakırken , ilerde bir gün yeniden dönebileceğine dair işaret de görülmemişti.

Partisinden de “geri dön, bizi kurtar” diyen de pek yoktu.

Ziyaretini parti genel merkezine haber verip vermediği konusunda parti çevrelerinden çelişkili açıklamalar vardı.

Sonuçta, bu tür amacı, niteliği ve kapsamı en azından dışarıya karşı belirsiz bu ziyaretle ilgili spekülasyonlar yapılmaya başlandı.

Cumhur ittifakına partisinin katılmasını sağlamasının istendiği öne sürüldü.

Kendisi genel başkanken oğlunun karıştığı iddia edilen partiyle ilgili akçalı işler basın organlarında gündeme geldi.

Cumhurbaşkanından oğlunu büyükelçi yapmasını “rica ettiği” bile söylendi.

Sonuçta görüşmeyle ilgili, Meral hanımın saçlarını sarıya boyatıp gittiği dışında somut bilgi edinilemedi.

Lakin, Türkiye’de siyaset yorumculuğunun da ne kadar yüzeysel, ne kadar eksik bilgilerle yapıldığı, sporda yorumcularının kullandığı moda deyimle ne kadar “eyyamcı” olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

X           X            X

Erdoğan-Akşener görüşmesi birlikte bir fotoğraf paylaşımıyla birlikte duyurulduktan sonra, mutat olduğu üzere her konuda uzman olan tv yorumcuları büyük bir iştahla konuyu “irdelemeye” başladılar.

Bu gelişmeye sevinenler vardı, üzülenler vardı, kınayanlar, kendine göre değişik anlamlar yüklenenler vardı.

Sanki Meral hanım geçen yılki seçimde belki de içinde bulunduğu millet ittifakı adayının kaybetmesine yol açan “politik manevralara” girmemiş gibi şaşırdığını söyleyenler vardı.

Hatta bir kanalın programı yöneten muhalif moderatör, “Meral hanım, siz bu ziyaretinizle kendinizi bitirdiniz!” diye seslendi.

Normal bir gazetecinin dışarıda kalarak izlemesi gereken konunun içine balıklama dalmakta, kendi kişisel görüşlerini çıkarıldığı ekrandan yansıtmakta beis görmedi.

Eminim Meral hanım, belki de konunun gerçek mahiyetine hiç yaklaşamayan ama kendisini siyasal anlamda hala ciddiye alıp güç atfeden bu yorumları keyifle izlemiştir.

Partisini yüzde üç buçuk oy oranına düşürüp yönetiminden ayrılmak zorunda kalmasının ardından, onlarca televizyonda sayısız yorumcunun saatlerce kendisinden söz etmesi, bulunmaz bir nimet olsa gerek.

Devletin “en üst makamı” tarafından kabul edilmesi ve bu beklenmedik yorumcu- destekçileri sayesinde siyasal  gücünü yeniden kazanabileceği umuduna kapılmış bile olabilir.

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 8 Haziran 2024

Yazarın Tüm Yazıları