📽️Ay’da ne yiyeceğiz? Menüde ‘havadan yapılmış makarna’ var

0

📽️Ay’da ne yiyeceğiz? Menüde ‘havadan yapılmış makarna’ var

NASA “Deep Space Food Challange” adında bir yarışma başlattı. Türkçe çevirisi Derin Uzay Gıda Yarışması olan bu uygulamayla Uzay’da uzun süreli beslenme ortamı için fikirler toplanacak.

İşte, NASA’nın ‘Derin Uzay Yemek Yarışması’ fikirleri.

Uzay çağı hızla yaklaşıyor. Önümüzdeki iki yıl içinde NASA  Artemis programı aracılığıyla astronotları Ay’a geri göndermeyi planlıyor; 15 yıl yörüngede kalacak şekilde tasarlanan ancak şu anda uzaydaki 26. yılını dolduran Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) yakında yenilenecek. Ve bilim insanları mürettebatlı uzun uzay görevleri üzerinde ciddi bir şekilde kafa yoruyor. Buna bir de cüzdanı kabarık kişileri fezanın sınırlarına taşıyan turizm projeleri eklenince akla şöyle bir soru geliyor: Peki ama oraya gittiğimizde ne yiyeceğiz?

Avrupa Uzay Ajansı’nda astronot operasyonları başkan yardımcısı olan Dr. Sonja Brungs, başarılı bir derin uzay görevi için astronotların ihtiyaçlarına göre özel olarak hazırlanmış ve çeşitlilik içeren beslenme düzeninin önemine dikkat çekiyor. Ayrıca “Yemek astronotların mental sağlığını koruyan bir şey” diye ekliyor.

Şu anda astronotlara hazır yemekler içeren küçük gıda paketleri veriliyor. Bu yiyecekler özel üretim şirketleri tarafından hazırlanıyor ve daha sonra dondurularak kurutuluyor, dehidre ediliyor veya termostabilize ediliyor. Astronotlar bu yemekleri ısıtmak ya da soğutmak için su ilave ediyor. Ayrıca yanlarında evi hatırlatan özel bir yiyecek de getirebiliyorlar ama bunların işlemden geçmesi gerekiyor.

Olmazsa olmazlar var: Ekmek gibi kırıntıları olan hiçbir şey uzaya götürülemiyor. Çünkü kırıntılar düşük yerçekimli ortamda kolayca havaya karışabilir, yani solunabilir veya hayati öneme sahip bir ekipmana girebilir. Vücudumuz uzayda sodyumu farklı şekilde depoluyor ve bu da kemik erimesine yol açabiliyor. Bu nedenle tuz tüketimi de sınırlı. (Meraklısı için not: ISS’deki atık su geri dönüşüm sistemini olumsuz etkilediği için alkole de izin verilmiyor.)

NASA 2021 yılında, uzayda sınırlı kaynaklar ve minimum atıkla gıda imal etmenin yeni yollarını keşfetmek amacıyla bir Derin Uzay Yemek Yarışması başlattı. Katılımcılar uzun süren uzay görevlerinde tüketilebilecek güvenli, besleyici ve lezzetli yiyecekler üretmeyi hedefliyor.

Helsinki merkezli Solar Foods, yarışmanın son aşamasına ulaşan sekiz şirketten biri. Dikkat çekici bir konseptleri var: Protein üretmek için uzay atıklarını kullanmak. Solar Foods’un Başkan Yardımcısı Artuu Luukanen projeyi şöyle özetliyor:

Kelimenin tam anlamıyla havadan yiyecek üretiyoruz.

Şirket, Finlandiya kırsalında karbondioksit, hidrojen ve oksijen karışımıyla beslenerek büyüyen yenilebilir bir mikrop keşfetti. Sonuç olarak bakterilerden bir protein kaynağı elde etti.

Solar Foods’un proteini bir macun veya toz hâline getirilebilir; makarna, protein barları, alternatif et ürünleri ve yumurta ikamesi gibi besleyici gıdalar oluşturmak üzere çeşitli aroma ve dokularla karıştırılabilir. Hatta çikolata gibi proteinle zenginleştirilmiş gıdalar üretmek için gıda malzemeleriyle harmanlanabilir. Bu proteini yağlarla karıştırıp 3D yazıcıyla biftek dokusuna sahip bir ürüne dönüştürme çalışmaları ise devam ediyor.

Luukanen, “Uzay gıdası üzerine düşünmeye başladık çünkü herhangi bir uzay habitatında iki önemli atık gazınız var: Hidrojen ve karbondioksit. Yani burada bahsettiğimiz şey aslında sadece uzay için bir gıda üretim teknolojisi değil, aynı zamanda ortam kontrolü ve yaşam destek sisteminin ayrılmaz bir parçası olacak bir şey” diyor.

Taze gıda da mühim bir mesele: Vitamin tabletleri yardımcı olsa da, astronotların taze ürünlere de ihtiyacı var. Sıfır yerçekimi ve sıfır Güneş ışığı ortamında sebzelerin nasıl yetiştirileceğine dair deneyler devam ediyor. ISS’de astronotların mikro yerçekiminde bitki büyüttüğü ‘Veggie’ adında küçük bir sebze bahçesi var.

Tekrar Dünya’ya dönecek olursak; Florida merkezli Interstellar Lab adlı şirket mikro yeşillik, sebze, mantar ve hatta böcek üretmek için biyorejeneratif modüler bir sistem geliştirdi. Ve tıpkı uzayda verimli bir şekilde mikro yeşillik yetiştirmenin yollarını araştıran Melbourne’den Enigma of the Cosmos gibi Derin Uzay Yemek Yarışması’nın finalistlerinden biri oldu.

Göteborg’dan Mycorena da dahil olmak üzere, NASA Derin Uzay Yemek Yarışması’ndaki altı finalistten üçü mantarlar üzerinde çalışıyor. Mycorena mikoprotein (mantardan elde edilen ve genellikle alternatif et ürünlerinde kullanılan bir tür protein) üretmek için mikroalg ve mantar kombinasyonunu kullanan bir sistem tasarladı.

Şirketin Ar-Ge ekibinde çalışan Carlos Otero, “Mantarlar farklı katmanlarda yetişebilir ve hızlı büyür. Mürettebat için yeterli gıda üretebilecek küçük ama verimli bir sistem tasarlayabilirsiniz. Radyasyona karşı dayanıklı, ayrıca depolaması ve taşıması kolay” diyor.

Özel şirketlerin uzay yarışına girmesiyle şefler için de yeni imkânlar doğuyor

Kopenhag’daki Michelin yıldızlı restoran Alchemist’in şefi Rasmus Munk da uzay yarışına katılan şefler arasında yer alıyor. Munk kısa bir süre önce SpaceVIP ile bir ortaklık kurarak özel Space Perspective’in Neptune uzay gemisinde keyifli bir ziyafet sunacağını duyurdu.

Uzayın sınırına altı saatlik bir yolculuğun bedeli kişi başı 495 bin dolar. Kendisi, ticari uzay uçuşlarında zengin turist potansiyelini gören pek çok şeften biri. Elbette bu deneyim böyle bir seyahati karşılayabilecek çok çok az kişi için mümkün.

Öte yandan uzay yiyeceklerinin üretimi sadece sıfır yerçekiminde değil kendi gezegenimizde ne yiyebileceğimizle de alakalı. NASA Derin Uzay Yemek Yarışması aynı zamanda Dünya’da bize fayda sağlayacak gelişmiş gıda sistemleri oluşturmak, ekstrem ortamlarda ve kaynakların kıt olduğu bölgelerde gıda üretimi için yeni yollar bulmak üzere düzenleniyor.

Luukanen, “İklim değişikliği söz konusu olduğunda, özellikle de gıda üretim kapasitemizi etkileyen kuraklıklar nedeniyle büyük zorluklarla karşı karşıyayız. Uzay bizi, başka faaliyetlerden elde edilen ve atık olarak kabul edilen kaynakları kullandığımız, sonrasında bunu katma değerli bir ürüne dönüştürdüğümüz bir teste tabi tutuyor. Bu bir döngüsel ekonomi felsefesidir. Dünya içinde bulunduğumuz bir uzay gemisi ve sınırlı kaynakları var” diyor.

Mycorena’nın Ar-Ge müdürü Kristina Karlsson için de aynı ilke geçerli. “Projemiz uzayda olduğu kadar Dünya’da da kaynak verimliliği için çalışıyor” diyen Karlsson ekliyor: “Neredeyse hiç emisyon ve atık yok. Uzay, böyle bir proje geliştirirken meydan okuyabileceğiniz ekstrem bir ortam. Orada işe yarıyorsa burada da yarayacaktır.”

NASA’nın Derin Uzay Yemek Yarışması’nın üçüncü aşaması önümüzdeki günlerde başlayacak. Projeler uzay benzeri koşullarda daha fazla test edilecek. Bu yakından izlenmesi gereken bir mesele çünkü bu özel gıdaların uzaydaki bir astronotun menüsünde yer alacağı neredeyse kesin. Bununla birlikte sonuçların gelecekte Dünya’daki beslenme biçimimizi de etkilemesi muhtemel görünüyor

Su YAZICI, BBC Travel, Mashable