Eleştiri Herkesin Hakkıdır
Gündelik yaşamda eleştiri daha çok olumsuz anlamda gündeme gelmektedir. Oysa eleştiri, anlama, değerlendirme, yorumlamadır. Biz milletçe hep “istemezük” çerçevesinde daha çok kaldığımızdan eleştiri olarak ileri sürülenler “yıkıcı”, “olumsuz” değerlendirmeler olarak görülmektedir. Eleştiri, düşünce özgürlüğü çerçevesinde vazgeçilemez bir insan hakkıdır. Var olanı değerlendirmek yerine yeni seçenekler ortaya koymak, hegemonyanın dışında başka perspektiflerden değerlendirme yapmak eleştiri kapsamına girmektedir. Eleştiriyi sadece “yıkmak”, “kötülemek” olarak değerlendirmek sığ, indirgemeci bir bakış açısıdır. Ayrıca, “yıkmak”, “kötülemek” kime göre, neye göredir? Her politik görüşün karşıtı vardır, yöneten-yönetilen ilişkisi olduğu sürece de sonsuza kadar olacaktır. Aydınlanma düşüncesi yerden göğe kadar her konunun eleştirilebileceği anlayışına dayanır. Aydınlanma düşüncesiyle yetişen Cumhuriyet kuşakları da koşullar ne olursa olsun bu geleneği eksiğiyle fazlasıyla, hataları ve yanlışlarıyla sürdürmektedir. Hiçbir kurum, kişi kendini eleştirilemez göremez. Eleştiri “hakaret”, “saldırma” , vb. de değildir. Zaten bu tür durumlarda Türk Ceza Yasası devreye girmektedir.
Son bir hafta içinde emekli subaylara yönelik hazırlanan “TSK Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” emekli subayların görüş ve kanaatlerini açıklamalarını engellemeye yönelik bir girişimdir. Sivil ya da askeri bürokraside yer alanlar kamusal alanı ilgilendiren konularda mesleki bilgi birikimleri çerçevesinde görüşlerini açıklamalarından daha doğal bir şey olamaz. Yasa teklifini sunan iktidar milletvekilleri tarafından gerekçe olarak “burada farklı bilgiler ışığında Silahlı Kuvvetler’e, MSB’ye bir töhmet, farklı bir algı oluşmaması amaçlanmaktadır” denilmiştir. Böyle bir durumun söz konusu olduğunda bakanlığın hukukçuları harekete geçip dava açabilir, bu konuda kısıtlayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Yasa ile “emekli komutanların televizyon kanallarına çıkarak demeç vermeden önce ilgili komutanlıklara bilgi vermesi” getirilmektedir. Bu emekli generallerin konuşmasına izin verilmemesine yol açacaktır. Hâlbuki deneyimli, birikimli bu komutanlar fiili olarak yaptıkları hizmet süresince iç ve dış tehditler başta olmak üzere olaylara hâkimdirler. Dolayısıyla bölgede gelişen konular ve ülkeler de dahil olmak üzere kendi düşüncelerini dile getirmeleri olağandır. Tersi durum, bu emekli komutanların konuşmamasına yönelik bir düzenleme olduğu kanısı yaratmaktadır. Türkiye’nin bölgesinde sürekli gerilim ve çatışma ortamının bulunması, istikrarın nasıl sürdürülebileceği konusunun yanı sıra Mavi Vatan gibi önemli konuların gündemde olması emekli komutanların bilgi birikimi ve deneyimlerinden yararlanılmasının zeminini yaratmaktadır. Siyasal iktidar hukuksal düzenlemelerle icazetli bir ortam yaratmak istemektedir. Bu ortam medyada tek yanlı görüş belirten partizan gazeteciler aracılığıyla zaten sürdürülmektedir. Yasanın teklif edilmesi emekli generallerin eleştiri sınırları içindeki konuşmalarından da rahatsız olunduğunu göstermektedir. Politikayı dikensiz bir gül bahçesi sananlar yanılmaktadır. Siyasi iktidarda olmak her türlü eleştiriye açık olmak anlamına gelir. İktidar bu eleştirileri dikkate alır ya da almaz. Batı demokrasilerinde siyasal iktidarlar sivil toplum da dâhil olmak üzere eleştirileri dikkate alır. Herkesin öncelikle yurttaş olmaktan kaynaklanan söz söyleme, eleştiride bulunma hakkı vardır. Üstelik bu demokrasinin oluşum sürecinde kamusal alanlarda zorlu mücadeleler sonucu elde edilmiş bir haktır. Bu hak, siyasal tercihlerin öne çıktığı hukuksal düzenlemelerle engellemez.
Üstelik toplumun farklı seslerini dinlemek, onların ne düşündüğünü kavramak siyasal istikrarın sürdürülmesi açısından da önemlidir. Tersi durum her alanda tek sesliğe yönelik girişimler olarak değerlendirilecektir. Siyasal iktidarın yasakların, yolsuzlukların ve yoksulluğun ortadan kaldırılması şiarıyla işbaşına geldiği hatırlanırsa gelinen durum olsa olsa tarihin ironisi olarak adlandırılabilir.
Eleştiri herkese ne olduğunu gösterir. Zihinlerimizi biraz daha açmalıyız, eleştirilere kulak kapatmayıp açmalıyız. Çünkü eleştirisiz bir siyasal yapı karanlıkta yol almaya benzer.
Kemal ASLAN
Önceki bölüm:
Kemal ASLAN/Gazeteci-Yazar