Kent Ekranı

BİLİM: Dünya’da yaşadığınıza sevineceksiniz: Bilim insanları durmadan yanan bir gezegen keşfetti

BİLİM: Dünya’da yaşadığınıza sevineceksiniz: Bilim insanları durmadan yanan bir gezegen keşfetti

Bu gezegenin her yeri lavla dolu!

Astronomlar gerçek anlamda “işkence gören” bir gezegen keşfetti. Öyle ki Dünya’da yaşadığınıza tekrar sevineceksiniz.

66 ışık yılı uzaktaki bir gezegen sisteminde bulunan ve NASA’nın TESS uydusu tarafından keşfedilen, yanardağlarla kaplı gezegen, bilim insanları için oldukça yeni. Sistemde bulunan diğer iki gezegenin sıra dışı eliptik bir yörüngeye zorladığı bu “cehennem” gezegen, bu çekim kuvvetleri sebebiyle yaşanan yüzeysel gerilimden kaynaklı olarak yüzeyinde birçok yanardağa sahip.

Bu başka gezegen sisteminde gördüğümüz ilginç durum, aslında Güneş Sistemi’mizde Jüpiter’in uydusu Io’da da yaşanıyor. Uydu Jüpiter’in diğer uyduları ve dev gezegenin arasındaki çekim kuvvetleri nedeniyle ezilip genişliyor ve volkanlarından lavların püskürmesine sebep oluyor.

UC Riverside’da gezegen astrofizikçisi olan Stephen Kane durumu şu şekilde özetliyor: “Bu, steroid almış bir Io olarak tanımlayabileceğim karasal bir gezegen. Sürekli volkanların patlamak zorunda kaldığı bir yer. Optik dalga boylarında, erimiş lav yüzeyine sahip parlayan, kırmızı-sıcak bir gezegen görebilirsiniz.”

Şu an sahip olduğumuz en güçlü teleskoplar bile, bu uzak gezegenin detaylı bir görüntüsünü yakalamaya yetmiyor. Ancak NASA’nın TESS uydusu, dakika bazında ışığında yaşanan değişiklikleri tespit edebiliyor. Böylece bir gezegen, etrafında döndüğü yıldızın önünden geçerken, yıldızın ışığında oluşan değişimi algılanarak, bu tür keşiflerin yapılmasına imkan tanınıyor.

“Sürekli volkanların patlamak zorunda kaldığı bir yer.”

Yıldızına yakın bir yörüngede bulunan, erimiş lavla kaplı bir kayalık gezegenin bir sanatçı tarafından hazırlanmış görseli. Görsel: NASA / ESA / CSA / Dani Player (STScI)

Kısa süre önce The Astronomical Journal’da yayınlanan yeni volkan-dünya araştırmasında Kane ve ekibi, bu güneş sistemindeki (“HD 104067” olarak adlandırılan) iki büyük dış gezegenin iç gezegen üzerinde nasıl güçlü bir çekim etkisi yarattığını, onu dış merkezli bir yörüngeye zorladığını ve sonuçta işkence gören gezegeni ezerek ısı ve yoğun jeolojik faaliyet ürettiğini gösterdi.

Gezegenin yüzeyinin 2 bin 600 Kelvin ya da daha anlaşılır şekilde 2 bin 326℃ olduğu belirlendi. Karşılaştırmak gerekirse Güneş’in yüzeyi yaklaşık 5 bin 500℃ olarak ölçülüyor.

Bugüne kadar astronomlar, 5 bin 600’ün üzerinde dış gezegen tespit etti. Ancak bu gezegenlerin çoğu, yaşam barındırmaya uygun değil gibi görünüyor. Hatta bazılarında metal yağmurları bile yaşanıyor. Bunlardan 200 tanesi kadarı, Dünya’mız ve Mars gibi kayalık gezegenler. Gezegen bilimciler, bulundukları gezegen sistemlerinde, sıvı suyun bulunabileceği bölge olan “yaşanabilir alan”da yer alan gezegenler arıyorlar. “Yaşanabilir alan”, Dünya’nın da içinde bulunduğu, Venüs’ün hemen dışında kaldığı, ancak Mars’ın ucundan da dahil olabildiği, gezegen sisteminin yıldızının büyüklüğüne de bağlı olan, suyun sıvı olarak yüzeyde bulunabildiği ve yüzey sıcaklıklarının uygun olduğu alana verilen isim.

Ne yazık ki Dünya dışında yaşamın var olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunabilmiş değil. Yine de Dünya benzeri bu dış gezegenler, yaşamın varlığını aramak için ideal ortamlar sunabiliyor.

MASHABLE
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.