BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ (8)
📽️ BİR ‘GEL DE İNAN!’ YAZISI: BÜYÜKDERE’DE 1920/30’LARDA HAVALİMANI VARDI…
Bilmeyen ya da önceden duyup da unutmuş olan “Boğaziçi Sevdâlıları”na ve “Sarıyer Markası” meraklılarına şaka gibi gelecek bir gerçeği hatırlatmak istiyorum:
1920’li – 1930’lu yıllarda Sarıyer Büyükdere’de bir havalimanı vardı. Buradan Yunanistan’a ve İtalya’ya düzenli uçak seferleri yapılıyordu…
Deniz Hava Üs Komutanlığı tarafından hazırlanan ve Türkiye’deki deniz havacılığının tarihini anlatan “İki Mavi” başlıklı kitap unutulmaya yüz tutmuş bir ayrıntıyı gün yüzüne çıkardı…
Halen Sahil Güvenlik Komutanlığı Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı tarafından kullanılan İstanbul Büyükdere’deki tesisler, 1920’li ve 1930’lu yıllarda Türkiye’nin dışa açılan en önemli kapılarından biriydi. İtalyan Aero Espresso Havayolları buradan Yunanistan ve İtalya’ya deniz uçaklarıyla tarifeli seferler yapardı. Uçaklar Boğaz’a iner, şık kıyafetli yolcular iskeleden karaya çıktıktan sonra otobüsle şehir merkezine götürülürdü…
UÇAK SEFERLERİ 1924’TE BAŞLADI
Şirket, deniz havacılığının en canlı olduğu 1920’li yılların başında kurulmuştu. Aero Espresso, filosundaki Alman Dornier tasarımı deniz uçaklarıyla seferlerine 1924’te başladı. Türk hükümeti, şirkete 11 yıllık özel bir uçuş izni vermişti. Aero Espresso’nun iki ana uçuş hattı vardı. İstanbul’dan kalkan uçak Atina’ya uğradıktan sonra İtalya’da Brindisi’ye inerdi. İkinci uçuş hattı ise İstanbul-Atina-Rodos’tu. Biletler Lloyd Triestino şirketinin Galata Mumhane ve Galatasaray’da bulunan acentelerinde satılırdı. Uçaklarda Türk pilotlar da görev yapıyordu.
Seferlerde kullanılan Dornier Wal (balina) uçakları 10 yolcu kapasiteliydi. Saatte 172 kilometre hız yapabilen uçağın menzili ise 3 bin 600 kilometreydi. Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Versay Antlaşması’nın Almanya’ya getirdiği yasaklar nedeniyle Dornier uçaklarının imalatı İtalya’da gerçekleştiriliyordu.
Aero Espresso uçuşlarını 1936’ya kadar devam ettirdi. Daha sonra 21 Şubat 1936’da Türk hükümeti tarafından satın alındı. Ertesi yıl Türk Hava Yolları kuruldu. Şirketin Büyükdere’deki uçak hangarı ve bakım tesisleri, 1941’de İzmir’den İstanbul’a kaydırılan 5’inci Müstakil Tayyare Taburu’nun ana üssü oldu.
BÜYÜKDERE’DE BAŞLAYAN TÜRK HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI – AERO ESPRESSO ŞİRKETİ’NİN KURULUŞU
Aero Espresso şirketi 15 Aralık 1923 tarihinde Roma’da 1.000.000 liret gibi güçlü bir sermaye ile kuruldu. Bu rakam yaklaşık 50.000$’a denktir. O dönemde bir uçağın bedeli ise yaklaşık 5.000$ idi.
Şirketin ana sözleşmesinin 1.maddesine göre şirket Brindisi-Atina-İzmir ve İstanbul arasında uçuşlar gerçekleştirecekti. Eğer bu destinasyon başarılamaz ise İzmir yerine Selanik aktarmalı uçuş yapılacaktı. (Prange,1998; sf.3) Bu uçuşlar deniz uçaklarıyla yapılacak, yolcu, koli ve posta taşınacaktı. Türk Hükümeti’nin İzmir’e, Yunan Hükümeti’nin ise Selanik’e karşı çıkması üzerine bu iki hat da gerçekleşemedi. Bu konu Atina – İstanbul arasındaki uçuşların gerekirse Lemmos Adası duraklı olarak gerçekleşmesiyle çözümlendi.
Şirket ilk uçuşunu 1 Ağustos 1926’da yaptı. Brindisi’de Türk ve Yunan yetkililerinin de katıldığı bir törenle başlayan bu uçuşa 3 adet Savioa Marchetti model deniz uçağı katıldı. Normal deniz yoluyla 36 saat süren Brindisi – Atina ayağı 3 saat sürdü ve Atina yakınlarında Phaleron Plajı’na ulaşıldı. Atina’dan kalkan iki deniz uçağı İstanbul’a ulaştı.
Türk Hükümeti şirkete Büyükdere kıyısında yaklaşık 20 dönümlük bir arazi tahsis etmişti. Bu alana bir uçak hangarı, bir idari bina ve beton bir iskele inşa ettiren şirket yolcularını şehir merkezinden otobüslerle getirmekteydi.
SENE 1929…BÜYÜKDERE’DEKİ DENİZ UÇAKLARI TERMİNALİ’NDEN ATİNA İLE BRİNDİZİ’YE DÜZENLİ UÇAK SEFERLERİ YAPILIYORDU…
Aşağıda linkini paylaştığım videoda 1929 yılında Büyükdere’deki Deniz Uçakları Terminali’ne gelerek denize inen Aero Espresso İtaliana şirketinin deniz uçaklarının (tayyarelerinin) havada ve terminale yanaşırken çekilmiş görüntüleri var…
Bu filmde ayrıca Tarabya Koyu’ndaki Tokatlıyan Oteli’nin önünde ve Kireçburnu yönünde az ilerisindeki İtalya’nın İstanbul Başkonsolosluğu Yazlık Sarayı (binasının) önünde yapılan resmi törenin askerî birliğini ve yüksek rütbeli zevatı görüyoruz…
Şirket-i Hayriye’nin uzun bacalılar sınıfından bir vapuru eski Tarabya Vapur İskelesi’ne yaklaşıyor…Tarabya Koyu’nun kuzey başındaki Tokatlıyan Oteli’ni, güney tarafta geride Almanya Başkonsolosluğu Yazlık Rezidansı’nı ve Korusunu görüyoruz…
Fevkalade nostaljik bir film izliyoruz Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1929’un İstanbul’unu ve Boğaziçi’nin cennet köşelerini gösteren…
AEI ŞİRKETİ’NİN TÜRKİYE İŞLETMESİ
1928 yılından itibaren AEI Türkiye operasyonunun düzenli olduğunu görüyoruz. Deneysel dönemde kullanılan Savioa Marchetti marka uçakların yanında daha güvenli ve uzun menzilli Dornier marka uçaklar da kullanılmaya başlanmıştır. Düzenli olarak karşılıklı haftada iki defa İstanbul-Atina-Brindisi seferleri yapılmıştır. Büyükdere’de şirket merkezi oluşturulmuştur. 1928 yılının Büyükdere’si hakkında fikir vermek için şirket telefon numarasının 5 ve 6 olduğunu belirtmek yeterlidir. Ayrıca Lloyd Triesttino, Natta, American Express Cook, Wagon-Lits şirketlerine yolcu bileti satma yetkisi verilmiştir. Sirkeci Meymenet Han’daki Schenker şirketi uçakların bakım işlerini üstlenmiştir. Şirketin yolcu taşıma ücretleri son derece pahalı idi. Örneğin İstanbul-Brindisi uçuş ücreti olan 1.300 liret İtalya’da bir işçinin iki aylık maaşına karşılık geliyordu. (Prange,1998; sf.5). Posta taşıma tarifesi de başlangıçta pahalı idi. 1926‘da 50 gr.’a kadar adi bir mektup uçak ücreti dahil Yunanistan ve İtalya’ya 60 krş bedelle gitmekteydi. Bunun 10 krş’u posta idaresinin ücreti, 50 krş’u ise AEI’nun ücretiydi. Aynı dönemde CIDNA vasıtasıyla Bükreş’e 35 krş’a, Paris’e 47,5 krş’a uçakla mektup yollanabilmekteydi. 1927 yılında hat yeniden açıldığında bu ücret posta dahil (12,5 krş yurtdışı posta) Yunanistan’a 20 krş’a, İtalya’ya 25 krş’a düşmüştür.
1932 yılında basılmış olan Tarife Cetveli’nde yayınlanan haritadan anladığımız üzere şirket gerek Atina gerekse Roma üzerinden bir çok ülkeye uçuşunu başlatmış durumdaydı.
Şirketin imtiyazının bittiği 1935 yıllına gelindiğinde dünyadaki hava trafiğinin artışıyla şirketin Atina veya Brendizi-Roma bağlantılı uçtuğu ülke sayısı, Ortadoğu, Afrika, Çin, Japonya, Hindiçini gibi uzakdoğu ülkelerine ve Afganistan, İran gibi Asya ülkeleri dahil olmak üzere 30’a çıkmış ve her ülkeye ayrı tarife uygulanmaya başlanmıştır. Örnek vermek gerekirse şirket, adi posta hariç Afganistan’a 42 krş, Çin’e 77 krş, İran’a 30 krş, Kıbrıs’a 8 krş’a posta taşırken hattın ana ülkeleri olan İtalya’ya 12 krş’a Yunanistan’a 6 krş’a posta taşımıştır. 1926 yılında 60 kuruş olan Yunanistan tarifesi yaklaşık 10 yıl sonra 6 kuruşa düşmesi hava ulaşımının gelişmesini göstermesi bakımından ilginç bir örnektir. (PTT Posta Rehberi, 1935; sf.71-72)
Düzenli uçuşların başladığı 1928 yılından uçuş imtiyazının bittiği 1935 yılına kadar şirket yüzlerce uçuş yapmıştır bunları listelemek çok detaylı bir çalışmayı gerektiriyor. Dönemin Türkiye çıkışlı önemli uçuşlarına gelince; 1930 yılında şirket yeni bir varış yeri (destinasyon) olarak uçuşlarına Midilli Adası’nı da eklemiştir. Türkiye çıkışlı ilk doğrudan Midilli uçuşu 27 Ekim 1930 tarihinde yapılmıştır.
ŞİRKETİN SONU
Aero Espresso Tayyare şirketinin sonuna gelince; 1 Haziran 1934 tarihinde İtalyan devlet şirketi SAM bu şirketi devren satın alır. Şirket 31.8.1935’e kadar kendi ismini koruyarak uçuşlarına devam eder. Bu tarihte İtalyan devlet havayolları AlaLittoria adı altında yeniden organize olur ve Aero Espresso Tayyare şirketi tarihe karışır. Şirketin son uçuşu anısına Atina-İstanbul arasında bir özel uçuş yapılmıştır.
Türkiye ayağının sonuna gelince; zamanla Türk Hava Yolları adını alacak olan Devlet Hava Yolları’nın 1933’te kurulmasından sonra uçak postası bir devlet hizmetine dönüşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak pulu serisinin 15 Ağustos 1934’te çıkarılmış olması, bu gelişmeyle ilgilidir. Kademeli olarak yabancı şirketlerin imtiyazları iptal edilmiştir. Gökan Akçura’nın yazdığına göre ‘şirket 21 şubat 1936 tarihinde Türk Hükümetince satın alındı’ (Akçura, 2002; sf.153). Bu bilginin kaynağını bilemiyoruz fakat yanlış olduğuna inanıyoruz. Şirketin nasıl sonlandırıldığını yazmıştık, aslında 1936 yılında böyle bir şirketin varlığı bile yoktu. Bir ihtimal şirketten kalan binalar (günümüzde Büyükdere Çayırbaşı’ndaki Sahil Güvenlik Komutanlığı binaları) bu tarihte Türkiye Cumhuriyeti hükümetince satın alınmış olabilir.
Boğaziçi’nin mücevherlerinden Sarıyer’imizin tarihinin altın sayfalarından az bilinen bir bölümünü daha siz değerli okurlarımla paylaştım…
(Devam Edecek)
Mehmet Cemal BEŞKARDEŞ /kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 19 Mayıs 2024