KÖKLERİMİN PEŞİNDE… DEDELERİMİN İZİNDE… BABAMIN ve TARİHÇİLERİN REHBERLİĞİNDE #SİVAS’TA 3 GÜN…
Ailenizin soy ağacını, büyüklerinizden dinleyenlerdenseniz, çok şanslısınız; tıpkı benim gibi. Nerelisiniz sorusuna yıllardır Sivaslıyız deyişim ama bir türlü ziyaret edemeyişim kuşkusuz benim ayıbımdı.
8 yaşımdayken vefat eden, Sivas Folkloru yazarı, şair, edip, halk bilimci, öğretmen, dedeciğim Vehbi Cem Aşkun’un, Sivas a özel yazdığı kitaplarını bavuluma koydum, babam Prof. Dr. İnal Cem Aşkun’dan dinlediğim ailemize ait tüm bilgilerin notlarını yanıma aldım. Bugüne kadar ihmal ettiğim Sivas’a, Pegasus’la kısa sürede ulaştım.
Heyecanla, tam da merkezden başladım şehri arşınlamaya, tarihte ve köklerime yaptığım bu yolculukta Sivas’ın Çifte minareli, Buruciye, Şifaiye medreselerinden sonra Gök Medrese başımı döndürdü. Her birinin farklı büyüsüyle, ancak Gök medresenin her bir odasını ayrı bir hayranlıkla ve öğretiyle gezdim.
Her bir Medresenin başlı başına bir inceleme konusu olduğunun bilinciyle Selçuklu imparatorluğunun izlerini sürerken, Cumhuriyetin temelinin atıldığı Sivas Kongre Müzesine ulaştım. Müze de çok güzel ve özel hazırlanmış odalarda tarihte yolculuk yaparken; babaannem Edibe Moral’in babası, Erzurum Kongresinin ilk Sivas delegesi, öğretmen,
büyük dedem Mehmet Fazlullah Moral in ismine rastlayınca, gözlerimdeki yaşları engelleyemedim. Gurur ve onur duydum. Yan odada ise tam da ölüm yıldönümünde beni dedemin de yakın arkadaşı olan Aşık Veysel Şatıroğlu’nun anıları kuşattı. Kongre binasından çıkıp arkasında yer alan anıtı fark etmem Sivas’ın ünlü tarihçisi Ahmet Necip Günaydın sayesinde oldu. Fazlullah Moral dedemin, Atatürk ile birlikte yer aldığı heykeli ile buluştum,.
Necip hoca ülkemize ve aileme dair çok özel, bilmediğim hikâyeleri anlatırken yolumuzu Sivas Şehir Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği’ne doğru çevirdi. Dernek Başkanı Ahat Türkmenoğlu ve üyelerin misavirperverliği ile çok özel ağırlandık. Bir sonraki durağımız benim için çok önemliydi Oldukça heyecanlıydım. Necip hocamızın gururla yetiştirdiği, tarih bilimine gönül vererek yüksek lisans tezini büyük dedem Fazlullah Moral üzerine yazan, kızı, sevgili Semin Günaydın ile birlikte büyük dedemin babası Kadiri Şeyhi Kerküklü, divan şairi Mur (Mor) Ali Babanın (Hazret-i Şeyh Mûr Ali el-Kâdirî el-Hâlisî el-Kerkükî) türbesini ziyaret için yola koyulduk.
Semin de tıpkı benim gibi heyecanlıydı, tezini yazarken acaba bir gün torunları yazdıklarımı okur mu derken, hayat bizi yan yana getirmişti. Yaşamda bazı yoldaşlıkları açıklamak kolay olmuyor. Köklerimi tanımak için çıktığım bu yolculukta bana eşlik ettikleri için kendilerine ne kadar teşekkür etsem az. Sivas’ın kendi kökleri için ise tarihin ilk uygarlıklarından günümüze kadar olan izleri gözlemlemek için karşılıklı olan üç müzeye; Arkeoloji, Sivas ta ahilik ve lonca teşkilatında yer alan tüm meslekleri gözlemleme ve öğrenme şansını bulacağınız Zanaatkârlar Çarşısı ve Sivas Hamidiye Sanayi Mektebi müzesi ne gitmelisiniz.
Burada 1902 yılında yetimlerin hayata kazandırılması ve meslek öğrenmeleri için oluşturulan modelden, daha sonra açık cezaevine ve günümüzde de müzeye dönüşme sürecine tanıklık ediyorsunuz. Sivas aynı zamanda çok özel işletmeleri ile yeme, içme hizmeti veriyor. Ancak Ramazan dolayısıyla bazılarını gözlemleyebildim; Çerkez’in kahvesinde 3 nesil işletilen orijinal bir dükkânda okkalı bir kahve/ demli çay içmeyi, Aşçıbaşı’nda kalburabastı ve sütlü Nuriye, Lezzetçi de Sivas Kebabı, Tarihi Buriciye Restoranında etli pide yemeyi ihmal etmeyin. Dönerken bavulunuza kemik tarak, ağızlık, baston, el yapımı özel çanta, yemeni, bıçak, gümüş takılar alabilirsiniz. Her bir obje eminim farklı bir hikâye ile eşlik edecek sizlere..
Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 29 Mart 2024