KUTUPLAŞMA VE KAVGA KÜLTÜRÜ
Maç bitiğinden beri, sosyal medyada maç sonu gelişen olaylarla İlgili tepkileri izlemeye çalışıyorum.
Özellikle kazandığı için sahanın ortasında tribünlerden atlayan bir kısmı “maskeli” bazı Trabzon taraftarlarının Fenerbahçeli futbolculara saldırmasına karşı Galatasaray’ın bir kınama mesajı yayınlayıp yayınlamadığına bakıyorum.
Şu ana kadar resmi bir kınama mesajına rastlamadım.
Tam tersine, kullanıcı adlarının başına GS koyan bazı sosyal medya hesaplarında, saldırıya uğrayanların suçlandığını bile gördüm.
Sahada binlerce kişiyle kuşatılmış, ortalıkta polis görünmeyen bir ortamda sadece bir avuç özel güvenlik görevlisinin güvenliğini sağlamaya çalıştığı 15-20 Fenerbahçeli futbolcunun bir iki kendini koruma davranışlarını gösterip taraftara saldırdıklarını öne sürerler bile var.
Amiyane deyimiyle kavga kültürünün ve kutuplaşmanın dibi!
Oysa ki, geçen yıl on binlerce yurttaşımızı yitirdiğimiz büyük deprem felaketinin ardından, kulüpler arasında bu kızgın çekişme ortamının ortadan kalkacağına dair umutlarımız depreşmişti.
Trabzon ve FB yöneticileri birlikte resim veriyor, Galatasaray deprem bölgesinde insanca işler yapan daha önce “düşman bellediği” FB eski kalecisi Volkan Demirel’e övgü dolu mesajlar yayınlıyor, ortalık birlik beraberlik sözlerinden geçilmiyordu.
Ne yazık ki, birlik beraberlik kısa sürdü.
Gelecek yıl el değiştirecek, birkaç yıl sonra spor tarihinde yalnızca bir sayıdan ibaret kalacak, ülke dışında çok da değer taşımayan bir şampiyonluk uğruna takımlar neredeyse boğaz boğaza geldiler.
Önemli kısmı yalnızca aidiyet arayan, bu aidiyet uğruna haklı-haksız değerlendirmesi yapmadan karşı tarafa dalmaktan çekinmeyecek, belki de yaşamlarında elde ettikleri “tek” kazanma duygusu ellerinden alınmış gibi hisseden lumpen taraftarlarını kışkırtmaktan çekinmediler.
“Cefakar, vefakâr” taraftarları adına ve “onlar için” hareket ettiklerini söyleyen, her türlü fairplay’i, sportif dürüstlüğü reddetmiş çoğu çok zengin iş adamlarından oluşan yöneticiler, ortamları pervasızca germekten de kaçınmadılar. (Aslında hepsi de şampiyon olamazlarsa o vefakâr taraftarların dönüp kendilerini hedef alacağını da bal gibi biliyorlardı.)
İşin içine daha çok para kazanma hırsı da girdi, siyasal çevrelere yaranarak çıkar elde etme çabası da.
Ve, bir kez daha toplumumuzda 70 küsür yıldır habis bir hastalık halini alan, hayatın her alanında karşımıza çıkan kavga ve kutuplaşma kültürü kazandı!
On binlerce yurttaşımızın kaybıyla ortaya çıkmış görünen barışçıl duygular, iyi insanlar olarak başkalarına saygı duyma yaklaşımları ortadan kalktı.
Tam da giderek kızışan, karşılıklı suçlamaların havada uçuştuğu ve ortamın gerildiği bir seçim ortamında, “bir diğer” noktada aynı kültür baş gösterdi.
Dolayısıyla, ihtiyaç duyulduğu hep vurgulanan birlik ve beraberlik ortamı yerle yeksan oldu.
Ne oldu?
Fenerbahçe Trabzonspor’u evinde yendi!
Zaten buTrabzon’da kazandığı ilk galibiyet de değildi, muhtemelen son da olmayacaktı.
Rekabet süper ligde iki takım arasında da değildi.
Trabzonspor sahasında yenilmeyi o kadar dert eden bir takım görüntüsü de çizmiyordu.
Nitekim, daha kısa süre önce kendi sahalarında Galatasaray’ üstelik beş gol yiyerek yenilmişler, o maskelerle kazanan rakip futbolculara saldıran “taraftarlar”ın gıkı bile çıkmamış, maçtan sonra efendi gibi evlerine dönmüşlerdi.
Demek sorun futbol falan değil, bir yanında Fenerbahçe’nin, karşı yanında Galatasaray’ın durduğu iki kutuptan birini tercih etmekti.
Şimdi, sorulması gereken, Trabzon adına bu tercihi yapanlar kimlerdi?
***
Böylesi, “birlik beraberlik içinde kınanması gereken” , kanın gövdeyi götürebileceği korkutucu sonuçlara varabilecek saldırı için öncelikle tavır koyması beklenen rakiplerin sessiz kalması düşündürücü.
Oysa en sert tavrı onların alması beklenirdi.
Hatta, ne bileyim, GS yöneticilerinin büyük tehlike atlatmış FB kafilesini İstanbul Sabiha Gökçen havaalanına karşılamaya gitmesi gerekirdi.
Oysa, bu yapılmadı.
Tabii, benzer olaylar Galatasaray’ın başına gelse, Fenerbahçe’nin de aynı şekilde davranacağından hiç kuşkum yok.
Onlar da bırakın dönüşte “geçmiş olsun” diye rakibi karşılamaya gitmeyi, bir kınama mesajını bile çok görürlerdi.
Bu ürkütücü kavga kültürü ve kutuplaşma ortamının devamını tercih ederlerdi.
Ve, iki takımın da yöneticilerinin bu pervasız tercihlerini, iki takımın da en eğitimli, en sağduyulu görünen “koyu” yandaşları bile garipsemezler, “yahu ne yapıyorsunuz, oysa siz kardeşsiniz!” diye seslenmezlerdi.
Tüm eğitimleri ve sağ duyularını, hangi taraftan olursa olsun sahaya atlayan magandaların yanına koymaya beis görmezlerdi.
Coşkun KARTAL/Gazeteci
Coşkun KARTAL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 19 Mart 2024