12 Mart 1971; ‘sol” gösterip sağ vuran faşist darbe!
12 Mart 1971 günü saat 13.00’de TRT radyolarında okunan muhtıra ile ilan edilen 12 Mart Darbesi’nin “sol” gösterip sağ vuran faşist bir darbe olduğunu fark edemeyen bu subayların desteği ile darbe yapılacaktı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan 12 Mart Muhtırası, ‘meclis ve hükümetin görevini yapmadığını, Atatürk’ün işaret ettiği uygarlık seviyesine ulaşma hedefinden sapıldığını, bu durumun düzeltilmesi için derhal partiler üstü bir hükümet kurulması gerektiğini, aksi taksirde ordunun idareyi doğrudan ele alacağını’ ilan ediyordu.
Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı Sunay üzerinden Başbakan Süleyman Demirel’in istifası sağlanarak Adalet Partisi hükümeti geri çekilecek, asker vesayetinde, CHP Milletvekili Nihat Erim’in başbakanlığında asker teknokrat bir hükümetin kurulması sağlanarak geniş kapsamlı bir operasyon yapmak için zaman kazanılacak ve kandırılan “ilerici” subaylar hızla tasfiye edilecekti.
12 Mart faşist darbesine karşı tek bağımsız tavır 1971 devrimci direnişçilerinden gelecekti…
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil’lerin “acelesi” vardı, “erken” davranacak harekete geçeceklerdi…
Sol grupların ‘9 Mart sol darbe girişimi de içinde, darbelere karşı nasıl tutum almalı?’ toplantısından ‘sol da gelse sağ da gelse bize vurur’ gerekçesiyle çekilen ve ‘darbeye direnmek için hazırlık zorunluluğu’ içinde olan Mahir Çayan ve arkadaşları, Deniz’leri frenleyemeyince, 12 Mart Darbesi’nden kısa bir süre sonra onlar da harekete geçme zorunda kalacaktı.
Bu arada Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan yakalanmışlar ve ‘ip’in altındaydılar.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı kurtarmak için Mahir Çayan ve yoldaşlarınca, 17 Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosu Elrom’ın kaçırılmasından sonra, “Balyoz” adı verilen harekât üzerinden Amerikancı 12 Mart Darbesi sürece hâkim olacak, toplumsal muhalefeti, ordu ve devlet bürokrasisi içindeki ‘ilerici’ güçleri hızla tasfiyeye yönelecekti.
30 Haziran 1971’de Alpaslan Özüdoğru, Kadir Manga ve Sinan Cemgil Nurhak dağlarında katledilecekti.
1 Haziran 1971’de Maltepe’de bir evde kuşatmaya alınan Hüseyin Cevahir katledilecek, Mahir Çayan yaralı ele geçirilecekti.
Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar etmelerinden sonra, Mahirlerin 12 Mart Darbesi’ne karşı direnişi, Deniz’lerin idamını engelleme tarihsel, toplumsal, siyasal zorunluluğuyla birleşecekti.
Maltepe Cezaevi firarından sonra bölünme ve iç ihanetin kuşatıcı ve ağır baskı koşullarında, Ulaş Bardakçı İstanbul’da, Koray Doğan Ankara’da katledilecekti.
30 Mart 1972’de Mahir Çayan ve 10 yoldaşı ise Kızıldere’de katledilecekti.
6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan asılacaktı.
Bu olanları, Doğu Perinçek’ten kopan İbrahim Kaypakkaya’nın yoldaşları ile birlikte Dersim dağlarında yakalanışı, ideolojik serüveni, işkence altında destansı direnişi ve katledilmesi izleyecekti.