Usta yönetmen Aki Kaurismäki’nin Cannes’da herkesin yüreğini ısıtan son filmi, dünyanın halini dert edinen tatlı ve hüzünlü bir romantik komedi. İki yabancı Helsinki’de bir gece tesadüfen karşılaşır. Hayatlarının ilk, tek ve son aşkının arayışındadır ikisi de. Ne var ki adamın alkolik oluşu, kaybedilen telefon numaraları, birbirlerinin adlarını bilmemeleri ve hayatın genelde mutluluk arayanların yoluna taş koyması gibi nedenlerle işler yolunda gitmez. Trajediyle komediyi şahane bir ustalıkla dengeleyen Sararmış Yapraklar Kaurismäki’ye has sessiz kopukluklar, Nordik mizah, melankoli ve şarkılarla dolu. Sararmış Yapraklar Finlandiya’nın Oscar adayı oldu.
Bong Joon Ho’nun derin toplumsal eleştirisiyle tüm dünyada ses getiren filmi, Altın Palmiye’yi almasının ardından En İyi Film dahil tam dört dalda Oscar kazandı! Zengin bir eve kapak atan işsiz ve zeki bir ailenin hikayesini gerilim ve kara mizahla süsleyen filmde sürprizler birbirini kovalıyor.
Ana Dünya’nın acımasız orduları uzak bir ayda bulunan sakin bir çiftçi köyünü tehdit edince, halkın hayatta kalmak için en büyük umudu gizemli bir yabancıya bağlıdır.
Anadolu’da küçük bir kasabada, genç bir çift, Emre ve Nazlı, geceyi beraber geçirmek için bir otel odası arar. Her yerden reddedildikten sonra, nihayet bir yolunu bulduklarını düşünürler. Oysa işler kısa sürede çığrından çıkar.
Bir araba satıcısı, karısını kaçırıp zengin babasına fidye ödettirmek için bir çift renkli dolandırıcıyı işe alarak kişisel borçlarını silmeyi planlıyor. Bu gelişigüzel plan, arkasında üç ceset bırakan rutin bir olay sırasında bozulur.
Film, ailesi ve işiyle sıradan bir hayata sahip olan Evelyn’in, bir anda tüm çoklu evrenlerdeki benliklerine vakıf olması ve evreni kurtaracak yegane gücün kendisi olduğunu keşfetmesiyle gelişen olayları konu ediniyor.
Lüks bir kiralık evde hafta sonu kaçamağına giden bir ailenin tatili, bir siber saldırının tüm cihazlarını bozması ve kapılarında iki yabancının belirmesiyle tekinsiz bir hâl alır.
Reginald Rose’un aynı adlı oyunundan uyarlanan film bir duruşmada bir jüri üyesinin diğer on bir jüri üyesini şüphelinin suçsuz olduğu konusunda, makul şüphe temelinde, ikna etme çabaları hakkındadır. Film neredeyse sadece bir set kullanılarak çekilmiş olma özelliği ile dikkate değerdir.
Serinin dördüncü filmi, başına koyulan ödülle onlarca kiralık katile karşı savaşan John Wick’in, özgürlüğünü elde etmek için Yüksek Şura’ya karşı mücadelesini anlatıyor.
The Orphanage and A Monster Calls filmlerinin yönetmeni J.A. Bayona’nın Venedik Film Festivali’nin kapanışında gösterilen son filmi, 1972’de And Dağları’nda düşen bir uçağın hayatta kalan yolcularının benzersiz hikâyesini anlatıyor. Uruguay Hava Kuvvetleri’nin 571 numaralı uçuşu, bir ragbi takımını Uruguay’dan Şili’ye götürecekti. Ancak 45 kişi taşıyan uçak gezegenin en zorlu, en yaşanmaz yerlerinden birine düşünce hayatta kalan 29 kişi ölmemek içi akla bile gelmeyecek çarelere başvurmak zorunda kaldı. Bazı sahneleri kazanın yaşandığı noktada çeken Bayona “Kar Kardeşliği yaşamın olmadığı bir yer hakkında. Ve bu ölü, düşmanca yerde yaşamı yeniden ortaya çıkarmak gerekiyor” diyor. Kar Kardeşliği İspanya’nın Oscar adayı oldu.