ARTIK HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!
Geçen yıl, o uğursuz sarsıntıyı hissettiğimizde çoğumuzun içinden geçen cümle aynıydı.
“Eyvah, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”
Belli ki bu sözü edenler, içinden geçirenler, yaşanan felaketin büyüklüğüne, sonuçlarıyla yüzleşmenin zorluğuna dikkat çekmek istiyorlardı.
Oysa ki, hem doğal hem darbeler gibi toplumsal felaketleri son 50-60 yıldır kanıksamış ülkemizde, daha çok yabancı dilden “ödünç alınmış” gibi duran bu cümle hiç de yabancı değildi.
1999 Gölcük depreminden sonra da, 12 Eylül darbesinden sonra da aynı sözü defalarca tekrarlamıştık.
Sonuç da haklı çıktık!
Ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Başka başka felaketler, yangınlar, facialar, toplumsal çatışmalar, rejim değişiklikleri, terörist saldırılar, sıkı yönetimler, olağanüstü haller yaşadık..
Hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Enflasyonlar, hayat pahalılıkları, ekonomik krizler, gelir dağılımındaki büyüyen adaletsizlikler yaşadık…
Çocuğumuza “biz neler gördük, siz ne yaşadınız ki” diye sorma fırsatı bulamadan, onun “hadi ya, biz senden fazlasını gördük” dediğini duyup yanıt verememeyi yaşadık.
Sözümüz hep aynı oldu:
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”
Bu sözü bin kez tekrarladık, sanki hayatın olağan akışında başka türlüsü mümkünmüş, bir şeyler eskisine benzer olabilirmiş gibi!
Hayatımızda neyin eskisi gibi olduğunu kestirmekten aciz kullar olarak felsefe yapıyorduk:
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”
Ne kadar çaresiz, kolaya kaçan, gelecekten umut kesmiş görünen, elinden bir şey gelmeme korkusunu ifade eden bir yaklaşım.
Oysa, bu yaklaşımla “hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasına” yol açan o uğursuz sarsıntının gözyaşlarıyla, acı ifadeleriyle anıldığı bu günde on binlerce ölünün hatırına biraz farklı şeyler söylemek gerekmez mi?
Yaraları saracağız, yıkılanın yerine daha iyisini yapacağız gibi klasik ve genelde gerçekleşmeyen mutlu günler vaatlerinin yerine , bundan sonra yaşanabilecek felaketlerin mümkün olan en az kayıpla atlatılabilmesini hedeflemek lazım.
Çürük yapılan binaların kibrit kutusu gibi devrilmeyecekleri günlere ulaşılabilmemiz toplumsal hedefimiz olmalı.
Bunlar için devreye sokulmuş ve projeleri uygulamaya konmuş önlem paketlerinin ayrıntılarını her vatandaş tek tek öğrenmeyi hak ediyor.
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak “ sözünün, deprem öncesine değil, tam da deprem gününe yönelik söylenmesi en doğrusu.
“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, çünkü artık kibrit kutusu gibi devrilen binalar görmeyeceğiz”
“Artık eskisi gibi olmayacak, çünkü o çürük binaları yapanlar, imar sorumluları birer birer tespit edilip öylesine ağır cezalara çarptırılacaklar ki, yenileri buna cesaret bile edemeyecek.”
“Eskisi gibi olmayacak, çünkü insanlar yeni taşındıkları ferah ve güvenli konutlarının tadını çıkarmaya başlayacaklar”.
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü, tekerlekleri geriye doğru yürümeyen yaşam sürecini çok doğru anlatan bir söz,
İnsana büyük olaylar karşısında büyük söz etme hazzını yaşatan bir şey değil.
Umut kırıcı değil, geleceğe yönelik umutları filizlendirecek kelam.
***
Bugün deprem bölgelerinde anma törenleri yapılıyor.
Ve ne yazık ki, yerel seçimlerin gölgesi törenlerin üzerine düşmüş durumda.
İnsanların acılarını kendi kendilerine yaşaması bile çok görülüyor adeta.
Sanki, inadına, bugün bazı şeyler seçim ortamına uygun hale getiriliyor.
Kimileri öyle davranışlar sergiliyor ki, onlar önemli olan depremzedeler değil, verecekleri oylar sanki.
Dolu dolu kınamaya layık işler.
Doğal olarak depremzedelerin silkinip “bize gelmeyin, çünkü bizim yanımızda sizin için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” deme zamanı.
O söz, bu anlamda söylenirse gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
O söz, bu anlamda söylenirse gerçek değerini kazanır, eskinin acılarını, sıkıntılarını, yokluklarını, onları yaratanlarla birlikte tarihin derinliklerine gönderir.
Coşkun KARTAL/Gazeteci
Coşkun KARTAL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 6 Şubat 2024