📽️ SÖYLEŞİ /KADİRHAN SİMAV/ MÜZİK
“Her şeyi çılgınca tüketmenin, daha çok tüketmek için daha çoğuna hırslanmanın gayet doğal olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz”
Kırmızı Reçete Grubu’ndan tanıdığımız Kadirhan Simav ilk çıkış şarkısı “Tut Elimden”i On Air Music Co. markasıyla yayımladı. Kendisiyle müzik yaşamı, çıkış parçası ve yeni projeleri üzerine söyleşi gerçekleştirdik. İyi okumalar.
Müzikseverler sizi ‘Kırmızı Reçete’ grubundan biliyor. Kısa süre öncede solo olarak ilk çalışmanız “Tut Elimden”, On Air Music Co. markasıyla yayımlandı. Müzik yaşantınıza solo olarak mı devam etmeyi düşünüyorsunuz?
🎶Aslında grup müziğinin yaratıcılığını daha farklı buluyorum. Daha çok farklı fikir bence müziği daha zengin kılıyor. Farklı fikirlerin bir arada bulunması konusunda da bence Kırmızı Reçete bulunmaz bir nimetti. Arkadaşlarım ile tekrardan grup olarak devam etmek isterim tabii ama şu an için solo olarak devam edeceğim gibi gözüküyor.
Hem grup hem solo yolculuğu deneyimleyen birisi olarak, siz ne gibi farklar yaşadınız ya da yaşıyorsunuz?
🎶Dediğim gibi grup müziğinin en güzel yanı farklı fikirleri harmanlayarak ortaya bir ürün çıkarabilme fırsatı. Ama tabii ki solo müziğin de kendi kafanıza eseni yapmak gibi fırsatları var. Kendi duygularınızı yansıtma açısından da solo müziğin zaman zaman avantajları var gibi duruyor. Zamanla daha da öğreneceğim bir yolculuk olacak sanırım.
Konu müziğinizden açılmışken daha başa giderek müzikle ne zaman tanıştığınızı sormak istiyorum. Ve bağlantılı olarak müziğin sizin için ne anlam ifade ettiğinden bahsedebilir misiniz?
🎶Müzikle ilk temasım küçük yaşlarda evde bulduğum kasetler ve kasetçalar ile başladı. Kasetlerin mekanik yapısı ve sıcak sesi çok hoşuma gitti. Oradan dinlediğim şarkılar ile gitara olan ilgim başladı ve bir daha da müzikten ayrılamadım. Müzik insanın hem en mutlu hem de en üzgün anlarında yanında olan bir dost. Her şeyimizi paylaşabildiğimiz nadir bir şey. İnsanların her duygusunda yanlarında olabilmek ve onlara eşlik edebilmek de bence çok anlamlı.
“Tut Elimden’ parçanız gündelik koşuşturmalardan ve üzücü tecrübelerden içindeki çocuğun varlığını unutmuş ve o masum çocuğun varlığını aşık olarak tekrar hatırlamış bir yetişkinin hikayesini anlatıyor. Şunu sormak istiyorum: Yaşadığımız çağın zor şartları saf sevgiyi, masumiyeti kısacası ‘içimizdeki çocuğu’ ikinci plana mı atıyor. O’nu tekrardan ön plana getirmek için saf sevgiyle karşılaşması mı gerekiyor?
🎶Bence yaşadığımız çağın şartları o çocuğu düşünmemize izin bile vermiyor. Her şeyi çılgınca tüketmenin, sürekli koşuşturmanın, daha çok tüketmek için daha çoğuna hırslanmanın gayet doğal olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Müzik için de öyle. Üret. Tüket. Üret. Tüket. Müzik dünyasında bile eskisi gibi kalıcı müzikler üretilmesi yerine özensiz, çabuk tüketilir şarkılar görüyoruz. Sözde onları da duygularla üretiyoruz. Her şeyin bu kadar hızlı ve özensiz olması da içimizdeki çocuğu unutturuyor. Duygular zaman ister, çocuklar da her şeyi yavaş yavaş öğrenirmiş. Sadece sevgi değil, içten gelen bir özen, içten gelen bir ilgi ve içten gelen bir bakış da içinizdeki çocuğu ortaya çıkarıp ona her şeyi baştan öğretebilirmiş. Bunu öğrenmek için bile zaman, sabır ve özen gerekiyor sanırım.
Kadirhan Simav kimdir? Neler yapar? Kimleri dinler? Örnek aldığı müzisyen/ya da müzisyenler kimler?
🎶24 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Bilgisayar mühendisliği okuyorum. Gündelik hayatımın çoğu bilgisayar başında geçiyor işim gereği. Boş zamanlarımda Ankara’da olmanın da şansı ile birçok aktiviteyi takip etme şansım oluyor. Müzikten ayrı kalamıyorum bu aktiviteleri seçerken de. Küçüklüğümden beri birçok farklı tarzda sanatçıyı dinlemeyi sevdim. Hala da birçok türde eser dinlemeyi seviyorum fakat sanırım rock ve Anadolu rock müziğin yeri bende ayrı. 70ler 80ler ve 2000ler rock müziklerini ayrıca beğeniyorum. Cem Karaca ve Barış Manço listemin başlarında oluyor hep. Müziklerinde ayrı bir sıcaklık ve samimiyet buluyorum. 2000lerden de favorim sanırım Kurban ve Çilekeş.
Cem Karaca ve Barış Manço’nun sıcaklığını kendime örnek aldım hep. Yaşayan efsanelerden de Peyk grubu bu konuda idol bence benim için. Vokal olarak İrfan Alış’ın hikaye anlatıcılığını, vokal tarzını ve sahte olmayan samimiyetini çok beğeniyorum.
Bağımsız bir müzisyensiniz. Bunun sektördeki avantajları/dezavantajları neler? Sektörde kısa süreli popülerliğin öğütücülüğüne yakalanmadan sizce kalıcı olmanın yolu ne? Bu konuda destek alıyor musunuz?
🎶Adı üstüne bağımsız bir müzisyen her şeyin başında bağımsız. Üretmek konusunda her sanatçının kendi duygularını daha iyi ifade edebilmesi için gerçekten bağımsız olabilmesi büyük bir avantaj bence. Dinlenmeleriniz konusunda korkularınız ya da beklentileriniz varsa, üretim konusunda odanızdaki o kıyafet dolabında kayıt alamayacaksanız, yeri geldiğinde mix, yeri geldiğinde mastering ve yeri geldiğinde video editi ile bile uğraşmak size yük olarak gelecekse bağımsız müzisyenlik zor. Şanslıyız ki müzisyenin yanında samimi bir şekilde duran ve yardımcı olan On Air Music Co. Markası ve oradaki tatlı destekçimiz Beyza Cumbul Uzüğüten gibi insanlar var. Onlar olmasa sanırım daha zor olurdu.
Kalıcılık konusunda ise en önemli konunun samimiyet olduğuna inanıyorum. İşini severek yapan ve her duyguyu samimi şekilde iletebilen sanatçıların kalıcı olacağına inanıyorum. Gerçek hikayeleri anlatabilmek ve insanların duygularına eşlik edebilmek çok önemli.
Yeni projelerinden bahseder misiniz? Müzikal kariyer hedefiniz ne?
🎶Yakında Cem Karacanın ‘Adsız’ adlı eserini yorumlamak istiyorum. Elimden geldiğince parçalarımı üretmeye devam etmek arada da unuttuğumuz eserleri kendi yorumumla tekrardan sizlere ulaştırmak istiyorum. Sanırım müzikal kariyer olarak tek isteğim üretmeye devam edebilmek ve birçok duyguya eşlik etmek.
Klasik sorumdur. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı ne yapardınız?
🎶İnsanların seveceği işlerle herhangi bir kaygı içinde hissetmeden yaşamasını dilerdim. Bu sayede akışları biraz yavaşlayıp ‘Ben şu an ne yaşıyorum?’ sorusunu daha iyi sorabilirler ve çevrelerinde güzel olan her şeyi daha iyi görebilirler gibi geliyor. Güzel olan, kaygısız olan bir hayat da içinizdeki çocuğu size buldurur. Bu da ruhunuzu dinlendirir. Ruhumuzun huzur içinde olduğu ve içimizdeki çocuk ile çocuk olabildiğimiz günlere.