“İsterdim ki, çocuk olayım, genç olayım, sizin ışık saçan sınıfınızda bulunayım.” Mustafa Kemal
27 Ekim 1922’de Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Bursa’da kabul edilen öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmadan alınmıştır yukarıdaki başlık.
Bu dileğinden sonra ancak 16 yıl yaşamış ve hep o sınıflarda bulunmuştur.
Yazılı tarihimizin öğrettikleri ile pratiğimiz maalesef hiç uyum içinde olamamıştır.
1869 yılında yayımlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi şöyleydi;
Zorunlu ilköğretim,
Bütün kasabalarda rüştiye,
Bütün şehirlerde idadi,
Başlıca merkezlerde Sultani,
İstanbul’da bir Üniversite.
Ve bunlar için yeterli sayıda nitelikli öğretmen.
Bizim kuşağımız bile bunları bütünüyle göremedi.
1927 yılında milli gelirin %67’si tarımdan elde edilmekteydi.
Bu nedenle köy okullarında, köylü ve çiftçilerin ihtiyaçlarını esas alan bir eğitim olmalıydı.
Bu, kesinlikle dönemsel bir zorunluluktu…
Öncelikli hedef, %10’ların altındaki okuryazarlığı artırmaktı.
1940’lı yıllara gelindiğinde bu oran %30’lara ulaşmış, ilkokulların yanı sıra yaklaşık 4.500 Halkevi ve Halk Dersanesi okuma yazma seferberliğine öncülük etmişti.
O yılların Almanyası, İtalyası ve İspanyası faşist diktatörlerin yönetimindeyken, Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinde; eğitimin yanında demokrasi de filizlenmekteydi.
Genç cumhuriyet, ikinci paylaşım savaşının getirdiği zor koşullara direnirken, öncelikli hedefi toprağın yüzünü güldürmek ve halkının beslenmesini sağlamaktı.
Bunun içinde eğitimli, toprağa aşık, köylüsüyle iletişim kurabilen insanlara ihtiyaç vardı.
Bu yıllar rahmetle andığımız İsmail Hakkı Tonguç tarafından kurulan Köy Enstitüleri dönemidir.
Olağanüstü koşullarda; ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına uygun değerli öğretmenler yetiştirmişlerdir.
Türkiye onlara çok şey borçludur…
Ne yazık ki, her iyi şey yanlış politikalar nedeniyle bitmektedir.
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün müzik binasındaki çatının muşambası parçalanır, kiremit bulunamadığından çatı çinko ile kaplanır.
Çatı kaplaması bir uçak pilotu tarafından orağa benzetilir ve olaylar büyür.
Bu, kurulacak kumpasların habercisidir.
Daha sonra Bakan Hasan Ali Yücel görevden alınır.
Bütün bu olaylar 1950’den evveldir.
Enstitülerin sadece tabelaları kalmıştır.
Aslında seçimler 1946’da kaybedilmiştir.
Her ne kadar CHP kazanmış gibi gözükse de parti sağ politikaların ve sağcı politikacıların partisi olmuştur.
Umarım bu gerçekler değişim rüzgârlarının estiği iktidar adayı siyasi partiye yön verir.
Bu öğretmenler gününde çok kısa bir özeleştiri yapmak zorunda kaldım
Durum değişmiş değil!
Düzeni koruyan, çıkarları ülke çıkarlarının önünde gelen, dünya görüşü itibariyle sağda bulunan ve hatta Atatürk Devrimlerini özümsememiş politikacılarla sorunlar çözümlenemez.
Ve biz, her öğretmenler gününde hamasi yazılar yazmak zorunda kalırız.
,’’Öğretmenlerin Türkiye’deki koşullarını bilmeyenler çok az. Bir milletin onurunu, kültürünü, tekmil varlıklarını ayakta tutan öğretmenlerin verdiği savaş kahramancadır.’’ diyor Yaşar Kemal
Öğretmenler, bu kahramanca savaştan çok yoruldular.
Taşımaktan yoruldukları yükleri için bir ’’Mola Taşı’’ arıyorlar…
Hiç tanımadığımız mutlu bir öğrencinin, hiç tanımadığı mutlu bir öğretmene mesajını görebilmek umuduyla öğretmenler gününüz kutlu olsun…
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm öğretmenlerimize sonsuz saygıyla…
Kemal YALNIZ/İktisatçı
Kemal YALNIZ/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 24 Kasım 2023