KAÇIŞ YOLU OLARAK SANAT
“Bu dünyadan memnuniyetsizlik duyan için sanat bir kaçış, bir sığınak, başka bir dünya gibidir.”
Ruhen iyi gelecek şeyler aranır genel olarak, şartları değiştiremeyecek durumdaysak ruhu kurtarmanın derdine düşeriz. Andan sıyrılmanın çaresi başka anlara dalmak, ruhun sonsuz bir uçuşla andan kopuşuna tanık olmak ve metafiziğin boyutlarında ılımlı bir rüzgarı hissetmekte mutabık olmak.. Kapanmayan yaraları başka yaralar açarak hafifletiriz önceki yarayı daha az düşünmek için.. Bazen aidiyetsizliğin cazibesine bile kapılır artık olmuş olanı yok etmek için bilinç. Bir yere ait hissedemiyorsa insan hiçbir yere değil sadece bir şeye aittir. O da zihninde beliren onu gittiği her yere sürükleyecek olan şey.. Hayatına yön veren, en çok olmasını arzuladığı, bu minvalde yoğurduğu düşünceler. Mutsuzluğa sebeptir aynı zamanda düşünceler ve farkındalık.. Her şeyin farkında olma, anlama ama gerçekten anlama..
Gerçekten anlayan birini hemen tanırım, o kadar hassastır ki incinmekten korktuğu için incitmemeye gayret gösterir ve günün sonunda en çok incinen odur. En güzel sözde bile alt mesajı görür ve nem kapmamaya gayret etse de muhakkak kendisi için hazırlanmış bir satır bulur. Hayaller onu için bir sığınaktır, sanatın kolları başka başka masalların mekanlarıdır. Eve geldiğinde paltosunu portmantoya asan biri gibi sığınağına giderken bütün gerçekleri, kafasını kurcalayan soruları ve sorunları dışarıda bırakır ve içeri dalar. Bu dünyadan memnuniyetsizlik duyan için sanat bir kaçış, bir sığınak, başka bir dünya gibidir. Onu eşsiz cazibeli yapan da bu gerçek dünyadan çekip koparmasıdır. Başka hülyalara daldırıp başka karakterleri üzerimize giydirmesi, başkası olmamıza imkan tanımasıdır. Tıpkı romanlarda, öykülerde, başka hikayelere, dünyalara tanık olmamız gibi.. Arasındaki fark; birinde okuyucu yani dışarıdan izleyip tanık olan seyirci, diğerinde hikayeyi yaşayan yani canlandıran olmamızdır. Çeşitli hayatlara girip çıktıkça inceliğin, kırılganlığın zayıflığını ümit etmek, yersiz bir çabaya dönüştüğünü görmek de bizim zayıflığımız. Bunca nobranlığın, anlayışsızlığın içinde naiflik her an dalından koparılacak bir çiçek gibi, sahibini de bu sıfatlarından arındıracak gelişmeler etrafında peyda oluveriyor. Şairin de dediği gibi incelik bekliyor insan, incinmesin yüreği diye.. Zor değil aslında zorlaştırmamak, kolaylaştırmak…
Zorlaştıkça zorlanıyor, yol uzadıkça yoruluyoruz çünkü böyle buyuruyor ve istiyor icat ettiği kuralları neredeyse dokunulmaz kılıp ilahlaştıran yeni Zerdüşt..
Ömrün kısa süren macerasında yol hikayesine tekdüzeliğin dışında eklentiler yapmak, arayışıdır insanın, nereye kıvrılmak istediğini bilir ancak nereye kıvrıldığını bilemez.. Seçtiğimizi düşündüğümüz aslında seçeneksizliğin takdiriyle yaşadığımız anın, estetik bir görüntüyle hafızada yer edinmesi ve iz bırakması için çırpınırız.. Lirik döngüler arasında birden fazla kişi ya da durum içinde olma, canlandırma isteği beraberinde merakı tetiklemiş ve bizi hülyalara daldırarak bambaşka suretler yaratmaya teşvik etmiştir. Musikinin verdiği ruhani zevk gibi iç dünyada hareketlenme başka boyutlarda hissetme ve düşünme, anlık örüntülerle hayatı renklendirip anlam kazandırmıştır ve kazandırmaya her daim devam edecektir..
Hatice GÖRGEÇ/Tiyatro Eğitmeni
Hatice GÖRGEÇ/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 13 Kasım 2023