Cumhuriyet, güneşe yolculuktu ve düşman her şeyden yakındı! Ölüm ise daha da yakın!…

0

Cumhuriyet, güneşe yolculuktu ve düşman her şeyden yakındı! Ölüm ise daha da yakın!…

Mustafa Kemal, Conkbayırı’nda 57. Alay’a 25 Nisan 1915’te emrini şöyle veriyordu;
’’Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.’’
Süngünün ucunda idiler, kimi Çanakkale’de, kimi Anadolu’da, kimi Sina’da şehit oldu.
Ne salaları verilebildi ne namazları kılındı.
İnançlarının simge çağrısı olan ezanı, son kez bayram namazında duydular.
Semada uçan özgür ruhları, tam sekiz yıl sonra huzura kavuştu.
Çöken bir imparatorluğun külleri üzerinde verilen Türk’ün Kurtuluş Savaşı nihayet bitti.
Ölüm emrinin üzerinden sekiz yaz, sekiz kış geçmişti.
Mustafa Kemal, boynunda idam ipi, kucağında idam fermanı Anadolu’ya bakarken, Anadolu’da Mustafa Kemal’e bakıyordu.
Ve takvimler 29 Ekim 1923’ü gösterirken;
Ölümün emredildiği bir coğrafyada, Cumhuriyet müjdeleniyordu.

Cumhuriyet;

Nusret’in mayınları, Seyit Onbaşının gücü, Kara Fatma’nın, Yörük Ali’nin, Sütçü İmam’ın vatan aşkıydı.
Hasan Tahsin’in ilk kurşunu, Bandırmanın rotasıydı.
Amasya, Erzurum ve Sivas’ta varılan muhteşem mutabakat, Bursa’nın işgalinde meclis kürsüsüne serilen siyah örtüydü.
Ve nihayet Sakarya’ydı, Dumlupınar’dı.
Kahramanı, düşmanlarının bile asil komutanı Mustafa Kemal’di.
O, aynı zamanda bir uygarlık savaşçısıydı.
Düşünce dili de konuşma dili de daima barıştan yanaydı.
Manevi mirası, akıl ve bilimdi.

Türk Ulusu, diğer mazlum uluslara da örnek olacak şekilde monarşiye karşı bir devrim yapıyor yeni bir hayatı müjdeliyordu.
Kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, idarenin doğrudan halka verildiği bir rejimle tanışıyordu.
Kulluktan vatandaşlığa geçilirken, ne cinsiyet, ne ırk ne de mezheplerin birbirine üstünlüğü olmayacaktı.
Eşit yurttaşlık temelinde bu cumhuriyeti kuran halka ’’Türk Halkı’’ denilecekti.

Tam yüz yıl evvel öyle de oldu.

Yüz yıldır bu cumhuriyetin yetiştirdiği erdemli insanların varlığı ile gururlanıyoruz.
Cumhuriyet, bir ulusun onuru, kimliği, dili, tarihi ve kültürüdür…
Cumhuriyet yaşatır…
Cumhuriyet, asla tehdit ve korku rejimi olamaz.

Cumhuriyet demokrasi ile taçlanır.
Ve demokrasi bir uzlaşma rejimidir.
Eleştiri ve özeleştiri ile değerlenir.

Bu yüz yılda yapılan olağanüstü işler yanında çok büyük yanlışlar da yaptık.
Tarihimizin en kara günlerini 6-7 Eylül 1955’te yaşadık.
Başbakanı ve bakanları astık. Fidanlarımızı darağacına gönderdik. Demokrasimizi yok etmeye yönelik nice darbeler ve darbe girişimlerini gördük. Kardeş kavgaları, mezhep çatışmaları, yakılan insanlarımız oldu. Büyük maden facialarını kader diye yorumladık. Yanan ormanlarımızı, havalanamayan helikopterlerimizi acıyla seyrettik. Faili bilinen, nice faili meçhul cinayetlere tanık olduk.
’’Deprem öldürmez bina öldürür’’ gerçeğini bir türlü öğrenemedik.

Hainlerimiz de oldu…

Deniz seviyesinden takribi 100 metre yukarıdadır.
Arıburnu muharebelerine kadar adı da yoktur.
Stratejik bir konumdadır ve Anzakların eline geçen ilk tepedir.
Anzak topçusun mevzilenmesine imkân sağlar.
Düşman topçusuna uzun süre avantaj sağladığı için bu tepenin adı; ’’Hain Tepe’’ diye anılır.

Tepesine bile tahammül edemeyen bir toplumun nedeni ne olursa olsun hainine tahammülü hiç yoktur.

Biz, bu cumhuriyeti çok zor koşullar altında kurduk.
Kanları ile bayrağımızı renklendiren aziz şehitlerimizin haklarını taşıyoruz.
Hala helalleşemedik!…

Bayramlar doğum günüdür…
Coşkuyla kutlayacağız…
Bayramın kutlu olsun Türkiye’m…
Nice yüzyıllara…

Saygı, sevgi ve inançla.

Kemal YALNIZ/İktisatçı

Kemal YALNIZ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

Yazarın Tüm Yazıları

www.kentekrani.com 27 Ekim 2023