NAPOLYON’DAN GÜNÜMÜZE FİLİSTİN’DE YAHUDİ İŞGALİ
Tarihte ilk kez Fransız İmparator Napolyon Bonapart’ın uygulamaya giriştiği ardından bölgedeki çıkarlarını korumak için özellikle İngiltere’nin destek vererek uygulamaya soktuğu ‘Filistin topraklarında Yahudi Devleti’ projesi bölgede uzun yıllarca sürecek fitili ateşledi. 19. yüzyıl ortalarına kadar Filistin’de azınlık olan Yahudiler, yasaklamalar olsa da araziler alıp buraya sızdı. Kutsal topraklardan sürüldükten yaklaşık 2 bin yıl sonra siyonist amacın gerçekleştirilmesiyle kurulan İsrail Devleti, günümüzde işgale devam ediyor.
Yahudiler ilk kez M.Ö. 1000’li yıllarda Filistin’e yerleşti. Asur, Babil ve Roma imparatorluklarında dönem dönem sürgünde yaşayan Yahudiler, Roma İmparatoru Konstantin’in kendilerine koyduğu yasak nedeniyle kutsal Kudüs’ü ziyaret dahi edemedi. Yahudiler sürgüne gönderildikleri yerlerde de Hz. İsa’nın çarmıha gerilişiyle ilgili kendilerini suçlayan Hıristiyan halk tarafından dışlandı.
Filistin 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı, bölge 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldı.
O zamanlar Yahudiler azınlıktı.
Ancak Filistin, bereketli toprakları, Asya, Afrika ve Avrupa’ya açılan coğrafi konumu, Hindistan ve Çin’e uzanan merkezde yer alması nedeniyle sömürgecilik mücadelesi yapan Fransa, İngiltere ve Almanya’nın her zaman ilgisini çekti. Fransa, İngilizler’in Hindistan ile bağını koparmak için fethe çıktı. Henüz imparator olmayan Napolyon Bonapart komutasındaki ordu Ortadoğu’ya gelerek Mısır’ı aldı. Filistin’de Yafa ve Gazze’yi de işgal eden Napolyon, Akka’yı kuşattı. Ancak Napolyon, Osmanlı ve İngiliz birliklerine yenilince geri çekildi.
Bazı tarihi kaynaklarda, Napolyon Bonapart’ın Filistin’de Yahudiler’e toprak verilmesi için hazırlık yaptığı yer alıyor.
1789 Fransız devrimiyle Yahudiler’e tanınan haklarda da artış olmuş, din yerine millet kavramı öne çıkmaya başlamıştı. İsa Peygamber’in dünyaya yeniden geleceğine, ondan sonra kendilerine vadedilmiş olan Kudüs çevresine dönebileceklerine inanan Yahudiler, Napolyon’un yenilmesi üzerine kendilerinin koruyucusu olarak Tanrı’nın İngiltere’yi seçtiğine inandı. Bu dönemde faiz vererek, sömürgecilik ve coğrafi keşiflerden pay alarak çok zenginleşen Yahudi sayısı oldukça fazlaydı.
Giderek Avrupa’da milliyetçilik ve ırkçılık hareketi yükselince Yahudi düşmanlığı siyasileşti.
Avrupa’dan Yahudiler’in topluca sürülmesi çözüm görüldü. Bunun için Arjantin, Kıbrıs, Uganda fikirleri ortaya atılsa da kutsal Kudüs ve çevresinden vazgeçilmedi.
Osmanlı’nın ekonomik zorlukları ve ‘hasta adam’ görülmesi de ümitlendiriyordu. İngiliz diplomat Laurence Oliphant, Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit’ten para karşılığı Filistin’de büyük bir arazinin Yahudi yerleşimine açılmasını istedi. Padişah bunu Yahudi devletine yol açacağı için reddetti, ancak zor durumdaki Yahudiler’e Filistin dışındaki Osmanlı toprağı açıktı.
Bireysel gelen Yahudiler’in Filistin’e yerleşmesine sessiz kalan Osmanlı, 1882’de çoğu öğrenci Yahudi grubun Fransız baronun desteğiyle bölgeye yerleşmesi üzerine yasaklar getirdi. Yabancı uyruklu Yahudiler’e arazi satışının yasaklanması, izinsiz gelen Yahudiler’in bölgeye sokulmaması gibi yasaklar alınsa da Hac veya ticaret bahanesiyle gelenler izlerini kaybettirdi. İngiliz ve Fransız vatandaşları veya şirketleri, Filistin sahilindeki arazileri yerli halka değerinden çok fazla para ödeyerek Yahudiler için satın aldı.
Romanya’dan gelenlere toplu iskan verildiği de ortaya çıktı. Sonraları Rusya’dan kaçan Yahudiler de Filistin’e gitti.
Filistin’e kitlesel ilk Yahudi göçü 1740’ta bin kişinin gelmesiyle başlamıştı.
Bu grup Teberiya ve çevresine yerleştirildikten bir yıl sonra da İtalya ve Fas’tan gelenler Kudüs’e yerleşti. 2. büyük göç dalgası ise 1904’te başladı.
Bu dönemdeki göçler Tel Aviv’in temelini attı.
1840’ta Filistin’de 10 bin Yahudi varken 20. yüzyıl başında sayıları 8 kat arttı. 40 bin dönüm toprak satın alan Yahudiler 33 yerleşim merkezi kurdu.
Siyonizmin mimarı Theodor Herlz, bu dönemde yeniden Osmanlı nezdinde girişim başlattı. ‘Yahudi Devleti’ kitabı bulunan hukuk mezunu gazeteci Herzl, antisemitizmin yol açtığı Yahudi sorununun çözümünü ulus devleti kurulmasında görüyordu.
5 kez İstanbul’a geldi. Osmanlıya para akışı garantisi vererek Filistin’de özerk Yahudi devleti kurulmasını talep etti. 2. Abdülhamit ‘bir karış dahi toprak satmam. Milletim kanlarını dökerek kazanmıştır’ yanıtı verdi. 2. Abdülhamit, anılarında, ‘Devletimiz dahilindeki Yahudiler’e ne kadar kıymet veriyorsam Filistin’e dair kurdukları tasavvurlara da o kadar düşmanım. Ancak korkarım Yahudi devleti bir gün kurulacak” diyordu.
Herlz’in ölümünden sonraki Siyonist Kongre’de Filistin topraklarında yerleşim kararı çıktı. Bu İsrail devletine giden kapıyı açtı.
İngilizler bölgede Yahudi devleti kurulmasını doğudaki çıkarlarına uygun buluyordu.
1917’de Filistin, İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizler’in Arap Krallığı vaadiyle kandırdığı bazı Araplar da isyan başlatarak Osmanlı’ya karşı düşmana katılmıştı.
Mustafa Kemal’in de komuta ettiği Filistin cephesindeki savaşta Osmanlï’nın iki ordusu imha oldu. Nablus’taki meydan muharebesi, Osmanlı’nın 1.Dünya Savaşı’nda yüzbinlerce askerle en fazla kaybı verdiği savaş oldu.
Osmanlı’nın yerine kurulan Ankara hükümeti, savunmak için çizdiği Misak-ı Milli sınırlarına çekilerek bölgedeki haklarından feragat etti.
İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, deklarasyon yayınlayarak Birleşik Krallık’ın Yahudiler’e Filistin’de yurt kurulmasını destekleyeceğini açıklarken Milletler Cemiyeti de Filistin’deki manda yönetiminin başına Yahudi Herbert Samuel’i getirdi. Amaç belliydi. Yahudiler’in toprak alması kolaylaştırıldı. Yahudi göçü hızlanďı.
Filistin halķı Araplar ile Yahudiler arasında bugüne uzanan çatışmalar başladı.
Manda yönetiminin birden çekilmesini fırsat bilen Yahudiler 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti kuruluşunu ilan etti.
Bundan sonra giderek Filistin küçüldü. 1 milyon 400 bin Filistinli’den 800 bini siyonist çetelerin saldırıları üzerine evlerini bırakıp göç etti. Göç eden Filistinli sayısı 75 yılda 8 kat artarak 6.4 milyona ulaştı.
Geçen yıl mültecilerle birlikte Filistin nüfusu 14 milyon 200 bine ulaşırken bunun 7 milyon 100 bini işgal altındaki topraklarda, 3 milyon 200 bini Batı Şeria , 2 milyon 200 bini Gazze, 1 milyon 700 bini de İsrail’de yaşıyordu.
Ancak Gazze’de üçüncü haftasına giren saldırılarla bu rakamlar iyice azalıyor.
10 dakikada bir çocuk öldürülüyor.
Zeynep Nurten UZER/Gazeteci-Yazar
Zeynep Nurten UZER/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 25 Ekim 2023