TÜRKÇE YAZILDIĞI GİBİ Mİ OKUNUR?

0

TÜRKÇE YAZILDIĞI GİBİ Mİ OKUNUR?

Bu soru ve cevabı ile belki çok kez karşılaştınız. Ancak ne kadar yazılıp çizilse de yine de tekrarlamaya değer bir konu. Özellikle sosyal medyanın herkesin hayatında saatlerce yer tuttuğu günümüzde giderek bozulan bir dil Türkçemiz. Kimisi konuştuğu gibi yazıyor kimisi de yazdığı gibi okuyor, konuşuyor.
Ancak yazıdaki yapı kuralları gibi konuşmada da dile akıcılık, ahenk kazandıran diksiyon kuralları esas olduğundan ikisi arasında bazen farklılıklar olması gerekiyor.
Başlığımızın yanıtından devam edelim. Türkçe yazıldığı gibi mi okunur; elbette hayır!

Türkçe ilkokul dönemlerinde öğrendiğimiz gibi yazıldığı gibi okunan bir dil değil. Aslında ‘tümüyle değil’ dersek daha doğru olur.
Ïçinde bulunduğumuz çevrenin etkisiyle diksiyon kurallarını bilmeden genelde sözcükleri doğru seslendirebilirken bunları yazıya dökerken doğrusunu bilmemek yanlışa yol açıyor.

Doğru bilinen yanlışlar…

Gündelik yaşamımızı ilgilendiren örnekler verecek olursak gelecek zaman kipi ile yazdıklarımızı seslendirirken ortaya çıkan farkları gösterebiliriz.
Ge-le-ce-ğim fiilini ge-li-ceem (gelice:m) diye söyleriz. Yine yap-ma-ya-ca-ğım yazarken yap-mıy-caam (yapmıyca:m) deriz.
‘Değil’ ya da ‘değil mi?’ diye yazarız ama ‘diil (di:l ) ‘ ya da ‘diil mi ? (diil mi? diye konuşuruz, konuşmalıyız.

Kuralları merak edenlere…

Kurallara boğmak istemem ancak merak edenler için naçizane hatırlatma yapmalıyım.
Yukarıdaki örneklerde -acak- ekini alan fiillerde (c) sesinden önceki ünlü sesler daralarak (i) ve (ı) ya dönüşürken devamında ise diksiyon kuralları kendini gösteriyor. Türkçede hiçbir kelime (ğ) ile başlamadığı gibi bu harf konuşurken de söylenmiyor. (ğ) içinde yer aldığı sözcükte kendinden önceki ünlü sesin uzamasını gerektiriyor.
‘Yapmayacağım’ sözcüğünde olduğu gibi araya (y) kaynaştırma ünsüzü girdiğinde ise ardındaki ünlü harf düşüyor, söylenmiyor.
Kurallar böyle gerektiriyor ama sadece sosyal medyada değil başka yazışmalarda da eğrisi doğrusu birbirine karışıyor. Zaman kazanmak için olsa yine iyi ama çoğu kişi doğru zannettiğinden konuşur gibi yazıyor. Buna bazı yöresel şiveler de ekleniyor. O zaman da gitcem, yapcam şeklinde de yazı ve konuşmalar türüyor.

Sık yapılan yanlış…

Bunların yanında neredeyse toplumun büyük kesimi de/da sorunuyla karşı karşıya. Buna da değinmek gerekirse bağlaç olan de/da ayrı, hâl eki olan de/da ise bitişik yazılmalıdır.
‘Kızı da geldi oğlu da geldi’ cümlesinde ayrı yazılması gereken de/da ekinin ‘anahtar masada’ yazarken ise bitişik olmasi gerekiyor.
De/da ekini ayrı veya bitişik yazma konusunda kuşkuya düştüğümüzde pratik yol şöyle bilinir; Bu eki çıkardığımızda cümlede anlam bozulmuyorsa de/da ayrı yazılmalıdır. O zaman yukarıdaki örnek de ‘kızı geldi oğlu geldi’ olur. Yani anlam bozulmaz. Diğerinde ise ‘anahtar masa’ yazısı ortaya çıkar ki bu anlamsızdır.

Doğru iletişimin gereği…

Bazı kişiler herkesin İstanbul Türkçesine uymasının gerekmediğini savunsa da bu artık standart Türkçedir. İstanbul Türkçesi ve İstanbul ağzının standart kabul edilmesinin gerekçelerini, bu kentin 1453’te fethinden itibaren asırlarca başkentlik yapmasının yanı sıra bilim ve kültürün merkezi olmasında aramak gerekir.

Sosyal bir varlık olan insanın en temel ihtiyaçlarından biri iletişimdir. Konuşmak ve yazmak da iletişimin en önemli yöntemlerindendir. İnsan içinde bulunduğu topluluğa kendini anlatmak ve karşı tarafı anlamak ister. Bu nedenle dilimizi doğru ve güzel kullanmak iletişimi kusursuz kılacağı gibi saygınlık, meslekte başarı gibi bize sosyal avantajlar da sağlar.

Zeynep Nurten UZER/Gazeteci-Yazar

Zeynep Nurten UZER/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 9 Ekim 2023

Yazarın Tüm Yazıları