Yine Eylül… Yine Hazan mevsimi… Güz; tartışmalı ayların önde geleni… Duygu ve ruhun med ceziri… Kimine göre hüznün, yasak aşkların, melankolinin zamanı… Kimisi için de, aşkı tanımak için en uygun vakit…
Aslında, Eylül isminin kökeni Arapçadır. Arapça eylûl (أيلول), Süryanice Arami/Süryani takviminin altıncı ayına atıfta bulunan ˀelūl (אלול) kelimesinden alıntıdır. Bu isim ise köken açısından Akadca hasat festivali ve bu festivalin yapıldığı ayı tanımlayan elūlu/elūnu kelimesinden türemiştir.
Sonuçta Eylül, yakıştırılan zıt benzetmeler ve kelime kökeninin kadimliğiyle öteki aylara nazaran omuzlarında en ağır sevap ve vebali taşıyan bir ay…
Belki, sevabı da vebali de en yakışık alır halde taşıyan şairlerdir.
Eylül’ü de onların omzuna yıkalım.!
Bâkî
Gül-şene altun varaklar zeyn idüp bâd-ı hazân
Gûyiyâ zer-kûblar dükkânı oldı gül-sitân
Eylül 1960, Nâzım Hikmet
Uyandım bu sabah da
ve yürüdü üstüme doğru karmakarışık:
duvar, battaniye, cam ve plastik ve tahta
ve tavana vuran kararmış gümüşten ışık.
Ve yürüdü üstüme bir tıramvay bileti
ve düşümün bu yana düşüp sönen yarısı
ve otel odası denen düşman memleketi,
bir şiirden üç satır ve bir saman sarısı.
Yürüdü üstüme doğru ak alnıyla zaman
ve anılar yağmurlu ve boşluğun yatakta
ve haber ikimizden ve ayrılığımızdan.
Uyandım bu sabah da.
Yahya Kemal
Günler kısaldı… Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…
İçtik bu nâdir içki’yi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.
Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.
Attila İlhan
Akşamsa, Eylül ise, ıslanmışsam
Beni görsen belki anlayamazsın
İçlenir gizli gizli ağlarsın
Eğer ben yalnızsam, yanılmışsam
Elimden tut, yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni
Ümit Yaşar Oğuzcan
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Cemal Süreya
Eylüldü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Haydar Ergülen
Eylül
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
Ahmet Telli
Eylül
“Yazın bittiği her yerde söylenir”se
kadının gittiği de her yerde söylenir
Eylül, gülleri soldurarak
duyurdu bu yıl kendini
Böyle olacağını bile bile
şaşırttı bizi yinede
Daha bir demet kır çiçeği
alıp koymadık vazoya
Ataol Behramoğlu
eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Murathan Mungan
Eylül Rübai
eylüle girdim eylüle girdim
her ömrün bir eylülü vardır
onca yaşadım
şimdi bildim
Kemal ASLAN
eylül
uzun bir bekleyişti
sizin için eylül
zamanı vardı şimdi kapıda
herkesin eylülü var
yaprak yaprak döküldüğü solup gittiği
biliyorsunuz
herkesin eylülü var
ansızın bırakıp terk ettiği
öğrendiniz
herkesin eylülü var
kendince yaşadığı
geç fark ettiniz
bir cümle kuramayan siz
eylülde ne beklediniz