Turgut Uyar’ın aramızdan ayrılışının yıldönümünde; şairi onun insan varoluşunun özünü aşkın merceğinden yansıtan “Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur” şiiriyle analım istedim.
Bu yazıda Uyar’ın şiirinin derinliklerine inerek varoluşçuluk felsefesiyle paralellikler sunmaya çalışacağım.
Turgut Uyar’ın hayatı ve eserleri; ilham perisi, sırdaşı ve hayatının aşkı olacak kadınla -Tomris Uyar.-geri dönülmez bir şekilde iç içe geçmiştir.
Tomris’in anlattığına göre 1966’daki tanışmaları, şiirin sınırlarını aşıp aşkın alanına girecek bir ilişkinin başlangıcı oldu.
Şiir üretiminde yedi yıllık bir kuraklığa katlanan Turgut Uyar’ın ilhamı Tomris tarafından yeniden alevlendirildi.
Uyar’ın şiirsel evreninin ve Tomris’e aşkının kalbinde, bizi varoluşun karmaşıklığını keşfetmeye çağıran bir başyapıt olan Bozuk Saat şiiri yatar.
Şiir, “Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur” ifadesiyle açılır. Uyar burada bizi romantik anlamda değil, varoluşsal özlemin bir sembolü olarak kırık kalp fikriyle tanıştırıyor. Kalp, arızalı bir saat gibi, durmaksızın arzusunun nesnesine, Tomris’e geri döner.
Karşılıksız sevgi karşısında bile sevilene bu döngüsel dönüş, Jean-Paul Sartre’ın varoluşçu felsefesiyle bir paralelellik uyandırır.
Sartre’a göre varoluş özden önce gelir, yani görünüşte kayıtsız bir dünyada kendi kimliklerimizi ve amaçlarımızı yaratmaktan sorumluyuzdur. Uyar’ın kırık kalbi bu düşünceyi somutlaştırıyor, çoğu zaman parçalanmış ve kopuk hissettiren bir dünyada ısrarla anlam ve bağlantı arıyor.
Sartre ayrıca, bireylerin toplumsal beklentilere ve normlara uyarak özgürlüklerini ve sorumluluklarını inkar ettikleri bir durum olan “kötü niyet” kavramını da ortaya atmıştır. Bu bağlamda, kişinin kalbinin bozuk saatini tamir etmesi bir kötü niyet eylemi, aşkın yokluğunun ıstırabından kaçma girişimi olacaktır. Uyar’ın kırık kalbini onarmayı reddetmesi bir özgünlük beyanıdır. Aşkın yokluğunun bıraktığı boşlukla yüzleşmeyi seçer, bununla birlikte gelen belirsizliği ve acıyı kucaklar.
Şiirin paradoksal doğası, insan varoluşunun kendi paradoksunu yansıtmaktadır. Sonsuza dek geçmiş bir zamana özlem duyan bozuk saat, çoğu zaman anlamsız görünen bir dünyayı anlamlandırmak için verilen sürekli bir mücadele olan insanlık durumunu özetliyor.
Uyar’ın “Bırak bozuk kalsın bari” yakarışı, Sartre’ın hayatın özündeki saçmalık karşısında yaptığı özgünlük çağrısını yankılıyor.
Turgut Uyar “Bozuk Saat”te bizi kendi kırıklığımız, bitmek bilmeyen aşk özlemi ve varoluşsal belirsizliklerimizi kucaklamakta bulabileceğimiz sahicilik üzerine düşünmeye davet ediyor. Tıpkı Uyar’ın kalbinin sonsuza dek kırık kalması gibi, biz de varoluşun parçalanmış doğasında gezinmeli, anlamı tam da arama eyleminde, bizi inkar edilemez bir şekilde insan yapan kırıklıkta bulmalıyız.
Turgut Uyar’ı vefatının bu yıldönümünde anarken, sadece şiirlerini değil, aynı zamanda sözlerinin kalıcı felsefi yankısını da kutlayalım. Kendi kırılganlığımıza ve insanlığımızın özüne dair dokunaklı bir hatırlatma için bu başyapıtı tekrar okuyalım.
Bir Bozuk Saattir Yüreğim, Hep Sende Durur
Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile..
Seni ben geçerken,
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ”O” geçiyordur.
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur
Turgut Uyar
Derya ULUSOY/Felsefeci