Türkiye Cumhuriyeti’nin uygarlık alanında elde ettiği kazanımların yok edilme çabalarından biri de 15 Temmuz kalkışmasıdır.
Tehdidin ne denli büyük olduğunun algılanamaması, kuruluşu 70 ’li yıllara dayandırılan Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ darbe girişimine zemin hazırlamıştır.
Osmanlı Devleti’nin çöküş nedenlerinden olan cehalet ve gerici hareketler ile zararlı cemiyetler, ne yazık ki cumhuriyetimizin birinci yüz yılına da damga vurmuştur.
Din istismarcısı ve bölücü yapıların çok partili sisteme geçişle birlikte siyasal partilerde nüfuz kazanması, tehlikenin büyüklüğü açısından önemlidir.
Sağ iktidarların muhalefet partilerini dinsizlikle suçlaması, ideoloji farkı gözetmeksizin partilerin geneline yakınını dini yapılara, tarikat ve benzeri oluşumlara yöneltmektedir.
Oy kaygısıyla ödün verilmesinin ana nedeni ekonomik ve siyasi başarısızlıkları örtme çabalarından başka bir şey değildir.
Her geçen gün kuvvetlenmesinde sorumluluk makamında bulunan egemen güçlerin görev zaafları vardır.
Eğitim ve yardım hareketiyle ortaya çıkarak, hoşgörü diliyle kendilerini maskeleyen bu yapılar devlete sızmaktadırlar.
FETÖ güçlendikçe üst düzey bürokrasiye paralel yapı oluşturmuş ve suç örgütüne dönüşmüştür.
Amacı; devrim kanunları, cumhuriyetin temel değerleri ve kurumsal hafızasını yok edecek şekilde siyasal İslam rehberliğinde dinci ve faşizan rejim inşa etme arzusudur.
“Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk” olarak bilinen kumpas davalarının yanı sıra disiplin soruşturmaları aracılığıyla hukuku silah gibi kullanmaktan çekinmemiştir.
Radikal, köktenci bir rejim kurmayı amaçlayan bu örgüt, hedefe ulaşmak için Gazi Meclisi bombalamış ve kendi halkına silah doğrultmuştur.
Ulus iradesini hiçe sayan bir grubun kalkıştığı darbe girişimi, TSK başta olmak üzere halkın sağduyusu ile kısa sürede bertaraf edilmiştir.
Ayaklanma sonucunda, Türk siyasetini derinden etkileyen bir dizi karar alındı.
En önemlisi, hala tartışmaların merkezinde olan Parlamenter Sistem yerine başkanlık sistemi referanslı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Yasama, yürütme ve yargının tek bir bileşende olduğu izlenimi veren bu sistemle bakanlıklar ve onların devamı niteliğindeki taşra teşkilatlarında idari ve hukuki yapısal değişikliklere gidilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi FETÖ’nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu söz konusu yapının iç ve dış bağlantıları ile siyasi ayağını ortaya koyamamıştır.
Kısacası kadük olmuştur.
Kamuoyunun beklentisi; ihanet şebekesiyle iltisaklı, darbe girişimiyle irtibatlı, hüküm giymiş ve yargılanmakta olan şahısların doğru bilgiyi net bir şekilde ifade etmesi, firar edenlerin teslim olmasıdır.
Deşifre edilmemiş mensuplarına sürdürülmekte olan operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı ve nitelikleri, tehlikenin küresel bir boyut kazandığını da göstermektedir.
Darbe girişiminde uluslararası toplumun duyarsızlığı, Türkiye’nin ilişkilerini sorgular hale getirmiştir.
ABD ve Batı Dünyası ılımlı İslam projesine sahip çıkan bir örgüt olarak tanımladığı FETÖ ve liderine koruma kalkanı oluşturarak, kalkışmayı siyasallaştırmaktadırlar.
Hiçbir yarar ve kazanım sağlamayan FETÖ ihaneti, halkın inanç bağını kötüye kullanan en büyük sömürülerden biri olarak anımsanacaktır.
İktidar için inançları kullanmanın neden olduğu kıyımların yürek yakan tablolarını geniş İslam coğrafyasında görmek mümkündür.
Siyasetin bir hizmet alanı olduğu benimsenerek, insanları inanç ve partilere göre ayırma ilkelliği yaşanmamalıdır.
Dış mihrakların aparatı haline gelen ülkeyi parçalamaya dönük dinci ve bölücü örgütlere karşı gerekli tedbirlerin zamanında alınması, ülkeyi yönetenlerin asli görevidir.
Türk Ulusu da artık gerçekleri görerek, buna benzer yapı ve oluşumlardan uzak durmayı öğrenmelidir ki, tarihteki kötü örneklerine bir daha rast gelinmesin.
Son sözse; “15 temmuzlar; ancak ve ancak laik, akılcı, gerçekçi, bilim tabanlı deneyci eğitim ve öğretimle önlenir, okullarda kız erkek öğrenci ayrımı yaparak değil.”
İsmet HERGÜNŞEN
İsmetHERGÜNŞEN/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 15 Temmuz 2023