28 Mayıs 2023 seçimleri öncesi ve sırasında Milet İttifakı çerçevesinde şekillenen muhalefet seçim sonrası yaşanan yenilgiden sonra bir içe çekilme süreci yaşamaktadır. Kişisel yaşamda da istenilen sonuçlara ulaşıl(a)maması insanın kendini sorgulamasına, olan-bitenin muhasebesinin yapmasına, ilişkide yaşanan kırılmaları o kırılmalarda kendisinin rolünü kavramaya yönelmektedir. Kısaca, insan böyle durumda “Nerede yanlış ve eksik yaptım? Hatam neydi? Ne yapabilirdim?” gibi soruları yöneltir kendine. Var olan yeni gerçekliği kavramak için. Seçim sonrası önce CHP’de sonra Yeşil Sol Parti’de başlayan süreç de bu çerçevede ilerlemektedir. Yaşanan sorunların içselleştirilmesi, kavranması kişilerde ve örgütlerde hemen olmamaktadır. Ancak hayat devam etmektedir insanların ve toplumların yaşamlarında yeni sorunlar, durumlar ortaya çıkmaktadır.
İçinde bulunduğumuz süreçte doların 14 Mayıs’tan bu yana yüzde 18 artması, çalışanların yoksullaşması, zamlar dolayısıyla ekonomi temel bir sorun olmaya devam ediyor. Yılbaşında 455 dolar olan asgari ücret 370 dolar düzeyine indi. Dolara bağlı enerji, sağlık, vb. girdilerde şimdiden zamlar yapılıyor. İkinci 6 aylık dönemde yapılacak zamlar daha açıklanmadı. Ekonominin çarkları zor dönüyor. Türkiye’nin döviz üreten bir ekonomiye sahip olmadığı; sürdürülebilir döviz akışı olmadan ekonominin zor işlediği ekonomistler tarafından son bir yıldır sürekli dile getirilen konuların başında.
Ekonomideki yaşanan sıkıntıların yükünün acı reçeteyle çalışan kesimlere ve orta sınıfa yükletileceği neo-liberalizm temelli bir ekonomik program “rasyonel akıl” diye sunulmaktadır. Sınıfsal tercihlerin ne olduğu hangi kesimlere yönelik kayırma yapıldığı böylece örtülmektedir. Önümüzdeki dönem alınan önlemlerin sürdürülmesi için daha otoriter yaklaşımların uygulanacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok.
Bu durum kendi içine dönen muhalefetin yenilgi psikolojisini aşamamış kısmen bezginleşen toplumsal kesimleri de dikkate almalarını ve harekete geçmelerini için zemin yaratmaktadır. Seçim sürecinde dile getirilen demokratik talepler ve toplumun büyük kesimine yönelik ekonomik vaatler çerçevesinde muhalefet seçim ittifakı olarak değil; birleşik mücadele birliği temelinde varlığını sürdürmelidir. Topluma sunulan 2 bin 300 madde temel alınarak seçenekler sunulmalıdır. Yerel yönetimlere ilişkin yapılacaklar da bir program temelinde topluma açıklanmalıdır.
Bunun ilk adımı gölge kabine kurmaktan geçmektedir. Gölge kabine daha çok İngiltere, Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda’da uygulanmaktadır. Her ne kadar parlamenter demokrasilerde hükümetin uygulamalarını adım adım takip etmek eksikliklerini, hatalarını yapılması gerekenleri ortaya koymak için gerçekleştirilse de Başkanlık hükümet sistemi uygulanan ülkemizde de buna ihtiyaç bulunmaktadır. Bu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi çerçevesinde yapılanların teşhir edilmesini ve kamuoyuyla paylaşılmasını sağlayacaktır. Böylece muhalefet partileri iktidarın neyi, nasıl yaptığını kamuoyuyla paylaşabilecektir. Bu yapıldığında ne muhalefet partileri ne de kamuoyu 6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrasında Kızılay’ın çadır satışıyla ortaya çıkan değişen işlevini ve rolünü geç öğrenmenin şaşkınlığını yaşamayacaktır. Ayrıca, gölge kabinede yer alan kadrolar kendilerini iktidara da hazırlamış olacaklardır.
Gölge kabine toplumsal muhalefetin farklı bileşenlerin ile ilişkilerin geliştirilmesi ve uyum içinde çalışılmasının koşullarını da yaratacaktır. Sivil toplum kuruluşları, ilgilendikleri alanlarda yaşanan olumsuzlukları muhalefet ile birlikte çözme konusunda gayret göstereceklerdir. Bu muhalefetin toplumsal tabana yayılmasını, ortaklaşa çözüm arayışlarını gündeme getirecektir. Etkisizleştirilen parlamentoda parlamento dışında bulunan toplumsal muhalefet ile ortak zeminlerde buluşmayı sağlayacaktır.
Gölge kabine kurulması toplumsal muhalefetin sürekli hale gelmesinin yanı sıra toplumsal muhalefete güven ve inanç aşılayacaktır. Bu çerçevede muhalefet kadroları da kendilerini geliştirebilecek ve muhalefetin sadece genel başkan düzeyinde değil daha katılımcı bir zeminde yapılmasına yol açacaktır. Demokratik kitle örgütleri ve muhalif partilerin katılımıyla kurulabilecek gölge kabine farklı partileri işbirliği ve ortaklaşma konularında çaba harcamaya zorlayacaktır. Gölge kabinenin iller bazında da benzer yapılanmaya gitmesi gerekir. Var olan parti teşkilatları da buna göre örgütlenmelidir. Özellikle depremin etkilendiği 11 ilde yapılan çalışmaları yakından izleyen yerel ve merkezi bir yapılanmaya da ihtiyaç duyulmaktadır.
Gölge kabinenin kurulması muhalefetin iktidara kendini hazırlaması ve toplum tarafından da bir seçenek olduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. Muhalefet bloğu iktidara karşı farkı mücadele biçimlerini geliştirebilir. Bence ilk adım gölge kabinenin kurulmasından geçmektedir. Bu muhalefetin nefesinin yerel seçimlere kadar daha esnek görünüm sergileyecek iktidarın ensesinde hissetmesine yol açacaktır. Muhalefet bloğunda tek tek parti olarak da gölge kabine kuracak kadar nitelikli, kadrolar bulunmaktadır. O zaman hemen işbaşına!