📽️BaBaLa TV ve KILIÇDAROĞLU’NUN PERFORMANSI

0

2000’li yıllardan itibaren hayatımıza giren yeni medya artık geleneksel medyadan daha fazla etkili. 12 Ağustos 2017’de Oğuzhan Uğur tarafından kurulan  ve gündemde olan BaBaLa TV de bu yeni medya ortamından biri.  Uğur, BaBaLa Tv’de 4 Ağustos 2022 tarihinden itibaren siyasetçileri seçmenlerle buluşturan Mevzular: Açık Mikrofon isimli programı sunuyor. Bu tür programlar siyasetçilerin kamusal alanda müzakere yeteneğini ortaya koymaktadır.

Kamuoyunun büyük bölümü tarafından 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde bölgeye yönelik yürüttüğü kampanyalarla öne çıktı. Günlerce deprem bölgesinde sivil bir aktör olarak faaliyet yürüttü. Uğur’un BaBaLa TV’de yaptığı program 95’i siyasal iktidarın denetiminde olduğu medya düzeninde, iktidarın dışında yer alan politikacılara sesini duyurma olanağı sağlıyor. Örneğin kamu hizmeti yayıncılığı yapması yasaya göre zorunlu olan TRT 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 42 saat; Millet İttifakı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sadece 32 dakika yer vermiştir. Yani Millet ittifakı adayı TRT yayınlarında yüzde 1,26 oranında yer alabilmiştir. Bu TRT’nin adaylar karşısında taraflı olduğunu ve eşitsiz davrandığını göstermektedir. TRT’nin özellikle kırsal bölgelerde daha çok izlenebildiği, deprem bölgelerinde internet olanaklarının kısıtlı olduğu düşünülürse TRT’nin 1950-1960 arasında radyoda yayınlarında yakınılan “partizan yayıncılık” anlayışını günümüzde yaptığı söylenebilir. Benzer durum ana akım medyanın Fox, Halk Tv ve Sözcü TV dışında kalan kesimleri için de söylenebilir.

Bu açıdan bakıldığında BaBaLa TV, bir eksikliğin giderilmesi açısından muhalefet partileri ve adayları için önemli bir zemin olduğu söylenebilir. 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri açısından Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun BaBaLa TV’de 8 saat süren çekimlere katılması, sesini duyuramadığı farklı kesimlere görüşlerini aktarması açısından önem taşımaktadır. 5 milyon 300 bin yeni seçmenin bu seçimde de oy kullanacak olması liderler açısından dikkate alınması gereken bir durumdur. Gençlerin daha çok TV yerine Youtube gibi sosyal medyadan gelişmeleri takip etmesi politikacılar açısından bu dijital kamuoyunda kendini ifade etmelerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Kemal Kılıçdaroğu, gençlerin bir bölümünde kendisine yönelik ön yargının aşılması açısından bu olanağı yerinde değerlendirmiştir.

Programın formatı yandaş sorular yerine karşıt, zorlayan sorular şeklinde. Ana akım medyada yıllardır gazetecilik yapanların kurgu olduğu itiraf edilen video görüntüleriyle ilgili soru sormamaları dikkati çekerken bu programda kara propaganda aracılığıyla yaygınlaştırılan sorular da sorulmuştur.

Oğuzhan Uğur, dengesi, nesnel bir biçimde moderatörlük yapmış ve programı başarıyla yönetmiştir. Kılıçdaroğlu’na HDP-PKK ilişkisi, Millet İttifakı’na destekleri, deprem bölgesine yönelik seçim sonrası nefret söylemi içeren görüşler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden işten çıkarılan 10 bin işçi, İHA, SİHA ve TOGG, öğretmenlerin maaşı, deprem bölgesinde yatırımlar dahil kamuoyunda tartışılan konularla ilgili sorular yöneltilmiştir. 4 saat 11 dakika olarak yayınlanan programda hatalarını, eksikliklerini ve yanlışlarını da dile getiren Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, her soruya açık anlaşılır biçimde cevap vermiştir. Sorulara verdiği yanıttaki samimiyeti, kullandığı sözcükler, retoriği ve beden dili açısından olumlu bir sınav vermiştir Kılıçdaroğlu bu programda.

Programda geçmişte başörtüsü konusundaki tutumu eleştirilen Kılıçdaroğlu, o dönemdeki tavrının yanlış olduğunu kendisinin de olaylardan ders aldığını belirtti. Bir politikacının erdemi, yaptıklarının eleştirilmesi durumunda o yanlışı savunmasında değil, yanlış yaptığını kabullenmesindedir. Bu Türk siyasetinde uzun zamandır görülmeyen bir özelliktir.

Kılıçdaroğlu, bu programda bürokrasiden gelen deneyimini politikacı kimliği ile nasıl bütünleştirdiğini ve yılların içinden süzülen birikimiyle devleti yönetmeye hazır olduğunu göstermiştir. Soru soranlara yönelik mesafeli ama sıcak üslubu ve tavrı da son yıllarda özlenilen politikacı kimliğine uymaktadır.

Kılıçdaroğlu öfkelenmeden, bağırmadan, aşağılamadan karşısındakinin sözünü kesmeden, soru soruna meydan okumadan, ötekileştirmeden, damgalamadan, nefret dili kullanmadan kamusal bir ortamda saygı temelinde nasıl diyalog kurulabileceğini göstermiştir. Bir devlet adamının nasıl olması gerektiğini Kılıçdaroğlu BaBaLa TV’de ortaya koymuştur. Yoğun kara propagandaya rağmen yüreğinin bu ülke için nasıl attığını göstermiştir. Kılıçdaroğlu, toplumsal değişimin toplumun farklı kesimleriyle birlikte, farklılıklarla yeniden inşa edilmesi gerektiğini bilmektedir. Kurumların A’dan Z’ye yeniden inşa sürecinde ortak zeminin nasıl yakalanabileceğini, hukuk, adalet, eşitlik, yokluk ve yoksulluğun nasıl bir programla giderilebileceğini aktarmıştır. Bir mitingde bu kadar insan onu dinleyemez ama bu satırların yazıldığı an BaBaLa TV’deki programı 20 milyonu aşkın insan izlemiş durumda. Üstelik daha önce ilk bir saatte bir buçuk milyon izleyene Muharrem İnce’nin programına göre 4 milyon kişi tarafından izlenerek bu alanda da rekor kırmıştır. 4 saatlik bir programın baştan sona izlenmesi zor. Ama siyasal gündemi takip etmek olan-biteni anlamak ve yurttaş olarak geleceğimize sahip çıkmak için izlemeliyiz.

BaBaLa TV’deki program siyasal uzlaşmalarla toplumda yeni bir rüzgâr yaratan Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı dönemecinde önemli bir adım olarak tarihe geçecektir. O, her anlamıyla bu görevin üstesinden geleceğini, halkın içinde ve halka ne kadar yakın olduğunu da göstermiştir.

Keşke 1940’lardan itibaren ABD’de; 1970’lerden 2002’ye kadar da Türkiye’de seçime katılan liderlerin aynı ortamda tartışabilecekleri bir zemin olsa.

Cumhurbaşkanı adaylarının farklı konulardaki görüşlerini, tavırlarını görebilsek. Tartışılan konulara yönelik sahip oldukları bilgi birikimi ve derinliği fark edebilsek. Kamusal alanda TV aracılığıyla bu tartışmalar yürütülse. Bunun için adayların kamusal alanda tartışmaya çıkma iradesi olmalı. Enerjisi yüksek olan Kılıçdaroğlu’nun bu konuda iradesi ortada. Herkes kendi sahasında değil ortak sahada görüşlerini açıklamalı önce kamuoyu da yakından tanımalı. Demokrasi böyle işler.

Kemal ASLAN/Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi

Kemal ASLAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 26 Mayıs 2023