BİLGE SİYASETÇİ; KEMAL KILIÇDAROĞLU
Kemal Kılıçdaroğlu, 68 kuşağından ama öne çıkanlarından değil. Kariyeri daha çok bürokraside farklı siyasal iktidarların olduğu ortamda çalışmış ve takdir görmüş bir bürokrat öncelikle. Bulunduğu görevler çalışanların, emekliliklerin hayatlarına dokunmuş. En az 30 milyon insanın yaşamıyla ilgili alınan kararları uygulamış biri. Siyasal iktidarın aldığı kararların insanların yaşamlarında nasıl etkili olduğunu yakından bilen biri. Nitekim CHP Genel Başkanı olduğu 2010 yılından bu yana çalışanlara yönelik önerilerine dudak büken siyasal iktidar o önerileri tek tek yerine getirmiştir. O, yoksulluğun ve yokluğun ne demek olduğunu hem aile ortamından hem de yaşadığı çevreden biliyor. Bundan dolayı yoksulların ve çalışanların sorunlarını çözmek için önerilerde bulunuyor. Bunun örgütlü bir toplum içinde gerçekleşebileceğinin farkında.
Türkiye’de 1980’den bu yana uygulanan neo-liberal politikaların yol açtığı olumsuzlukları(n) önlemenin yolunun kamusal müdahalelerle gerçekleşebileceğinin farkında. Bunun için de hukukun üstünlüğü temelinde toplumda güvenin oluşturulabileceğini biliyor.
Zor olanı bugüne kadar başardı. Kararlılığını 15 Haziran-9 Temmuz arasında gerçekleştirdiği “Adalet Yürüyüşü”nde gösterdi. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adaylığı döneminde de ötekileştirmelere rağmen vazgeçmedi. 74 yaşında ama bir mitingden bir mitinge koştu, Babala TV’de çekimleri 7 saat süren programa katıldı. Kendisine yönelik haksız iddia ve ithamlara öfkelenmeden, sakinliğini koruyarak yanıt verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit’in nezaketine sahip. Statüsü olan ya da olmayana eşit derecede davranan, kendisine yöneltilen sorulara yanıt veren, karşısındakini dikkate alan biri. Tıpkı Bülent Ecevit gibi. Ecevit, kimi durumlarda öfkelenirdi haklı olarak. Kılıçdaroğlu ise sakinliğini her an koruyan biri. O, Deniz Baykal gibi entelektüel olmasa da onun kadar polemikçi. Üstelik 1990’lı yıllarda Baykal’ın yaptığı tasfiye ile Kayseri’nin ötesine geçemeyen bir partiyi yeniden Türkiye partisi haline getirdi.
Kılıçdaroğlu, 2010 yılından bu yana adım adım gerçekleştirdiği strateji ile ötekileştirilen, yok sayılan kesimlerin bir araya gelmesinde uzlaşmacı, esnek ama kararlı tavrı ile başarılı oldu. 2019 yılında siyasal iktidarın kaleleri olan büyükşehirler akıllı strateji ile yerel yönetimlerde başarı elde etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, sadece Millet İttifakı içindeki rolü ile değil; farklı sosyalist, anarşist vb. hareketlerin de desteğini alarak bir umudun adresi oldu. Türkiye tarihinde bu kadar farklı siyasal eğilimleri birleştirmede onun bilge politikacı olması var. O, yeniden biz olunabileceğini, kimsenin kimseyi ötekileştirmeden, kamusal alanda tartışarak ortak noktaların bulunabileceği bir zeminin yaratılabileceğini söz ve eylemleriyle ortaya koydu.
Bilgelik, dışlayıcı olmadan, şiddete dayanmadan, farklılıklara rağmen birlikte yol alınabileceğinin kabulüne dayanır. Yani tek tip insan modeli yerine çoğulculuğu savunmak bunu yaşam tarzı olarak da ortaya koymaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilge politikacı olarak kendisinde cisimlendirdiği vasfı partisinin tümünde henüz yaygınlık kazanmamıştır. Bilge politikacı öngörüleriyle toplumun nasıl içine düştüğü durumdan çıkarılabileceğini, çözüm önerilerini ötekileştirmeden ortaya koyar. Dışlayıcı değil, kapsayıcı olur. Kılıçdaroğlu, sahip olduğu geleneğin yüzyıllardır sürdürdüğü insanlık anlayışını sosyal demokrasinin ilkeleriyle bütünleştirmiş bunu yaşam tarzı haline getirmiştir. Mütevazı aile ortamı, çocuklarının yaşamı da bunun kanıtıdır. O, bilge politikacılığını yaşamın içindeki duruşu, eylemleri ve söylemleriyle yani praksisiyle ortaya koymaktadır. Toplumun yüzde 65’nin milliyetçi-muhafazakâr olduğu bir ortamda eşitlik, adalet temelinde değişimin mümkün olabileceğini, demokrasinin yaşamasının mümkün olabildiğini kanıtlamaya çalışmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduklarının siyaset felsefesi açısından önemsiyorum. O, farklı toplumsal kesim ve siyasal eğilimlerin ortak paydada bulaşmasını sağlayıp onay aldı. Bunu ancak bilge bir siyasetçi başarabilir.
Onun özellikle son iki ayda yaptıklarıyla bilge politikacı olarak siyasal tarihimizde hak ettiği yeri alacağına inanıyorum. Otoriterleşmeye karşı, demokratik hukuk devletini; baskı ortamına karşı, özgürlüğü, unutulan hak, hukuk, ehliyet, liyakat kavramlarını hayata geçirme kararlığı; milletin sesi olmaya çalışması sosyologların, siyaset bilimcilerin üzerinde durması gerekmektedir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni siyaset paradigması muhalefetin ortaya koyduğu zemin üzerinden yükselecektir. Bilge siyasetçi, sen bu yolun olabileceğini gösterdin. Teşekkürler.
Kemal ASLAN/Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi