Osmanlı Dönemindeki Harf İnkılabı Tartışmaları

0

Osmanlı Dönemindeki Harf İnkılabı Tartışmaları

Stratejik Ortak
İbrahim Halil Çelik

Türk yazı tarihinde Türkler, etkileşim içinde oldukları bazı toplumların alfabesini almış ve alfabe değişikliği konusunda hiç de çekingen davranmamışlardır. Türkler müslüman olduktan sonra aldıkları Arap alfabesini, bin yıldan daha fazla bir sürede kullanıp 19. Yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren tartışmaya başlamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, latin alfabesini tanıtırken.

1862’de Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’de verdiği bir konferans vesilesiyle ilk defa temas eden Münif Paşa Efendi’dir. Arap asıllı alfabenin yetersizliği ve karışıklığına temas etmiştir ve Arap alfabesinde büyük harflerin yer almamasından kaynaklı özel isimleri diğer isimlerden ayırmanın zor olduğunu söylerken, diğer yandan Avrupalıların yazılarında zorluk çekmediği 6-7 yaşındaki çocukların okuma-yazmayı çabuk öğrendiklerini vurguluyordu. Münif Paşa Latin alfabesine doğrudan geçelim demiyor; Ona göre iki yol vardır: birincisi mevcut harflerin öylece bırakmak alt ve üstlerine bilinen hareketleri ve bulunacak yeni işaretleri koymak. İkincisi ise, kelimeleri biribirinden ayrı harflerle birleştirmeden yazmaktır. Tanzimat Döneminde alfabe değiştirme fikri ilk defa dış Türklerde Mirza Feth Ali Ahundzade tarafından ortaya atılmıştır. İlk teklifi Slav alfabesi esas tutularak yeni bir alfabesinin hazırlamasıdır.

Münif Paşa

1869’da Terakki Gazetesi yazarı Hayrettin Bey, “Maârif-i Umûmiye” adlı makalesinde doğrudan doğruya Latin alfabesini almaktan söz ediyordu. Hayrettin Bey’e göre toplum, içinde yüzde üçü geçmeyen “okur-yazar” oranının artacağına inanıyordu.

19.yüzyılın sonlarında bu tartışmalara Namık Kemal’de katılmıştır. Bundan sonraki süreçte devrin diğer aydınları da dil ve alfabe tartışmaları içinde yer almıştır. Bu aydınlardan Ali Suavi ve Şemsettin Sami Arap alfabesinin ıslahı yönünde fikir beyan edenlerdendir.  Bir kaynağa göre, 1910 yılında Turanlı Arnavut olan Mehmet adında bir zat, yalnız Arnavutluk’ta Latin yazısının kullanılması için Sadrazamlığa başvuruda bulunur, Sadrazamlık söz konusu yazıyı Şeyhülislamlığa havale ederek konuyla ilgili fikrini sorar..

Namık Kemal

Şeyhülislam Sinop mebusu Müftü Hasan Fehmi Efendi’de, bunun hiçbir biçimde olmayacağını, Kuran’ın Latin yazısıyla yazılmayacağını belirten bir fetva vermiştir. Hatta Şeyhülislam Efendi, Latin harflerinin kabulü dışında Arap harflerini kullanmakta olan şekillerden başka şekillerde yazılmasına dahi müsaade edilmeyeceğini belirti. Diğer bir kaynak ise, II. Meşrutiyet yıllarında Arnavutlukların Latin harflerinin kabul ettiğini söyler.

Dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey zamanında çeşitli encümenler kurularak çalışmalar sonrasında “Huruf-ı Munfasıla” uygulanmaya çalışılmıştır. Huruf-ı Munfasıla, hatt-ı cedid, hattı Enver yazısı, Enveriye ordu elifbası ya da Alman yazısı, Enver Paşa’nın Osmanlı Türkçesinin yazımını kolaylaştırmak üzere Arap alfabesini gözden geçirerek elde ettiği yazı sistemidir.

Sistem, Harbiye Nezaretinin de katkısıyla uzun süre kullanımda kalmıştır. Bu sisteme göre harflerin son biçimleri birbirine bağlanmadan kullanılıyor ve sesli harfler de gösteriliyordu. Enver Paşa 1917 yıllında bu sistemi öğretmeye yönelik “Elifba” adlı bir okuma kitabı hazırlamıştır. Yazının resmi olarak mı yoksa kendiliğinden mi terk edildiği bilinmemektedir. Bu kitap 35 ünsüz ve 10 ünlü olmak üzere 45 harften oluşmaktadır.

Dönemin maarif nazırı Ahmet Şükrü Bey.

Mustafa Kemal Atatürk 1918’deki görüşü şöyledir: “ Bu iş iyi niyetle yapılmış olmasına rağmen yarım yamalak ve zamansız yapılmış… Savaş zamanı, harfle uğraşılacak zaman mıdır? Ne için? Haberleşmeyi kolaylaştırmak için mi? Bu sistem eski sisteme göre daha yavaş ve daha güç kılmıştır. Hızın önem kazandığı bir zamanda, işleri yavaşlatan ve insanların kafasının karıştıran bu atılımın avantajı nedir? Fakat modern bir işe başladınız, bari bunu doğru dürüst yapacak cesaret gösteriniz.

Osmanlı’da Batılı tarzda açılan yeni okullarda, hariciye ile dış elçiliklerde ve bankacılıkta, bürokraside ve diplomaside Fransızca kullanılmıştır. Dolayısıyla da Latin harfleri Osmanlı topraklarında hayat bulmaya başlamıştır.

Ayrıca Valilerde Posta Telgraf işlemlerinde de Latin harflerine dayalı “Türkçe Mors Alfabesini” harf devrimine kadar telgraf haberleşmelerinde kullanılmıştır. Bunun en iyi örneği Trablusgarp Genel Valisi Ali Kemali Paşa’nın Babıali’ye gönderdiği Latin harfli Türkçe telgraftır.  Mustafa Kemal, 13 Mayıs 1914’te Madam Corinne’ye ,Fransızca bir mektup yazmış ve mektubun sonuna da Latin harfleriyle Türkçe yazılmış bir kısım eklemiştir.

İzmir iktisat kongresi

Son olarak harf değişimi ile ilgili son tartışma İzmir İktisat Kongresinde yapılmıştır. 21 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de Kazım Karabekir Paşa’nın Başkanlığında toplanan “Milli İktisat Kongresi” bir kalkınma çabasıyla ekonomik ve sosyal birçok meselelerin müzakeresine yol açmıştı. Bu müzakereler sırasında İzmirli Nazmi ile iki arkadaşı tarafından Latin harfleri hakkında önerge verdi. Fakat bu özellikle başkanın şiddetle karşı koyması, “latin harfleri, İslam birliğini bozacak” gerekçesiyle o gün toplantı salonunda okunmayarak reddedildi.

Sonrasında Şükrü Saraçoğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alarak, ”Benim kanaatimce, bu büyük derdin en vahim noktası harflerdir. Eğer ben Arap harfli diyecek olursam burada da acaba benim fikrime tuğyan ve isyan edecek var mı? Efendiler! Bunun yegâne kabahatlisi harflerdir. Arap hurufatı Türk lisanını yazmaya müsait değildir. Hacımızın, hocamızın, amirimizin, memurumuzun gayretine, asırlardan beri yapılan bunca fedakârlıklarına rağmen, halkımızın ancak yüzde ikisi veya yüzde üçü okumuştur” diye söyler. Son olarak 18. Asır sonunda Hatice Sultan ve ressam Melleng’in Latin harfleriyle Türkçe mektuplaştığı bilinmektedir.

Latin harflerinin, kendini gizleyen bir tarafı da Sultan ll. Abdülhamit’tir. Ona göre, “Halkımızın büyük cehaletine sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Bu güçlülüğün nedeni ise harflerimizdir.” Sultan Abdülhamit, “ Belki bu işi kolaylaştırmak için Latin alfabesini kabul etmemiz yerinde olur” demektedir.

Sonuç

Bu araştırmada, harf inkılabını Atatürk’ün tek başına aldığı karar olmadığını belirli bir sürecin ve tartışmaların olduğunu, bu tartışmaların Osmanlı aydınları ve en önemlisi Sultan ll. Abdülhamid’in tartışmaya katılması harf inkılabını bir olaydan bir olguya çevirmiştir.

Stratejik Ortak

Osmanlı Dönemindeki Harf İnkılabı Tartışmaları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here