ARTIK FUTBOL DEĞİL!
“Dünya durmadan dönüyor!” derdi Mark Aryan…
Paricia Carli, “Les mal aime!” ile zirve yapmıştı…
Portofino Dalida ile rüyalarımızın şarkısıydı!
Hepsi Adamo’nın “Tombe la Neige”siyle kilitlendi sanki bir ara; ama Sezen Cumhur Önal bizi rahat bırakmadı..?
Geceleri 24 ten sonra İstanbul il radyosuna takılırdık arkadaşım İnce Memet ile..
Hala sokaklarda Raj Kapoor ve Nergis’in iz bırakan filminin etkisiyle sıkışınca “Avaramu !”diye bağıra bağıra kanımızı ateşleyen Beatles ve Cliff Richard’ın Shadow ile söylediği nağmeler yaşam konserimizi süslerdi.
Hafta sonları kendi maçımdan çok üç büyükleri ve futbolcuları konuşurduk.
Turgay’ın kurtarışları ,Metin Oktay’ın golleri,
Lefter’in çalımları ve Baba Recep’in şutları yaşamımızı işgal ederken evdeki tepkilere alışık bir hayat yaşardık.
Topluma karşı durmak futbol ile söz konusu idi.
Fakirlik sadece kırmızı lastik topu olanla dostluğun gelişmesine neden olurken okul, dersler ve öğretmen korkusu ile dolu bir kaçamak hayat vardı.
Kaçamaklarımızda Annemiz bizi idare ederken, koruma iç güdüsü ile yalan da söyler ve adeta onu aşılanırdık…
İlk futbol yıldızım yaşıtım olan Pele idi!
Sınıfı geçince alınan hediyemiz genelde çın çın, maskot ibrik veya uçurtma olurdu..
İmalat çoğunlukla kendimizden rulmanlarla yaptığımız arabalar olurdu.
Sağlık için zayıflığımızı önleyecek “süt iğnesi” ile karma ve verem aşıları önde gelirdi.
Geldiğimiz günlerde çok şey değişti.
Şimdi bizlere çamur atan, neslimizi kötüleyen; bilgisayar ve cep telefonlarıyla büyüyen bir nesil!
Her şeyi akıl ve fizik güç ile çözen dünyamızdan bir anda esiri olduğumuz algı ile yönetilen hayata döndük.
Artık, maçları şans oyunu ve yaşamı zenginlik ve imkan olarak gören bir geçişteyiz.
Aklımızı kullanmak kısıtlandı sanki .
Her şey robotlaşan bir geleceğe endeksli.
Sadece mal, para ve ona bağlı bir hayat için varız… En çok eksilen de dürüst ve doğru olmak gerçeği.
Bunu sistem olarak aklımıza yanlış yönlendirme veren bir sosyal farklılıklar sevgiyi yok ediyor.
Neyse ben yine de futbola dönmek isterim.
Saha ölçeği ve takım sayıları değil ama sistemler değişti .
Sonuçta hayatımıza şans ,kader, beceri ve klas gibi değişim gücü sağlayan doğal yetenek rafa kalktı. Biraz hatalı da olsa kabul gören kararların 90 dakikalarda değişen özelikle aran son dakika golleri ve penaltılara teslim olan futbol dünyası odalardan görsel teknoloji ile kararları değiştiren bir gerçeğe döndü.
Bu şartlarda futbol ve elemanlarıyla öteki paydaşları da ticari oldu.
Benden isyan var!
Benim, kafamdan geçeni yapamayacağım bir ortamda “işim yoktur diye kenara çekilmem” değil ; çektirilen bir futbol dünyasına tosladık!
Çünkü artık gerçek ve yaratıcı değil; sanal dünyadayız.
Artık figüran olarak temsile zorlandığın ve maskelerle yaşasan da alt etmenin imkansızlaştığı yepyeni bir dünya var.!
Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar
Adnan DİNÇER/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 1 Kasım 2022