YAYCI: “YUNANİSTAN, ADALARI TÜRKİYE’Yİ İŞGAL İÇİN SİLAHLANDIRIYOR”
Sözcü Gazetesi yazarı Aytunç Erkin’e konuşan TÜRK DEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, “ABD, Türkiye’yi NATO’dan çıkarıp, işgal planı yapıyor” dedi.
TÜRK DEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Artık çok net bir şekilde Amerika ve NATO’nun Doğu cephesini, Türkiye’den Yunanistan’ın Doğusu’na kaydırdığını söyleyebiliriz” dedi.
Yaycı, “ABD, Türkiye’yi NATO’dan çıkarıp, işgal planı yapıyor. Yunanistan adaları Türkiye’yi işgal için silahlandırıyor” diye konuştu.
Sözcü yazarı Aytunç Erkin’in sorularını yanıtlayan Yaycı’nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“ABD başta Adalar Denizi olmak üzere Irak, Suriye ve geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) silah ambargosunu kaldırıp burayı da kendi yapımı askeri ve savunma araçlarıyla silahlandıracağını duyurmasıyla birlikte Türkiye’yi tam anlamıyla kuşatma altına almış vaziyettedir. Bu kuşatmanın en önemli ayağını ise şüphesiz ki Adalar Denizi’nde ve Yunanistan’da yer alan ABD üsleri oluşturmaktadır. ABD ile Yunanistan arasında 8 Temmuz 1990 yılında imzalanan savunma antlaşması, yıllar boyunca etki, önem ve pratiğini özellikle Adalar Denizi özelinde güçlendirerek devam etmiş 14 Ekim 2021 tarihine gelindiğinde ise Yunanistan ve ABD arasında “Karşılıklı Savunma İşbirliği Antlaşması” imzalanmıştır. İmzalanan metinde Türkiye kastedilerek Yunanistan’ın “casus belli kararı ile tehdit edildiği” iddia edildi.
Evet çok net! Türkiye’nin tehdit olduğu yönündeki ibare, ABD için de ilk kez yazılı bir metne girdi. Bu antlaşma çerçevesinde de Yunanistan özellikle Adalar Denizi’inde sahip olduğu tüm jeopolitik imkanı ABD ve diğer büyük güçlerin kullanımına sokmuştur. ABD gerek Yunan anakarasında gerek Adalar Denizi’nde ciddi şekilde üslenmekte ve Yunanistan’da son yıllarda sağladığı büyük çaplı askeri hibelerle birlikte gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılmasında ve bu adaların statülerin bozularak Türkiye’ye karşı askerileştirilmesinin de yüklenicisi ve organize ettiricisi pozisyonunda. Bugün ABD, Yunan anakarasında Dedeağaç, Kavala, Larissa, Stefanoviç’te üslenmiş durumdayken Adalar Denizi’nde ise Girit’teki Suda Üssü bir ana merkez görevi icra etmekte. Yunanistan ve ABD arasında 14 Ekim 2021 tarihinde imzalanan savunma işbirliği antlaşması uyarınca ABD, Suda Üssüne F-35 ve F-15 savaş uçakları yerleştirecek 500 civarında ek ABD askeri ise Girit’te görev alacak.
ABD’nin bu üslerdeki taarruz kapasitesini ve askeri lojistiğini yoğunlaştırmasının bir tek anlamı var. O da Türkiye’nin net bir biçimde hedef alındığı ve saldırı projeksiyonun da merkeze oturtulduğu gerçeğidir. Tüm bu üsler ve askeri yoğunluk bu yaklaşımı her geçen gün biraz daha pratiğe dökmektedir. Diğer yandan yine son işbirliği antlaşması uyarınca ABD, Adalar Denizi’nin kuzeybatısında yer alan İskiri Adası’nda ise hava üssü kurarak Adalar Denizi’nin güneyinde Suda Üssü ile elde ettiği askeri gücü kuzeyde ise İskiri adasına kuracağı hava üssü ile pekiştiriyor. Zaten Çanakkale Boğazı’na sadece 60 mil (96 km) uzaklıkta bulunan Dedeağaç Limanı üzerinde tam hakimiyet sağlayan ABD buradaki askeri gücünü de maksimize ediyor. Kısacası ABD, Yunanistan’ın tüm coğrafi ve askeri imkanlarını Türkiye’yi kuşatma planı dahilinde kullanırken Yunanistan ise memnuniyetle tüm olanakları tarihte Türk karşıtı büyük güçlere yaptığı gibi ABD’ye de sunmaktadır.
Türkiye bir ateş çemberi içerisine alınıyor ve Adalar Denizi’ndeki Dedeağaç’ta, öncesinde yığınlama yapılması ve şimdi de üs haline getirilmesi bir sürpriz değil. Artık çok net bir şekilde Amerika ve NATO’nun, Doğu cephesini, Türkiye’den alarak, Yunanistan’ın Doğu’suna kaydırdığını söyleyebiliriz. ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nden silah ambargosunu kaldırması ve bunu da Rumların kutladığı yıldönümüne (1 Ekim 2022) gelecek şekilde ilan etmesi de Doğu cephesinin yavaş yavaş Yunanistan’a kaydırıldığının bir kanıtıdır. ABD, Türkiye’yi Yunanistan’la çatışmaya sokarak bizi NATO’dan çıkartma planı yapıyor. Bu plan işlerse Güney Kıbrıs ve İsrail’i NATO’ya alacak ve Türkiye’yi Kıbrıs’ta bir NATO üyesini işgal eden devlet statüsüne sokacak. NATO’nun 5. maddesi eliyle Türkiye’ye müdahale edecek ve işgal planlarını çalıştıracak. Aynı zamanda PKK-YPG’ye yapılmış operasyonları da müttefike yaplımış operasyon olarak gösterecek.