BU KADAR DA DEĞİL!
Hamit çok önemli bir futbolcuydu. Topa iyi vuruyor, atak ve savunmada etkili oluyor ve çağdaş futbol eğitiminden geçmiş bir kişi olarak Almanya’dan kardeşi Halil ile futbolumuza renk katmaya gelmiş misyonerlerdi.
Halil, başarısız oldu ve Almanya’ya döndü.
Hamit, Real Madrid gibi üst düzey bir takımın sağ kanadında defansif görev aldı.
Saha önceliği ve tecrübesi ile Futbolu bıraktıktan sonra TFF de görev aldı.
Bu bir sıçramadır.
Ayrıca ekolünden Kuntz da Ulusal takımın başında bulunurken birlikteliği devam ediyor.
Bu girişten sonra beni tanımaz diye de düşündüm.
Sadece yazan olarak belki hatırlar. Oysa ben ülkemde sadece kendi yaratıcılık ve mücadelemle işin maddi boyutunu değil; ilgi yetenek eğitim ve sevgi yanı ile çok önemli işler yaptım.
İncelenmeden Türk gencinin futbol yeteneğini standarda eriştirecek tespitler mümkün değildir. Ama ne olursa olsun artık dünyada her ülkede futbol oynanıyor ve herkes rakibimiz.
Seçim yapılırken yurt dışı başarılı öğrencileri ilk kez bu ülkede sahiplenen olsam da öncelik kendi eğitim sürecimizden başarılı olmak için eksiklerimizi gidermek gerekirdi.
Mesut Özil’i bu ülkeye getirirken merasimle kıyamet koparanlara tek başıma “O sadece bir futbolcu takım değildir!” diyerek dikkat çekmek istedim.
Olmadı .!
Bu gün konuşulan Burak’ın kaçırdığı penaltıya indirgenen son hiç doğru değil.
Öncelikle Cengiz, Burak ve Kerem ile oluşan üçlü forvet Portekiz karşısında bir yanlışlıktır.
Mesele, üç forvet ile oynamak değil takım olarak ikinci bölge üstünlüğü ve oyunu değiştirecek çabukluk baskı ve yaratıcılık ile atak- savuma gücü olmalıydı.
Olamazdı .Hatta penaltı gol olsa, oyun uzasa da yine bugünkü görüntü ile bir başka kurban bulurduk.
Öğrencim olan Burak ve hatta Babası Fikret ile Eşinin evlenmesi için temelden emeğimi dahi görmezken kaç teknik adam görev aldı başlangıç olarak.
Bu genç futbolcuyu hazırladığımı bilmeyenler, nereden nerelere nasıl geldiğini de konuşmalıdırlar. Konu bu değil; Cengiz ve Kerem gibi iki ters ayaklı forvete sürpriz taktik düşünüp rakibi alt etmek şansı aramak varken klasik görüntü ile işi tesadüf ve şansa bırakmak olmamalıydı.
Artık konuşmak boş! “Atı alan Üsküdar’ı geçti !”
Milli takım hepimizin ve özellikle duayen pro lisanslı ve o görevi başarı ile yapmış olarak konuşma hakkım var olsa da ilgisizlere sitem etme şansım yoktur..
Bu karşılaşma sadece kaçırılan penaltı değil ;sistem ve taktik yetersizlik sonucu önceden belli olan bir ürkeklik ve yetersiz uygulama sonucu kaybedilen gerçeğe gelmiştir..!
Dramatik söylemler gereksizdir ve ama Türk futbolu eğitim gelişimi ve müsait gençlerle deneyimi olan tavizsiz teknik adamlarla kalkınır.! Oysa ortada bir yer kapma koşuşturması var ve asla kariyer ve bilgiye baş vurulmuyor. Gelecekte robotik çağda futbol oynanırsa onu da şimdiden bu kafa ile kaybederiz.
Not: Bu yazı bir futbolcu ve teknik adam adına eleştiri olarak değil ;genel görüş ve eksik olan davranışlar nedeniyle kaleme alınmıştır .