PLAKLAR ve KASETLER

0

PLAKLAR ve KASETLER

Neşeli okul dönemlerimiz…
Bir taraftan dersler, sınavlar, ev ödevleri diğer yandan fırsat oldukça arkadaşlarla buluşmalar.
Ama imkânlar bugünküler gibi yok o zamanlarda.
Bir Anadolu şehrinin taşlı yollarında çekirdek çitleyerek yürürdük. Ya da ırmak kenarındaki taşlara sıra sıra otururduk. Eğer tanıdık biri varsa oradan kaçılır, meşhur dondurmacının mütevazı masalarından birine kurulurduk. En fazla bir masa etrafında oturmaktı yaptığımız.
Genç kızlık işte.
Bizim gençliğimizde her kızın hayalindeki erkek, o zamanların en yakışıklı jön’ü Tarık Akan’dı. Bayılırdık filmlerine, filmde sadece onu seyrederdik.


Hatta birkaç arkadaşımıza imzalı resmi bile gelmişti. Onlar ne hava atmışlardı. Kıskanmadık desek yalan olur.

O keyifli buluşmalarda bir de müzik konuşurduk.

-Ferdi Özbeğen’in son kasedini dinledin mi?
-Henüz dinlemedim, hangi şarkıları söylemiş?
-Gündüzüm seninle, gecem seninle!
Çok beğenerek, dinledim.

-Ben Sezen Aksu’nunkini aldım çok güzeldi. Onu da alırım ama kasetçalarım arızalı.


-Aaa ben yeni taş plak çalar aldım. Harika sesi var. En son Ajda Pekkan “Mihrabım diyerek” şarkısını dinledim..
-Hadi biraz mırıldansana lütfen!
-“Mihrabım diyerek sana yüz vurdum
Gönlümün dalında bir yuva kurdum
Yıllardan beridir yalvarıp durdum
Sevgilim demeyi öğretemedim”

Biz kendi arkadaşlarımızla buluşunca güle oynaya ya filmler ya da kasetleri konuşurduk. Kim hangi plağı almış, kimin kaseti çıkmış, hangi şarkı çok dinleniyor? Kaset kaç para oldu, plakların fiyatları uygun mu? Nereden alsak?

Gençliğimiz şarkılarını özellikle 80’li ve 90!’lı yılları öyle sıkı takip ederdik ki.
Mesela Seyyal Taner;
Son verdim kalbimin işine

Yeliz;
Hayalimdeki Adam

Ayla Dikmen
Anlamazdın

Taş plak konusu geçince çok üzülürdüm. Küçük bir memur olan babamın maaşı belliydi. Kısıtlı bir bütçe ile idare ederdik. Böyle masraflar bizim aile için lüks gelirdi. Doğrusu alalım diye teklif bile edemezdim! Ama zengin ailesi olan arkadaşlarımda hepsi bulunurdu. Annemden izin aldıkça onların evlerinde dinlerdik….

Soğuk günlerde sobanın yanında kıvırılan çocukluğumuz aslında düşlerimizle ısınırdı.
Taş plak doğal sesiyle cızırdar, şarkılarla beynimize işlerdi ve şarkıları hiç unutmazdık.
Şarkı sözlerini de, şarkıcıları da..
Çünkü şarkının da, şarkıcının da bir anlamı vardı. Öyle bilirdik.
Dinlerken hislenirdik. Geleceğimiz düşünerek düşlere dalardık. Hepsi güzel hayallerdi.
Plaktaki sesin enerjisiyle, odun ateşinin kımıldayışı birleştiğinde ne düşlerimiz olurdu.
Bazen de bu şarkıcıları taklit ederdik.
Gözümüzde ulaşılmaz olacak kadar büyüklerdi. Ancak sesini duyabilirdik, en fazla da elimizdeki mikrofona benzer bir şey alarak oymuş gibi yapardık. Bir an, bir saat, olsun o da güzeldi.
Saf, temiz bir ışık saçılır, gözleri parlatırdı.
Hislerimiz coşardı. Farklı duyguların varlığını keşfederdik.

Ben hala bu şarkıları dinlerim. Belki de hala o gençliğimdeki anlarda kalmış olabilirim!
Unutmadım, unutamıyorum.
Yenileri ise hiç dinleyemiyorum.
Belki de hissiz ve sahte hiçbir şeyden keyif almadığımdandır.

Doç. Dr. Arzu BALOĞLU

 

DOÇ Dr. ArzuBALOĞLU/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 21 Şubat 2022

Yazarın Tüm Yazıları