DAKTİLODAN METAVERSE EVRENİNE
İnsanın kendi yaşamını, bilimsel olarak inceleyebilmesini sağlayan, var olmakla ilgili sorularının cevaplarını bulmasına yardımcı olan “yaşambilim” konusunda kitabını yazma süreci içinde bulunan babam, bilgisayar kullanmayı tercih etmediği için daktilosunu kullanarak yazılarını yazmaya devam ediyordu.
Babacığımı bilgisayarla tanıştırmayı denedim aslında hatta başardı da kısmen ancak yine de reddetti daktilosunu bırakıp bilgisayarla ilişki kurmayı.
Geçen sabah aradı “daktilom bozuldu yedek daktilomla yazmaya devam edeceğim bu emektarı da dedenin daktilosunun yanına koyalım” dedi. Birkaç saniye sessiz kaldım ve 70’li yıllara döndüm hızlıca; çocukluğumda evimizde çok üretken bir bilim insanı olan babacığımın çok emek harcayarak hazırladığı makaleler ve kitaplarını yazma sürecini düşündüm.
Daktilosunun fondaki mekanik sesi ve daima açık olan radyomuzdan bizlere eşlik eden müzik sesleri ile bir müzikal havasında geçerdi günlerim. Babama ilk defa cesaretle ben de yazabilir miyim şiir ve öykü denemelerim var dediğimde ilkokul son sınıftaydım. Babamın olur deyip te daktilosunu benimle paylaşma anı beni çok mutlu etmişti. Hemen bir koşu gidip beyaz bir sayfa alıp ilk heyecanla yamuk yumuk takmayı denediğim kağıt parçasına ilk dokunuşlarım, yazmayı seçtiğim ilk sözcükler, tuşlara vurarak çıkarttığım sesten aldığım haz ve bir müddet sonra parmak uçlarımda yaşadığım sızı ile ilk tanışmam belleğimde capcanlı duruyor bugün de.
İş yaşamına başladığım yıllarda elektrikli daktilo vardı ne kadar kolaylıktı bizler için. Üniversite de ki asistanlık yıllarımda ise; önceleri her yazışma daktilo ile yapılıyordu, hocamın idari görevi olduğu için anabilim dalının yazışmaları, bölümden, dekanlıktan ve rektörlükten gelen yazılar gün içinde mesaimiz daktilo başında geçiyordu. Tüm sınav soruları da daktiloda yazılıyor hatta sorunun içeriğinde bir şekil çizilmesi gerekirse; karbon kağıdın üzerindeki beyaz kağıda bu şekil iğne ile çiziliyordu. Teksir makinesi ile sorular çoğaltılıyordu.
1996 yılından itibaren bilgisayarlar masaların üzerlerinde yerlerini almaya başladı, tüm yazışmalar, sınav soruları bilgisayarlar aracılığıyla yapılmaya ve kaydedilmeye başlandı. Artık yazıcılardan çıktı alınıyor ancak her faaliyet bilgisayarlar aracılığıyla yapılıyordu. Her geçen yıl gelişen sistemler nedeniyle bilgisayarlar masaüstünden yavaş yavaş her yere taşınabilecek hale dönüştü.
Bu dönüşüm sadece bilgisayarlar da değil masalarımız üzerinde yer alan telefonları da etkiledi. Onlar da hem yanımızda taşınabilir hem de bilgisayar özelliğini kapsayan küçük araçlara dönüştüler. Böylelikle çeşitli uygulama modülleri ve oluşturulan bulut sistemleri sayesinde her türlü yazışma, sınav sorularını yazma, notları sisteme girme hatta ders anlatma, seminer verme gibi işler çok daha basit hale gelmişti. Bir tek, farklı siber güvenlik sistemleri kurmak gerekiyordu. Dünya Covid pandemi süreci ile birlikte artık tüm yüz yüze ilişkileri hızlıca dijital dünyaya taşırken dün öğrencilerimden birisi mesaj attı ve hocam bu hafta dersimizi size yollayacağım linke tıklayarak ve avatarınızı oluşturarak katılacağınız
Metaverse platformunda yapabilir miyiz ? dedi. Yine bir kaç saniye düşündüm evet demeden önce;bugüne kadar en az 5’i masaüstü 4’ü dizüstü olmak üzere 9 farklı bilgisayarım 3 tabletim, 8 cep telefonum oldu. Şimdi ise derse yetişmek için avatarımı oluşturma peşindeyim.
Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/Akademisyen
Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 10 Ocak 2022