Site icon Kent Ekranı

ELENİ. “Sizin ailenizde bir Eleni var mı?”

ELENİ

Sizin ailenizde bir Eleni var mı?”
Yanıtınız ne olursa olsun, Eleniler acılı bir kuşağın; mübadelenin simgesi…

Türkiye’nin önde gelen pandomim sanatçılarından Ata Aksoy Eleni merkezinde o kuşağı oyunlaştırma uğraşında.

Yaşadıkları mübadele kuşağınınki kadar zorlu olmasa bile ‘süt liman’ da değil.
Destek gerekiyor.

ELENİ

Yazılarımda İstanbul’dan çok söz ettim. Bunu yapmaktan büyük keyif alıyorum. Yaptığım şey, eski güzelliğini hızla kaybetmekte olan şehrime karşı bir tür zamanı durdurmak, geriye sarmak ve böylece gözümde değerini zerre kadar yitirmediğini dile getirmek isteği galiba. Bu kez eskiden İstanbul’da yaşayıp gitmiş ahalisine değineceğim biraz. Bu sayede de eski zamanlarda bu şehrin havasını solumuş birinin hayat hikayesinden Eleni’den bahsedeceğim.

Türkiye’de sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen pandomim sanatçılarından biri olan Ata Aksoy’un sanat için çarpan yüreğinin gerçekleştirmek üzere olduğu yeni projesi “Eleni” Canan Aksoy’un yazdığı 1940’lı yıllarda İstanbul’da yaşamış yerinden yurdundan koparılan, göçmen olmanın iç acısına rağmen dimdik ayakta kalmış bir kadın.

İstanbul’da yaşayan insanlar bir yerlerden kopup gelmişlerdir.
Bir ya da iki kuşaktır bu şehirde bulunan herkes konuşmanın başlangıcında İstanbul’ludur sonra aslen nereli olduğuna gelir sıra. Üç veya dört kuşaktır burada yaşam kurmuş olanlarsa hakiki İstanbul’ludur artık.

Bu şehir tarihi boyunca en başta Asya ve Avrupa kıtasını bağlayan konumuyla ve birbirinden bağımsız gibi görünen ve fakat bir armoni içinde harika motifler oluşturan insan çeşitliliğiyle ayrıcalıklıdır. Farklı dinler, farklı kültürler şehrin damarlarında akan kanı hızlandırır ve canlı tutar onu.

Sizin ailenizde bir Eleni var mı?
Benim ailemde hem anneannem hem de babaannem birer Eleni mesela. Mübadele döneminde Girit adasından gelen babaannem ve Balkan savaşı sırasında Makedonya-Arnavutluk sınırındaki bir köyden ailesiyle İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış anneannem.
Burada hayata tutunmuş Ata Aksoy’un Eleni’si gibi güçlü kadınlar.

Yerinden yurdundan kopup gelmek bu şehirdeki birçok insana tanıdık duygu olmalı. Farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan gelip şehrin sokaklarında buluşmak, aynı kahvede oturmak, aynı meyhanelerde yan yana masalarda içip efkar dağıtmak çok sık yaşanan durumlar. Geçim sıkıntısı yüzünden kendi iradeleriyle göç edenleri bir kenara koyuyorum. Benim atalarım benzeri Eleni gibi buraya zorla getirilmiş insan hikayelerinden bahsetmek istiyorum.

İstanbul bu kadar kalabalık değilken ve aslında çok daha masalsı bir şehirken kendini o ya da bu sebeple bir şekilde burada bulmuş insanlar hayata tutunma çabalarında hikayeleri kendilerine benzeyenleri de yanlarına çeker, bir tür kader ortaklığı yaparlar bu şehirde.

Bir yere ait olmak duygusu yaşama bağlanmakla yakından ilintilidir. Ait olduğu yerden koparılmak ise insanların içinde kanamasını durdurmadıkları, kabuk bağlamayan bir yaradır aslında. Olan biten zamanla önemini yitirse de kuşaklar boyunca anlatılagelen hikayelerle varlığını hep korur ben bunun canlı tanıklarından biriyim.

Eleni bu şehirdeki azınlıkların, içlerinde bitmek bilmeyen yalnızlık duygusuyla yaşayanların sembolü. Sayıca az olmanın az(ınlık) olmanın, kendini diğerlerinden farklı hissetmenin sancısını yaşayanlar için hayat diğerlerinden daha zorlu geçer. Öte yandan şöyle bir geçmişe baktığımda İstanbul’un en canlı renklerini oluşturanların yine bu insanlarımız olduğunu görüyorum.

Her insan bir hikayedir gözümde. Değerli ve bilinmeye, incelenmeye, üzerinde düşünülmeye değer bir hikayedir.

Çocukluğum anneannem ve ailesinin Balkan savaşı sırasında Sırpların bir gecede yakıp yıktıkları köylerinden kaçarak İtalya üzerinden İstanbul’a gelişlerini defalarca gözümde yeniden canlandırmamla, daha sonraları da bunu yazıya dökmemle… Babaannemin Girit’ten İstanbul’a gelen gelin olmasının hayalimdeki görüntüleriyle renk kazandı.

Eleni’yi okuduğumda bana çok tanıdık gelen bu kadının hikayesinin de diğer tüm Eleni’lerin hayatlarına benzer yüreğe dokunan lirik anlatımından etkilendim.
Canan Aksoy İstanbul’un masal şehir olduğu zamanlarda yaşamış bu kadının iç dünyasını, zaman zaman hüzünlenip etrafından kopup geçmişe gitmelerini, içindeki müziğe kendini kaptırıp dans etmesini anlatarak onu ve benzerlerini yeniden yaşatıyor. “Eleni”, benzerlerinin hüznünü, aidiyet duygusu sancılarını, kaybolup gitmeyi ret eden ve şimdi içinde bulunduğu yaşama sıkıca tutunup ayakta kalmanın vakur duruşunu dokunaklı bir halle gözlerimiz önüne serecek bir oyun olacak.
Günümüzde ülkemizdeki zorlu şartlar altında yaşama tutunmaya çalışırken “sanat” ne kadar ön plana çıkabiliyor ki? Bir başka şekliyle “sanat” ülkemizde ne zaman öncelik oldu ki? “Sanata” ve “sanatçıya” sıra ne zaman geldi ki? Diyerek sorularımı çoğaltabilirim. Hepsine vereceğim cevaplar muhtemelen “maalesef” diyerek başlayacaktır.

Sanatçı olmak hayalperest olmaktır. “Hayalperest” sözcüğü burada olmayacak şeylerin peşinden gitmek anlamında yer bulmuyor. Oldukça güzel bir anlamda kullanıyorum. Hayatımıza anlam katacak, renk verecek, bir takım duygularımızı canlandıracak şeylerden bahsediyorum. Sanat bize bunu yapıyor işte. Bugünlerde Ata Aksoy “Eleni” nin oyunlaştırılabilmesi, sahnelenebilmesi için uğraşıyor. Kapı kapı dolaşıp suponsor bulmaya çalışıyor. Enerjisini içindeki sanat aşkından alıyor. Göz bebeklerindeki pırıltı sahneyi şimdiden aydınlatıyor.

2022 büyük rakam! Nereye gidiyoruz ? Durup derin nefes alsak, giderek anlamsızlaşan hayatımıza biraz sanat katmayı denesek ne güzel olur. Aynı zamanda “kadına şiddet” konusuna da dikkat çekerek “Eleni” ye sahnede yeniden yaşam üfleyen bu oyunun sergilenmesi için Ata Aksoy’un en kısa zamanda istediği desteği bulması dileğiyle.

Şimdilik bu yazının birilerinin kulağına kar suyu kaçırabilmesi ihtimali tek tesellim.

Şöyle bitiriyorum, üzerine bir kez daha düşünmeniz dileğiyle;
“Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir”
Mustafa Kemal Atatürk

Hüma SEVİM

 

HümaSEVİM/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 06 Ocak 2022

Yazarın Tüm Yazıları
Anne With An E,Hüma Sevim
Exit mobile version
situs toto 4D slot
situs togel toto 4D
situs toto
situs togel toto
toto togel
togel toto slot 4D
situs toto 4D slot
situs toto slot 4D
toto togel 4D
situs toto
ROGTOTO
EDCTOTO
EDCTOTO
situs toto
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
Hongkonglotto
Hongkong lotto
lottto
Sydneylotto
Sydney lotto
lottto
ROGTOTO
bandar toto togel 4D
bandar togel
toto togel
toto 4D
toto
4D
situs toto
toto macau
toto
ROGTOTO
situs toto togel resmi
bandar situs toto macau terpercaya
bandar togel terpercaya
situs toto togel resmi
bandar togel terpercaya terbesar
situs toto terpecaya
situs togel resmi toto
togel situs toto
SAPITOTO
SAPITOTO
situs toto togel
situs togel
toto togel
situs toto
togel
toto
situs togel terpecaya
situs toto togel
situs toto
togel
toto
situs toto togel
situs toto
situs togel
toto
togel
situs toto togel
situs toto
situs togel
toto
togel
togel
situs togel resmi toto
situs toto
situs togel
toto
bandar togel
togel terpercaya
bandar togel terpercaya
ROGTOTO
ROGTOTO
situs togel 4d
Togel Online
rogtoto
situs toto
situs togel
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
ROGTOTO
TOTO TOGEL
toto slot
toto slot
SAPITOTO
Slot Gacor
Slot Gacor Resmi
Slot Gacor Bet 200
Slot gacor Terpercaya
Slot Online
slot gacor maxwin hari ini
slot gacor hari ini 2024
situs slot gacor gampang menang
slot gacor gampang menang
slot gacor
TOTO SLOT
SLOT88
slot online
slot gacor
slot gacor
SLOT GACOR
Slot88
sydneypools sydney pools Live Draw sydneypools Result Pos Togel Sydneypools 4D Situs Toto Slot Resmi