Bir Öğretmenin Kaleminden
Öğretmenlik Bestesi
Öğretmenlik… Sımsıcak bir sevgi sözcüğü… Dünyaya tekrar gelsem, yine bu mesleğe kaldığım yerden devam ederim… Bu meslek benim özüm. Kendimi başka bir meslekte hayal bile edemiyorum. Tıpkı şarkıdaki sözler gibi:
‘…Aynı bedende can gibiyiz
Biz ayrılamayız…’
Kendimi her tanıttığımda bu sıfatı hiç atlamadım. Çünkü o benim adeta ikinci ismimdi; Fevziye Öğretmen…
Bu sıfatı gururla taşıyorum, ölene kadar da taşıyacağım, seve seve, mutlulukla, hiç unutmadan…
Her öğretmenin, ne de çok ‘evlat’ öğrencileri vardır. Onların gözlerinin içine bakmak yeter, onları anlamak için…
‘Evlat’ öğrencilerle, dil ile konuşmanın yanı sıra, bir de gözlerle konuştuk biz. Bu konuşmayı da bizden başkası anlayamadı hiç…
Yıllar sonra tesadüfen ya da sosyal medyada birbirimizi bulduğumuzda, buluşup aynı konuşmalara devam ettik; özlemle, durmadan, yılların acısını çıkararak…
Öğrencilerimin tümü bir meslek sahibi olmuştu, evlenmişlerdi, çocukları vardı.
Hatta öğretmenliğimin ilk yıllarında okuttuklarım, emekli bile olmuştu.
Öğretmenliğe başladığımda, İmam Hatip Lisesi yedi yıldı. O sınıflarda benden büyük öğrenciler vardı.
Bazı öğrencilerimin çocuklarını da okutmak kısmet oldu. Bundan daha büyük mutluluk olur mu hiç? Ben her zaman onlarla gurur duydum. Onlar benim sevgi aşılarım… Onlar benim enerji kaynağım ve bizimkisi hiç bitmeyecek bir sev- gi bestesi; güfte ‘evlat’ öğrencilere, beste ise öğretmene ait…
Sözün özü;
Öğretmenlik, yürekten gelen sevgi ile insanları eğitmek ve hayata hazırlamaktır. Yani özden vermektir. Geri dönüşü ise; unutulmamak, iyi anılmak, sevgi, saygı ve vefadır.
Fevziye TURAN/E. Öğretmen