Tapınaklar adası: BALİ-2
Endonezya’nın dünyaca ünlü turizm merkezi Bali’yi konu alan ikinci yazımıza adanın bir başka ilginç yönünü anlatarak başlamak yerinde olur.
Bali’de herkes kendi inanışına göre yaşamakta özgür. Putperestler, Hindular, Hıristiyan ve Müslümanlar bir arada uyum içinde yaşıyor. Adada sadece yedi kişilik bir ailenin kullandığı bir Katolik kilisesi de var, Protestan kiliseler de.
Elbette ki Hindu, Budist tapınaklar ve camiler… Hatta bir Hindu, bir Budist tapınağı ile bir kilise ve camiyi bir arada görebilirsiniz. Bedugul Tapınağı’na gittiğinizde karşılaşacağınız manzara az önce anlattığım fotoğrafın tam karşılığı olacaktır.
Adada üç milyonu aşkın nüfus yaşıyor. Üç milyon kişinin barındığı evlerin toplamından fazla tapınak olması ilk anda şaşırtıcı gelebilir. Ancak basit bir açıklaması var. Adada inşa edilen her binanın bir de tapınağı olmak zorunda.
Yani Bali’de ister Hıristiyan olsun ister Müslüman, yada Budist, Hinduist, Putperest ya da Çinli, Japon, Avrupalı, Balines (Bali’nin yerli halkı), Hindu farketmez; yani din ya da köken ayırmaksızın herkesin evinde bir tapınak olmak zorunda. Hatta her binanın demek daha doğru olur. Okullar, oteller, devlet binaları da tapınak yapmak zorunda.
Köylerin, ilçelerin, illerin ortak kullandıkları tapınaklar ile adadaki çok büyük ana tapınakları da eklerseniz, üç milyon nüfusun yaşadığı binaların sayısından fazla tapınağın açıklaması kendiliğinden ortaya çıkıyor.
TANAH LOT
Bu tapınakların büyük bölümü ziyarete açık. Tanah Lot Temple en ünlülerinden biri. Bu tapınağa düzenlenen turlar özellikle gün batımına yakın yapılıyor.
Çok geniş bir alana kurulu Tanah Lot, maymunlarıyla da ilgi çekiyor. Tapınak arazisindeki her şey kutsal sayıldığı için maymunlar diledikleri gibi davranabiliyor. Size de fotoğraf çekmek için müthiş fırsatlar veriyorlar. Gün batımında ise sizi başka bir sürpriz bekliyor.
Tanah Lot, daha önce bu köşede ayrıntılarıyla okuduğunuz Bali’nin dünyaca ünlü Kecak (Ateş) Dansı’nın en iyi icra edildiği mekanlardan biri. Gösteri alanında yerinizi aldıktan kısa bir süre sonra, tam da güneş Hint Okyanusu’nun serin sularına gömülmek üzereyken, kalabalık bir grup erkeğin sahneyi doldurmasıyla başlıyor gösteri. Müzik aleti kullanılmadan, sadece sahneyi dolduran erkeklerin trans halinde çıkardıkları seslerle yapılıyor Kecak Dansı. Finali muhteşem. Dans maymun kılığına bürünmüş ana karakter dansçının gerçek alevler içinde kalmasıyla sona eriyor.
TAPINMAK BİR HAYAT TARZI
Bali’de yaşayanlar günde en az iki kez tapınıyor. Hem iyi ruhlara hem de kötü rahlara üstelik.
İnanışlarına göre kötü olmadan iyi de olmaz. Her sabah güne başlarken evlerdeki sunaklarda iyi ruhlara taze meyve, yeni pişirilmiş pirinç ve yeni koparılmış çiçekler sunuluyor. Her akşam da kötü ruhlara bozulmuş gıda, çürümüş meyve ve solmuş çiçekler… İyi ruhlara boydan biraz daha yukarıya, kötü ruhlara ise yere konuluyor sunular.
ADA VE SANAT
Zengin Bali kültürünün bir parçası olan ağaç oymacılığının ulaştığı nokta sizleri kendine hayran bırakacaktır. Ağaç oyma eserler, gerçekten de anlatılamaz güzellikte. Elbette ki, fiyatları da ona göre çok yüksek. Bir heykelin yapımının iki yıl sürebildiğini öğrenince emin olun o fiyatlar artık o kadar da yüksek gelmeyecektir.
Bu arada Türkiye’de bir dünya paraya satılan ağaç işleme masa ve dolapların fiyatının orada ne kadar düşük olduğunu da hayretle göreceksiniz. Resim ve dans, ada kültürünün ayrılmaz bir parçası. Tapınaklarda izleyeceğiniz danslar uzunluğuyla belki sizi sıkacak ama anlatacağınız önemli bir anı olacak.
YA EĞLENCE
Eğlenmek için de elbet çok seçeceğiniz olacak. Özellikle Kuta bölgesinde kurulu bar ve gece kulüplerinde… Siz sadece çılgınlık düzeyine karar verin. Uzakdoğu turizm anlayışı, Kuta’da tam karşılığını buluyor. Uzun uzun anlatmaya gerek yok, bir önceki cümle sanırım her şeyi anlatmaya yetiyor. Kuta’da eğlence anlayışı gerçekten de hayal sınırlarını zorluyor.
VE YEMEK
Bali’de muhtemelen tek zorluk yaşayacağınız şey yemek olacak. Uzakdoğu mutfağının bol baharatlı yemeklerine alışmak gerçekten de zor. Bereket ki, adada hizmet veren restoranlar, İtalyan mutfağından Japon mutfağına kadar uzanan sayısız seçenek sunuyor. Bugüne kadar en iyi suşiyi Bali’de yediğimi söylemem inanın abartı değil. Hatta Bali’de dönerci bile var. Ubud’ta sahibi Türk olan döner restoranında bildiğimiz döner de yiyebilirsiniz. Ya da eğlencesiyle ünlü Kuta’nın sakin bir köşesine kurulmuş, lüks Türk restoranında, biraz pahalı da olsa tanıdığınız yemekleri. Üstüne bir sütlaç iyi giderdi derseniz, merak etmeyin var…
VE DE ALIŞVERİŞ
Eğer niyetiniz biraz da alışveriş yapmaksa, seçeceğiniz fazla değil. Bali Collection alışveriş merkezinde dünya markalarını bulabilirsiniz. Servisleri sizi otelinizden alıp, geri getirecektir. Fiyatlar çok da uygun sayılmaz. Aynı fiyata Türkiye’de de o markayı alabiliyorsunuz zaten. Ancak Eylül ayında Bali’ye giderseniz indirim zamanı olacaktır. O zaman uygun fiyata bavulunuzu doldurabilirsiniz.
TAVSİYELER
Bali adasını deneyimleyen şanslı insanlardan biri olarak söyleyeceğim şudur ki; boşverin deniz, kum, güneş üçlüsünü. O üçlüyü yaşayacağınız otellerin Antalya’dakilerinden hiç farkı yok. Ben beş gün öyle bir otelde kalmama rağmen okyanusta yüzmek için sadece bir gün ayırdım. Gel-git de çok etkili. Akşam kumsalda ayaklarınızı ıslatan okyanus, sabah uyandığınızda yüzlerce metre uzaklaşmış olabilir.
Geri kalan dört günde ise Bali’yi keşfetmeyi tercih ettim. Bali’deki diğer günlerimi ise yağmur ormanı içine, doğayı bozmadan kurulmuş, lüks ve konforda sınır tanımayan, Ubud’daki bir otelde geçirdim. Bali’ye gideceklere; okyanusa uzak Ubud’da kalmalarını önerebilirim.
Haa bir de uyarı. Bali’ye giderseniz, kutsal sayılan maymunlara dikkat edin. Ziynet eşyası çalmaya bayılıyorlar ve bir avuç fıstık almadan asla geri vermiyorlar.
Selahattin NİZAM/Gazeteci-Fotoğraf Sanatçısı
Selahattin NİZAM/kentekrani
Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 23 Eylül 2021