Futbol sahnede oynanmaz!               

0
Futbol sahnede oynanmaz!               
Kimi dostlarım benim daima muhalif futbol yazarı olduğumu düşünürler.
Özellikle genç kuşak; forma sahibi kişiler ve biraz da takımlarının piyasa yanı ile ilgilendikieri için ‘en büyük’ neyin olduğunu pek çözemezler.
Para mı, Takım mı; Futbolcu mu, hakem ile sonuç arasındaki ilişki mi derken oyunun kendisi ikinci planda kalır.
Oysa pas sayısı, şut, orta ve gol ile penaltı veya duran top arasında gidip gelen 90 dakikaların tükenişi bir defile tadındadır adeta.
Bir takım kişiler bundan yararlanarak iğneli sözlerle futbol dünyasını idare ederken gerçek futbol elimizden ve aklımızdan uzaklara düştü!
Bizi yöneten-geçmişte fanatikte olsa- futbol adına sorumluları zorlardı!
Ama artık parasal boyut endüstriyel yapıya geçince atladık olaya!
Alt yapısı olmayan bu durum kısa sürede bizi uluslararası vitrinde daha da geriye itiyor sanki.
En iyi futbolcunun iyi bir teknik adam da olduğunu sanma işgali altındayız.
Çok sıkışırsak Kuntz veya Lucescu gibi yabancı teknik adamlara yöneliyoruz.
İlgili ilgisizlerin kolay aldandığı gerçekleri iyi kestirenler her geçen gün futboldan farklı  ‘oyunlara’ yelken açmayı sağlayacak önlemlere itiliyorlar.
Onlara göre, biz de her şey tesadüfi ve bu anlamda adam yok birkaç kişi dışında
Olmadı teknik adamı at!
Bir galibiyet ile yücelt ve sonra kötü gidince gönder, yenisini al.
Yahu ben kendi adıma hep söyledim! Sizlere yol açacak başarılara koşturdum gençleri .Bu işi iyi yapıyoruz dedim.
Öncelikle bu satırların sahibi olarak asıl görevim; pro-lisanslı teknik adam olarak yaptıklarımı ve yapamadıklarımı görmeleri gerekenler nedense sadece satırlarımla yazar olarak beni tanımakla eş tutmaya çalıştılar.
O gençlerin bir bölümü harcandı gitti ve bu günlere geldik anlı şanlı ahkamcılarla.
Sorumlular belli ama hep “ah’lar! vah’lar!” arasında kaybettiklerimizi konuştuk.
Bazı anlamsız yapılar futbola karışıp yön vermeye çalışırken gençlerimizi, yeteneklerimizi unuttuk! Şimdi moda, neredeyse tamamen yurtdışından gelen ve onları piyasaya süren yapılarla doldu.
Bu ülkede 80 milyondan adeta futbolcu çıkmıyor öyle mi!?
Onları görüp çağdaş eğitimle sahiplenmeyenler, cesaretle forma vermeyenler günah işliyorlar..
Geçen gün laf kalabalığı ile dolu bir yetkiliyi-ki, öğrencim olma şansını yakalamıştı-TV de izledim.
Ne yazık ki boş geçiştirilen bir programdan sonra hiç bir gelişmeye katkısı olmayan söyleşi son buldu.
Oysa şu günde hiç olmazsa umut aşılanmalı ve acil önlemle son üç karşılaşmaya yönlenmeliydik.
Ben daima işin gerçeğinden yanayım.
Süslü ve kapı aşındıran sözlerle zaman kaybediyoruz.
Çünkü, futbol bizim yatkın olduğumuz bir spor dalı ve alanıdır.
Gelin nostalji değil gerçekçi gözle futbola bakalım ve nereden nerelere gelindiğini anlayalım.
Hiç mi gelişme olmadı dünya futbolda kalkınırken.?
Çünkü, biz futbolu laf ile oynanıyor gerçeğini sahada görmüyoruz!
Kısaca, önce dibe vuracağız sonra da oradan hareketle canlanacağız anlaşılan.
Huyumuz böyle!
Ama unuttuğumuz gerçek biz bu açığı kapatmak için uğraşırken “Atı alan Üsküdar’ı geçiyor!”

Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar

 

Adnan DİNÇER/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 12 Ekim 2021