Bu haftaki konuğumuz,Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi emekli öğretim üyesi, Prof.Dr. Rıfat YALIN
Mide Kanseri
“Ülser gibi iyi huylu bir mide hastalığı nedeniyle, daha önceden mide ameliyatı geçiren ve kan grubu (A) olanlarda da mide kanseri olasılığı artmaktadır.”
Mide kanserinin özellikleri nelerdir?
Kanser, vücudumuzdaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalması, daha sonra da tüm vücuda yayılmasıdır.
Japonya, Çin gibi uzak doğu ülkelerinde ve gelişmemiş ülkelerde daha fazla görülen mide kanseri, genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar ve erkeklerde kadınlardan daha sık bulunur. Erken dönemlerde belirti vermeyen mide kanserlerinin 2/3’si tanı konulduğu zaman ileri evrededir. Geç belirti vermesi tanının gecikmesine yol açarken, tedaviden yararlanma şansı da azalmaktadır.
Mide kanseri gelişmesinde başlıca risk faktörleri nelerdir?
Mide kanseri gelişmesinde öne sürülen bazı risk faktörleri vardır. Fakat hastalarda bazan birkaç risk faktörü bulunabilirken, bazan da herhangi bir risk faktörü bulunamaz.
Hastalık 60-80 yaş aralığında ve erkeklerde, kadınlardan yaklaşık olarak iki kat daha fazla ortaya çıkar.
En önemli risk faktörlerinden biri “Helikobakter pilori” enfeksiyonudur. Uzun süreli H.Pilori enfeksiyonları midenin iç tabakasında “kronik atrofik gastrit” denilen değişikliklere ve sonunda mide kanserine yol açarlar.
Mide kanseri oluşumuyla yiyeceklerin ilişkisi de uzun yıllar tartışılmıştır.
Tütsülenmiş ve tuzlanmış balık ve etler, başta Japonya olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinde daha fazla görünen mide kanserinin nedeni olarak suçlanmıştır. Diğer yandan taze meyva ve sebze tüketiminin mide kanserinde koruyucu rol oynadığı da ileri sürülmüştür.
Sigara içenlerde mide kanseri görülme olasılığı özellikle midenin özofagusa yakın üst kısımlarında- iki kat artmaktadır.
Ülser gibi iyi huylu bir mide hastalığı nedeniyle, daha önceden mide ameliyatı geçiren ve kan grubu (A) olanlarda da mide kanseri olasılığı artmaktadır.
Midenin adenomatöz polipleri ve birinci dereceden yakınında mide kanseri öyküsü bulunanlarda da risk artmıştır. Bunun en iyi örneği Napolyon Bonapart ailesidir. Ailesinden pek çok kişinin benzer mide yakınmaları sonucu öldüğünü gören Napolyan , Elbe adasında ölümünden önce doktorlarından kendisine otopsi yapmalarını istemiş ve bunun sonucunda mide kanserinden öldüğü anlaşılmıştır.
Mide kanserinin belirti ve bulguları nelerdir?
Ne yazıkki mide kanseri erken dönemde nadiren belirti verir. Hastaların ancak 1/5’i erken dönemde tanınmaktadır. İçi besinlerle dolan, üç kat kas tabakası ile kolayca esneyip genişleyen midede erken dönemde fazla belirti ortaya çıkmaz. Büyük bir kısmı ileri evrede tanınan mide kanserinin belirti ve bulguları, kanserin yerleşimine göre değişir.
Başlıca yakınmalar iştahsızlık, zayıflama, karın bölgesinde dolgunluk hissi ve ağrı, midede yanma, ekşime, bulantı, kusma veya kanamadır.
Mide bölgesinde bir kitlenin ve köprücük kemiği üstünde lenf nodülünün ele gelmesi, sarılık, karında sıvı toplanması veya kanama, genellikle hastalığın ileri evrelere ulaştığını gösteren bulgulardır.
Mide kanserinde tanı nasıl konulur?
Tüm hastalıkların tanısında olduğu gibi, mide kanseri tanısı da öncelikle alınan iyi bir öykü ve fizik muayene ile başlar. Başta aile öyküsü olmak üzere risk faktörleri dikkatle gözden geçirilir. Tam kan sayımı, laboratuar testleri ve tümör belirteçleri (marker) araştırılır. Tanıda en önemli ve güvenilir yöntem, üst sindirim sisteminin “endoskopik” (gastroskopik) incelenmesidir. Endoskopi sırasında görülen lezyon veya ülserlerden parça alınıp (biyopsi) incelenmesi de tanıda önemli bir işlemdir. Akciğer grafisi, kontrast maddeli mide-duodenum grafileri (günümüzde çok az kullanılmaktadır), Bilgisayarlı tomografi, MRI (magnetik rezonanslı görüntüleme) ve özellikle uzak yayılımların saptanması için PET (pozitron emisyon tomografi) tanıda kullanılabilecek radyolojik yöntemlerdir. Endoskopik Ultrasonografide önemli bir tanı yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Tedavide yeni gelişmeler nelerdir?
Mide kanserinin tedavisinde değişik uygulamalar hastalığın evresine göre kullanılır. Erken evre tümörlerde primer tedavi cerrahi olmalıdır. Cerrahi tedavi ile midenin tamamı veya bir kısmı çıkartılabilir. Son yıllarda bazı merkezlerde, erken evre mide kanserlerinde laparoskopik, endoskopik ve robotik rezeksiyonlarda yapılmaktadır. Ayrıca ileri evre tümörlerde de kanama, tıkanma veya delinme gibi komplikasyonlarda da cerrahi yöntemler uygulanabilir.
Kemoterapi, özellikle son yıllarda geliştirilen yeni ilaçlar ile tedavide önemli bir yer almış ve yaşam süresinin önemli derecede artmasına yol açmıştır. Özellikle cerrahi sınırları aşan ve çevreye yayılım yapan tümörlerde ameliyat öncesi yapılan kemoterapilerle (neo-adjuvant) tümör ve lenf bezleri küçülüp, kaybolmaktadır. Daha sonra yapılan cerrahi tedavi ile de hastanın yaşam süresi çok uzamaktadır. Ayrıca son yıllarda geliştirilen “hedefe yönelik kemoterapi” (Akıllı ilaç) ile de çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Ameliyat esnasında veya sonrasında uygulanabilecek Radyoterapi veya İmmünoterapi de , tedavi seçenekleri arasında sayılabilir.
Mide kanseri tedavisinde neler değişti?
Billroth’un mide kanseri için yaptığı ilk mide rezeksiyonundan (çıkartılmasından) sonra, çok uzun yıllar sadece cerrahlar tarafından mide ameliyatları yapıldı. Son yıllarda bu durum tek başına cerrahların sorumluluğundan çıkarak, gastroenterolog, cerrah, patolog , radyolog ve onkolog tarafından “multidisipliner” planlanıp yürütülmeye başladı. Erken evre mide kanserinin cerrahi tedavisinde endoskopik, laparoskopik ve robotik cerrahi uygulamaları arttı.
Önemli bir diğer gelişmede yeni kemoterapi ilaçlarının eklenmesiyle, neoadjuvant (cerrahi öncesi yapılan kemoterapi), cerrahi sonrası uygulanan adjuvant ve hedefe yönelik kemoterapi (akıllı ilaç tedavisi) ile başarının daha artmış ve yaşam süresinin uzamış olmasıdır.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Atıf AKDAŞ/ÜROTIP
Atıf AKDAŞ/kentekrani
Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 02 Mayıs 2021