Mere Deli Digital Kültür!
Farkında mıyız, kültür denilen o geçmişten geleceğe köprü olacak değer aktarımlarının başına, son zamanlarda gelmedik kalmadı.
Neyi aktaracağız yahu?
Bizler bile hangisinin önemli bir geleneksel değerimiz olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşıyoruz.
Kafalarımız “bi milyon!..
Beyinlerimizde köpürtülmüş sabun balonları var.
Bir fikir balonu şişiyor önce… Şöyle irice bir kıvama geldiğinde, üzerinde balonun ilk ışıltısını engelleyen zerrecikler birikiyor.
Sonra “ploppp!..” patlıyor…
Elveda ey fikir… elveda ey değerim!.. buraya kadarmış !
***
NBA Basketbolcusu Kyrie Irwing’in “Earth is flat!” (Dünya düzdür!) deyişini bilmeyen kaldı mı?
Adamcağızı “dünya düzdür!” inancına götüren dezenformatif mecra, internetin kendisiydi.
Aslına bakarsanız hiç de başka bir şansı yoktu.
Çünkü, vaktiyle dünyanın düz olduğuna dair bir iki komplo teorisi videosu izlemişti. Konu ilgisini çekmişti.
Vayy! Sen misin ilgilenen!…
İnternetinin her başına geçtiğinde, önüne yüzlerce ve binlerce dünyanın düz olduğunu ileri süren video geliyordu.
Irwing’in artık başka bir inanca sahip olması mümkün değildi.
Çok yankı uyandırınca; gelen binlerce tepki paylaşımındaki görüşünün aksine videoları izleyerek, çıkıp özür diledi.
O karşıt videoları ilk defa görüyordu.
***
Dünya teknoloji devleri itiraf ettiler…
Temel amaçları, insanların internette daha fazla vakit geçirmesini sağlamaktı. Çünkü insanlar internette ne kadar fazla vakit geçirirse; bu, o kadar fazla reklam pazarlaması ve o kadar fazla para demekti.
Peki nasıl olacaktı?
Elbette dezenformatif bilgiyle! Yani bilginin çarpıtılmasıyla!..
Türk Dil Kurumunda “dezenformasyon” kelimesinin karşılığı var. “Bilgi çarpıtma” diyor. İngilizce “Misenformation” ise hiç yok. “Yanlış bilgi” denilebilir ama o zaman da dezenformasyona karşı masumiyet derecesi düşer. Yanlış bilgiyi kim kutsar? Halbuki dezenformasyon, yanlış bilgiden daha az masum. Keşke dezenformasyon olmasa da, yanlış bilgi olsa, o belki düzeltilebilir, doğruyla karşılaşılınca…
Dezenformasyon yaparken, bir doğru bilgiyi alıp, onu öyle bir hale getiriyorsunuz ki, bu bilginin aktarıldığı kişilerde aksi kanaatlere neden oluyor.
Mesela, Çin’deki yaklaşık 165 km. uzunluğundaki Grand köprüsünü örnek veriyorlar. “Dünya yuvarlaksa, bu köprü niye düz?” diyorlar. Bu ökseye de, tüm dünyası doğup büyüdüğü kasabasından ibaret olan zavallı insanlar yakalanıyor. Zamanında dünyanın yüzölçümü ile filan yeterince ilgilenmemişler ki… idraklerine oturmamış ki… nasıl kıyaslasınlar?
Nasıl anlatacaksın şimdi, Japon Nippon Havayollarının “yılbaşına özel zamanda yolculuk” seyahatleri düzenlediğini?
Adamlar Tokyo’da diyelim ki “2021’i kutlayıp, sonra uçağa binerek Los Angeles’a, yani 2020’ye uçuyorlar. Orada saat farkından dolayı bir kere daha 2021 yılına giriş yapıyorlar. Gel de bunu bizim kasabalıya anlat, anlatabilirsen.
***
Konudan fazla uzaklaşmadan, dünya teknoloji devlerinin, yani Google’un, Facebook’un, Whatsapp’ın ve diğerlerinin, dezenformasyonla niye devrimsel mücadele etmeyeceklerini anlatalım.
Aslında çok basit… beş kelime…
DEZENFORMASTON, KUTUPLAŞMA ve İNTERNETTE GEÇİRİLEN ZAMAN.
Bir kısır döngü düşünün… daha fazla dezenformasyon, daha fazla kutuplaşmayı; daha fazla kutuplaşma ise internette daha fazla zaman geçirmeyi tetikliyor.
Sonrasında gelsin reklam verenlerden paralar…
Kutuplaşma ve İnternette geçirilen zaman kısmı tanıdık geldi mi?
Yemek programları, Survivor’lar, Moda programları, Gelin yarışmaları ve Reality Showlar…
Dijital mecralardan bu kutuplaşılmış tartışmalara katılan milyonlar. Yandaşlığa daha fazla zaman ayrılması ve reklamlara daha fazla maruziyet…
Böyle böyle kültür evriliyor; tanınmaz ve içinden çıkılamaz hale geliyor.
***
Bu yazıyı, bir moda programında; sokaktaki insanların dibine kadar yadırgayacağı bir kıyafeti savunan tombul kızı izlerken yazdım.
Baktım ki, dijital mecrada destekleyeni çok.
O da bunun hakkını vererek gitgide daha anlamsız ve şımarık konuşmalar yapıyor. Kıyafeti daha çarpık hale getirme fikrinde.
Jüri gülüp eğleniyor. Fakat yandaşlar öyle değil.
O rakiplerine şiddetli ayarlar verdikçe sosyal medya sallanıyor! Taraflar arasında kavga kıyamet gırla gidiyor…
***
Kültür?
Benim ulusal kültürümüze ilişkin düşüncelerim artık anlık değişiyor. Hiçbir zaman bir önceki görüşümde kalamıyorum.
“Aynı suda iki defa yıkanılmaz” sözüne rahmet okutuyor. Geri dönülmesi mümkün görülmeyen uzak diyarlara doğru yelken açıyor.
Çaresizce iki elimi yana sallıyorum.
Yüzümde; filminin sonunda hayıflanma ile karışık Kemal Sunal gülüşü var.
“Ih Ih!.. Mere Dijital Kültür!” diyorum.
Omzumu silkip yürüyorum.
Dr. A. Erhan AYBERK