Futbol Nereye!?

Bizim genel anlamda kusurumuz “Tarihimizde de böyle olmuş!” geçiştirmesiyle rekabeti geliştirmedeki algı eksiğimizdir!

Tekamül yani gelişme; var olan başarılı yeniliğin üstüne yatmak ve orada durmak değil; tam tersine üstüne daha da gelişmiş çağdaş ve motive edici çıkışlar yapmaktır.

Pandemide kullanımı zorlaşan ortam daha da bulanık ve sarmal bir hale evrildi.

İnsan bu gezegenin en akıllı ve yönlendirici yöneticisidir.

Son gelişim budur, diyerek duramaz!

Bizim tarihsel geçmişimize bakarsak;  hazırcı bir dönüşümü  yenilik diye kolayı seçip batıya tam anlamıyla teslimiyetimiz yatar.

Oysa ki bizim geçmişimiz bilim sanat ve yenilikleri adapte eden başarılı uygulamalarımızla homojen bir yeterliliğe sahiptir.

Duygusal ve fanatik yanımız kullanılarak dolduruşa getirilip dayatılan hazırcılık ve taklit yaratıcılığımızı imha eden en büyük engel olmuştur.

Hata yabancılar  zaafımızla özdeşleşen uyduruk bir teselliyle ‘çözümü son anda bulacağımızı’ bize empoze etmişler.

Bu son tehlike futbolda da görülmektedir.

Ama çözüm işi bilenle ve başarılı kişilerle değil; hazırlıksız olan kuşaklarla çözmeye çalışılmaktadır.

Konuyu, endüstriyel yanı olan ekonomi ve parayla çözmeyi seçip kendimize ait çağdaş eğitim ile çözmeyi inkar etmişiz.

Örneğin, futbolumuzu

miadı dolmuş yaşlı ve kalite yorgunu futbolculara teslim etmişiz.

Son açıklamalara bakarsak 83 milyonluk ülkeden futbolcu mu çıkmıyormuş!

Şu anda gençlere, kadınlara ve amatörlere sunulan kolaylık yetersizdir.

Hatta yoktur.

Ekran başına hapsedilen futbolun kaymağını yayıncı kuruluşun yediğini biliyoruz.

Klasik olarak hiç bir anlamda transfer ve yabancı alımı durmamış hatta hızlanmıştır.

Avrupa futbolunda bulunduğumuz yer ve önemli takımlarda forma giyen sistem futbolcusu doğruları unutturulmaktadır.

Mesut Özil transferi ile ortalığı bayram yerine çevirenlere tek cevabım olmuştu:

“Mesut Özil takım değildir!” derken bu günleri işaret etmiştim.

Bir kulüp forması ile öndedir.

Hatta geçmişte “Forması yeter!” denilirken amatör ruhun ve gücün temsili vurgulanmışken; alalım pompalanması kulüplere sadece  Euro ve Dolar ile borçlanma yükü getirmektedir.

Yakında CAS’ lara uzanan sıkıntılar yaşamak olasıdır.

Kadro sayısı kadar teknik adamlara teslim edilen kulüp olsa olsa herkesi memnun etme taktiğine kurban olur.

Sezon başında ki tablosu ile hiç bir umut vermeyen Beşiktaş liderdir ve şampiyon olacaktır.

Bunun nedeni Futbol adına birlik ,beraberlik ve Sergen Yalçın’ın geçmişte aldığı eğitimin gücüdür.!

Her şey açıktır.

Teknik, fizik, taktik ve kendini yeniden ispat etme bütünlüğü siyah ve beyazda bütünleşmiştir.

Zıt renklerin anlamlı takımı lider de olsa hala yıllardır olduğu gibi üçüncü sırada konuşuluyorsa aynaya bakmamız(!)lazımdır.

Gelişim bir süreçtir durmaz ve öncekinden daha yaratıcı olmalıdır.

Bu gerçekle günün genç kuşağının geçmişi tekrar eden günümüzden sıyrılıp daha da ileri gitmesi şarttır.

Bunu hangi kuşak yapacaktır bilmem ama son kuşağa Z demek yanlıştır.

Yani burada duracak mıyız ?

Hayır!

İleri daha da ileri giderken, önce halı altına süpürülen kirlilikten kurtulmak lazım!

Futbol profesyonel bir oyundur.

Ama o, bizleri  şaşırtan acemilerin oynattığı mevcut oyun değildir!