Yeni Anayasanın Sırrı…

Cumhurbaşkanı ve AKP’li parti sözcüleri teker teker konuştular…

Bu anayasa değişmeli.

Başka?

Sivil anayasa yapalım.

Başka?

Yeniden kuruluş olsun.

Başka?

Yok özümüze dönelim.

1921 anayasası gibi olsun.

Başka?

Laiklik olmasın…

Başka?

Anayasa mahkemesi de olmasın.

Başka?

Kuvvetler ayrılığı da olmasın…

Başka?

Şimdilik bu kadar yeter diyor AKP.

Bu noktaları esas alıp tartışalım istiyor…

Kritik kelime…

1921 Anayasası…

Özümüze dönelim…

Nasıl olacak o öze dönüş, anlatayım…

1921 anayasası denen hukuki bir metin var..

Savaş döneminde, olağanüstü şartlar için dizayn edilmiş bir hukuk metni…

Bir yandan savaş, bir yandan asgari hukuki düzen, nizam, intizam için yazılmış bir hukuki metin…

Hukuku olağanüstü öneriler içeriyor…

Çünkü toplum elde silah, varoluş savaşı veriyor.

AKP’nin 1921 anayasası temel olsun isteğine bakınca şu noktalara “EVET” dememiz isteniyor.

1) Bu 1921 Anayasası metni; Cumhuriyetin ilanı öncesinde yazılmış, ortada var olan bir devlet olmadığı için devleti ve kurumlarını tam olarak tanımlamıyor.

2) Savaş şartlarının, savaşın hukuki gereksinimlerini karşılayan bir metin.

3) Bu 1921 Anayasa metninde, “KUVVETLER AYRILIĞI” ilkesi değil, savaş şartları gereği “KUVVETLER BİRLİĞİ” anlayışı hakim.

Ki, biz bugün Türkiye’de bu kuvvetler ayrımının yok edilmesinden şikayet ediyoruz.

4) Yani; “Yasama- Yürütme- Yargı erkleri” Meclis elinde birleştiriliyor ve meclisin seçtiği başkan da tüm bu yetkileri Meclis adına yine Meclis içerisinden seçilen bakanlar aracılığı ile kullanılıyor.

5) Acaba AKP’nin yeni anayasa çalışması derken  “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli kırmızı çizgimizdir” demesi bundan mı?

6) Bugün de 1921 savaş metnindeki gibi fiilen “Yasama-Yürütme ve Yargı erklerini” tek elde toplayarak “KUVVETLER AYRILIĞI” ilkesi zaten fiili olarak devre dışı bırakılıyor…

7) Keza 1921 Anayasa metninde; henüz devlet olmadığı için devletin “Kırmızı çizgileri” yani   ilkeleri de açıkça belirtmiyor…

8) Bu 1921 anayasa metninde “LAİKLİK” maddesi yok.

9)  Şer’i ve şeriat kuralları, kuruluş halindeki 1. Meclis’in yetkisinde deniyor.

10) Madde 7 şöyle; “Şeriat hükümlerinin uygulanması, bütün kanunların yürürlüğe konması, değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması gibi temel haklar Büyük Millet Meclisi’ne aittir.”

11) Ve madde içinde çok ince bir detay var…

Diyor ki madde; “Halk için en yararlı ve zamanın ihtiyacına en elverişli fıkıh ve hukuk hükümleriyle, ÖRF,  ÂDETLER ve TEAMÜLLER esas olarak alınır.”

12) Ve yine 1921 Anayasası, yeni bir meclis kurulduğunu söylese de, “HİLAFET ve  SALTANAT”ı açıkça reddeden hiçbir ifade barındırmıyor.

13) Bu 1921 Anayasası bugünkü “MERKEZİ ÜNİTER DEVLET” yerine  “YERİNDEN YÖNETİM ve ÖZERKLİK” tanımlarına uygun maddeler taşıyor…

14)  Bu metnin 11. maddesinde, “Vilayet mahallî işlerde manevi şahsiyete (tüzel kişiliğe) ve özerkliğe sahiptir. Vakıflar, medreseler, eğitim, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve idaresi VİLAYET ŞURA’larının yetkisi içindedir.” deniyor…

15) Ve 12. maddesinde, “Vilâyet Şûraları, vilâyetler halkınca seçilmiş üyelerden meydana gelir. Toplantı dönemi iki senedir. Toplantı süresi senede iki aydır.” deniyor..

16) Sonra 13. maddesinde, “VİLAYET ŞURASİ üyeleri arasında yürütme görevini yapacak bir BAŞKANI ile değişik bölümleri idareye memur üyeden teşekkül etmek üzere bir yönetim kurulu seçer. YÜRÜTME YETKİSİ, sürekli olan bu kurula aittir.” deniyor…

17) Bana göre; AKP, bu yerinden ve özerk yönetim maddelerini yeni anayasaya koyarak,  Kürt oylarını ve seçmenini HDP’den kopartıp kendi saflarına çekmenin planlamasını yapıyor olmalı.

Ambalaj kapağına da, “YENİDEN DEMOKRASİ AÇILIMI” yazmayı hedefliyor düşüncesindeyim…

SONSÖZ…

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir…

Unutmayın…

Celal Eren Çelik’e esin kaynağı olarak teşekkür ederim…