Global Dedikodular
Belki hayatımızda en çok iz bırakan yıllardan birini geride bıraktık. Herkes için değişkendir bu oysa; kızımızın ya da oğlumuzun doğduğu o yıl, evlendiğimiz ya da aşık olduğumuz veya annemizi ya da babamızı, dedemizi kaybettiğimiz, mezun olduğumuz o yıl…
Bu böyle çeşitlendirilebilir.
Geride bıraktığımız 2020 yılı için ise ilk kez neredeyse aynı duygulardayız. Ortak bir paydada buluştuk. Bir takım şeyleri sorguladığımız, bazı korkular endişeler yaşadığımız karışık duygulara kapıldığımız doğrudur.
Peki neler oldu?
2020’yi karşıladığımız ilk iki ay diğerlerinden farksız bir yıla merhaba dediğimizi sanıyorduk.
Sonra çok uzaklardan ta Çin’den bir takım haberler geldi. Önemini anlayamadık önce filan derken kendimizi karantinada bulduk. Hala yeterince anlamamıştık birkaç aya geçer gider diyorduk. Ellerimizi yıkamaktan canımız çıkıyordu, maske hayatımızın bir parçası olmuştu ama geçecekti nasılsa. İçine girdikçe işin sandığımız kadar basit olmadığını anlamaya başladık. El yıkamamız, maskemiz her şey aynıydı değişmiyordu fakat hastalar artıyordu. Biraz gevşer gibi olup kendimizi sokaklara atınca yine – geri çekilin, dedi.
Vakalar artınca tekrar eve kapandık.
Hala ümidimiz baki, yaza kadar rahatlarız diyoruz umarım bu gerçek olur.
Asıl bahsetmek istediğim zaten bize yabancı, ne olduğu belirsiz bu hastalıkla uğraşıp umudumuzu taze tutmaya çalışırken etrafımızda dönüp dolaşan dedikodular !
Efendim Dünya kabuk değiştiriyormuş, her şey kökünden değişecekmiş.
Devletler, yönetim şekilleri vesaire.
Yaşlı nüfus yok edilmeliymiş kaynaklar azalmış nüfusun çalışan işe yarayan kısmı kalsın diğerleri ölsün deniyormuş.
Tüm bu söylentilerin arasında nerdeyse bir senedir yapılan çalışmalar sonuca ulaştı ve aşısı var artık ! Pek güzel !
Fakat ağzı olan yine konuşuyor.
Diyor ki; bu aşıyı olup iki sene sonra pat diye ölmeyeceğimizi ne biliyoruz.
Herkese çip yerleştirilecek diyenler de var; hem de çok.
Bu şekilde bize istenilen her şey yapılabilecekmiş mesela seri katil olabilirmişiz vesaire. Sistem değişiyor ya bunu uzaylılar yapıyor da deniyor, aramızdalar filan.
Tamam da bir şeyin içindeyiz hepimizi ruhen derinden sarsan, işimizi gücümüzü etkileyen bir durum bu. Dik durmamız gerekiyor, panik yapmamamız ve olumlu düşünmeye çalışmamız…
Oysa, annelerimizin yaptığı günlerdeki gibi yapıyoruz; hani şu haftada bir veya on beş günde bir yapılan beş çayı misafirlikleri gibi…
Beş on kişi toplanır yiyip içerken bir yanda da Dünya’nın herhangi bir yerinden, mahalleden, apartmandan insanların hayatları mercek altına alınır ve bilip bilmedik konuşularak sonuçlara varılır.
Çaylar içilip kekler yendikten sonra Dünya’nın sonunun yaklaştığıyla ilgili, karşı komşunun oğlunun kime aşık olduğuyla veya bakkal Ahmet’in dükkanını kapatacağı aynı dükkana terzi Mehmet’in geçebileceği ile ilgili sözler vardır herkesin kucağında, elleri boş dönmezler evlerine.
Şimdi buna benzer şekilde fakat çok daha büyük çapta global dedikoduya maruz kaldık hepimiz.
Sadece bulunduğumuz coğrafyada değil dünya çapında dedikodular dönmekte. Şimdi diyeceksiniz ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Belki haklısınız böyle düşünmekte, belki aslı astarı yok hiçbirinin bilemiyoruz.
Gelin bir bakalım, her dilden konuşulan bu dedikoduların bize getirdikleri ve götürdükleri neler?
Mesela; Uzaylılar aramızdaysa ve arkadan akrabaları da gelecekse marketten döndüğümüzde elimizi dezenfekte etmek konusunda obsesyon geliştirmiş olan bizler şu an ne yapabiliriz?
Vücudumuza çip yerleştirilecekse aşı olmayalım mı ?
Bu virüs laboratuvar ortamında üretilmişse veya doğal yolla ortaya çıkmışsa maskesi bir uzuv haline gelmiş insancıklar için ne değişecek?
Uzaylılar çığırından çıkan Dünya düzenine bir el atmaya niyetlendilerse ne yapalım? Nerelere kaçalım? Kaçmamız gerekiyor mu?
Demem o ki; Zaten çok bunaldık hem ruhumuz daraldığından hem de maskemiz yüzünden nefes alamaz haldeyiz. Başımıza bir şeyler geldi zaten. Bundan sonra ne gelecek diye düşünmeye kalkarsak iflah olmayız artık.
Biten ve başlayan … Sonra yine biten yine başlayan şeyler. Bu döngü durmaksızın devam ediyor. Biz içinde yer bulup devinmeye devam ederken halden hale giriyor ve işte buyurun yaşıyoruz !
Evet bir savaşın içindeyiz ve sağ çıkmaya çalışıyoruz. Öncelikle sorunumuz bu. Bir gün uzaylılarla tanışacaksak ta tanışırız. Korkunun ecele faydası olduğu görülmemiş. Dünya vatandaşları olarak ruh sağlığımızı sağlam tutalım ki bu işi atlatalım. Kafamızı bir kaldıralım hele sonrası Allah kerim.
Mesela her şey bitmiş maskeleri atıvermişiz ve hayat normale dönmüş, güzel değil mi? Şu an için ulaşılması zor geliyor. Basit fakat zor! Böylesi basit bir şeyi bile hayal edemeyecek durumdayken bu halimizi daha da zorlaştırmanın ne manası var peki?
Sakin olup derin nefes alıp olumlu düşünmek zorundayız. Beş çayında konuşulanların gerçekliği kanıtlanamaz ancak yaşayarak görürüz. O halde bu felaket tellalığı ne? Güzel düşünelim güzel şeyler görelim.
En kısa zamanda maskelerden kurtulmak dileğiyle…
Sağlık olsun; güzel günler yakında!
Hüma SEVİM
humasevim02@gmail.com
HümaSEVİM/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 24 Ocak 2021