Kent Ekranı

Horlamayın Yanınızdaki Rüya Göremiyor!

Horlamayın Yanınızdaki Rüya Göremiyor!

Az önce bir gündüz uykusundan uyandım. Malum evlere kapandık yine, yapacak bir şey de yok.  Aslında sık yapmam yani gün içinde uyumayı sevmem.  Bunun için ya çok uykusuz olmam ya da bir şeylere sinirlenmiş, üzülmüş olmam gerekir. Ve rüya gördüm. Aynı ortamda geçen en az 3 ya da dördüncü farklı rüyaydı bu.  Hemen hemen hiç rüya görmem.  Kendi adıma bunun güzel bir şey olduğunu yeniden keşfettim. Fark ettim ki biraz gerçekliğin dışına çıkıp başka bir aleme dalabilmek harikaymış, unutmuşum (epeydir rüya görmüyordum). Gittiğim yerde maske takmıyordum ve kimse Covid 19’u bilmiyordu, bu arada güzeldi yani.
Biraz araştırdım; mesela rüya görmeyen insan yokmuş, sadece unutan insan varmış.
Hayatımızın üçte birini uykuda geçiriyormuşuz ve bu durumda uykuyu nasıl değerlendirdiğimiz önem kazanıyor. Geriye gidelim; padişahlar bunu önemserlermiş ve gördükleri rüyaları müneccimlere yorumlatırlarmış. Öyle ya; büyük başın derdi de büyük, kelle uçuruyor fakat kendisi de kellesini koltuğunda taşıyor. Gelecekten haber almak için müneccimlerin iki dudağının arasından çıkacak sözcüklere dahi muhtaçlar. Birçok sanatçı da gördükleri rüyalardan esinlenerek yaratmışlar eserlerini hatta.
Bu arada beynimiz görmediği bir şeyi yaratmıyor; zaten kendisinde kayıtlı olan görüntüleri evirip çevirip, yeniden ısıtıp önümüze koyuyormuş. Yani rüyanızda gördüğünüz o yabancı mutlaka daha önce gördüğünüz biri. Televizyon, internet, reklam panoları vesairede gördünüz o adamı ya da kadını daha önce.
İnsanların yüzde 12’si rüyalarını siyah beyaz görüyormuş. Bu oran 1960’lara yani televizyona kadar çok daha yüksekmiş. Bugün 25 yaşın altındaki gençlerde siyah beyaz rüya görme oranı bir hayli düşmüş.
Efendim herkesin bir hayali vardır. Bazen de hayal ettiğimiz şeyleri rüyamızda görürüz. Malum öyle ya da böyle bir şeylerin hayalini kuruyoruz ve bir gün gerçekten yaşayabilmekle ilgili umudu içimizde barındırıyoruz.
Bazılarımız yaşamın içinde gözümüze baka baka rüyalarını gerçekleştiriyorlar hatta.  Bir memlekete sahip olmak, gücü elinde tutmak, tek adam olmak para içinde yüzmek, güç, güç, güç, en büyük güç!
 Alın size; o rüyasını yaşıyor, biz de seyrediyoruz…
Neyse rüyalar bir anda bitiyor ya hani. Attan inip yola eşekle devam etmek gerekebiliyor. Biz seyirciyiz, bu bahsettiğim rüya görenler yolcu, biz hancı yani.
Rüyalar gelecekten haber veriyorlar mı? Bazen evet. Çünkü bunu yaşadım ama nasıl olabileceğiyle ilgili burada yazmaya kalksam konu çok derin.
Rüyalarımızda bilinçaltımız sahneye çıkıyormuş. Bize göstermek istediklerini simgeleştiriyormuş bilinçaltımız. Bu şeklide gördüğümüz herhangi bir şeyin bambaşka anlamları olabiliyormuş. Bayağı derinden konuşuyormuş yani.
Şarkılar var üstüne sanırım, insanlar bazen de rüyalara tutunuyorlar. Elbette kabus ya da karabasan değil ama şu uyumadan önce birbirimize söylediğimiz; “tatlı ya da renkli rüyalar” biraz renk katıyor olabilir yaşantıya sanki.
Gerçeklikten sıyrılıp bildiğimizden öte bir şeyler görebilmek güzel. Bazen artık yanımızda olmayan insanlarımızla rüyalarımızda buluşup özlem giderebiliriz mesela. Teoman’ın şarkısındaki gibi; “sevdiklerimiz hayatalarken hala” … gibi kaybettiğimiz şeyleri bulabiliriz de rüyalarımızda… Çok hırslandığımız, içimize attığımız bazı cümleleri gerekli kişiye rahatça söylemek de serbest.
Sağlıklı yaşamak için iyi uyumak şart. Horlarken de rüya görülmüyormuş, bu bence pek etkilemez. Bir gerçek varsa o da horlayan kişinin yanında yatanın rüya göremeyeceğidir.
Ben bugün iyi hissettim galiba. Rüyalara inanmayın fakat rüyasız da kalmayın diyorum.

Hüma SEVİM

humasevim02@gmail.com

HümaSEVİM/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

Yazarın Tüm Yazıları

www.kentekrani.com 08 Aralık 2020

Exit mobile version