İnsanın Yaşayan Yanı
Mesai bittikten sonra apar topar yetiştiğimiz bir seminer dersinin sonuna gelmiştik.
Yüksek lisans tezi konusunda daha fazla fikir edinmemiz ve tezi yazmaya başlamadan önce konuya karar vermemiz için kısa bir proje ödevi verdi. Ödevi teslim ederken “Hocam bu tam anlamıyla bir tez yazımına uygun olmadı” dediğimde; “En azından nasıl olmaması gerektiğini anlamışsın” dedi.
Başka bir dersin sonunda belki hayattaki kaygılarımızdan, küçük hırslarımızdan, günlük yaşamın verdiği stresten daha önemli bir çaba olduğunu anlatmak için “Çok iyi bir kariyeriniz olabilir. Çok para kazanabilirsiniz. Çok başarılı bir akademisyen olabilirsiniz. Ancak hayatta en önemlisi iyi bir anne ve baba olmaktır” dedi.
Dönem sonunda ise yaptığımız tercihler sonucunda Prof. Dr. Sadettin Özen, tez danışmanım oldu. Meraklıydım. Heyecanlıydım. Sonuçta bir şeyler ortaya koymak için bir emek vermek zorundaydım. Saadettin Hocamın bu sürece rehberlik edeceğini öğrendiğim için mutluydum. Yarım iş gününün sonunda koşa koşa çalışmak için planladığımız randevuya yetişmekteyken ne zamandır kuaföre gidemediğim geçti aklımdan. Ancak bu kadar iş güç arasında ve akademik çalışmaya da öncelik vermişken iki üç saatlik bir zaman dilimi bile yetiştirebileceğim bir sayfa konusunda benim için çok önemliydi.
Çalışma saatleri içerisinde araştırdığım veriler için oluşturduğum taslaklara baktığımız sırada, “Hocam giriş kısmını sonradan gönderebilir miyim?” diye sordum. “Onu da birlikte gönder.” dedikten sonra ilgiyle dinlediğim şu açıklamayı yaptı. “Aslında yaşam ve ölüm de bir aradadır. Yani bedenimiz hayattayken saçımızın ya da tırnaklarımızın uzayan kısmı bizim ölen yanımızdır. O yüzden saçlarıyla tırnaklarıyla çok uğraşan kadın ve erkeklerin vücudunun ölen kısmından medet ummasını anlamam.” Yoldaki kuruntumun boşuna olması bana daha çok moral vermişti. Aklıma okuduğum kitaplardan biri geldi yine: “Cesur Yeni Dünya”. Bir de insanların birbirine fiziksel olarak çok benzemesine neden bu kadar özendirildiğini düşündüm. Televizyonu açtığımızda birçok insanın yüzü aynıydı. Bilimkurgu ile embriyodan birbirinin benzeri birçok insan yaratmaya gerek var mıydı?
Bir de büyük önderimizin sözü geldi aklıma, “Fikirler ölmez”. Yalnızca bir lojistik tezi hazırlamaktan ziyade Saadettin Hocamın kariyerine Kars’ta sınıf öğretmenliğiyle başlayan bir akademisyen olarak hayatıma kattığım değere rehberlik edişine de sevindim.
İki hafta önce ise kendisini aradığımda Hüseyin Sayın’ın “Marka Sensin” sunumunda aldığı notları öğrencileriyle paylaşarak insanın daima yaşayan yanına katkı sağlamaya, fayda ve değer yaratmaya devam ettiğini gördüm. Sınıf öğretmenliğinden sonra inşaat mühendisliği eğitimini tamamlamış. Demiryolu, deniz ve liman işletmeciliği konularında akademik çalışmalar yapmıştır. Hayata bakışı ve felsefi yaklaşımı, analitik düşünceleriyle benim gibi pek çok öğrencisine ışık tutmuştur. Doktorada da kendisiyle çalışabilmek dileğiyle…
İlkokuldan bu yana hayatıma dokunan tüm öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutlarım. Bugün öğretmenliğe devam edenlere ve yeni öğretmen arkadaşlarıma da başöğretmenimizin sözünü hatırlatmak isterim. “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister!”
İrem SEVAL
İrem SEVAL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 23 Kasım 2020