Kuşadası Talanı (veya Faciası)
Yolunuz Kuşadası’na düşerse, şaşırmayın! Ünlü turizm beldesi olarak adlandırılan koskoca bir kente geldiniz. Aydın’ın Kuşadası ilçesine kuş bakışı bakarsanız, korkarsınız…
Sisam Depreminin vurduğu ama yıkmadığı yerlerden biri Kuşadası. Deprem çok hasar verdi, bazı konutların oturulamaz hale geldiği söyleniyor. Ancak olası depremlerin yıkmayacağı anlamına gelmez. Nitekim Bazı bilim insanları Kuşadası-Aydın hattında bir fayın da gerildiğini belirtiyorlar. Şimdi Kuşadası zurnanın zırt dediği yere geldi. Hafta içinde hemen yakınında denizde olan 4.8’lik deprem Kuşadası’nı salladı, yani tehlike var. Aşırı yapılaşmanın sonuçları felaket olabilir.
Çok değil; 70’li yıllar kadar Kuşadası gerçekten de binlerce deniz kuşunun yuvasıydı adasıydı. İnsanlar bir dokundu, pir dokundu. Ne kuş kaldı ne de bir ada. Zaten insanoğlu doğada bir yere vurdu mu, önce kuşlar gider… Daha önce de burada yazmıştım, yılların turizmcisi Vural Öger, Kuşadası için, ”Burası bir facianın adıdır” demişti. Öger, betonlaşmanın, dev otel ve tesisler kurmanın tüm dünyada yanlış bir turizm politikası olduğunu belirtmiş, şöyle demişti; “Bunun farkına çok geç vardık. Türkiye doğası ve tarihi çok zengin, yatırımlar bu iki değer göz önüne alınarak ve korumacı anlayışla yürütülmeli”
Bu sözler üzerinden 10 yıl geçti, Akdeniz ve Ege kıyıları daha çok betonlaştı. Kuşadası için betonun ilk darbesini yiyen sahil beldesi denilebilir. Çirkin plansız yapılaşmanın ilk başkenti(!) Kuşadası oldu. Her yerde bir kat sınırlaması varken 80’li- 90’li, yıllarda Kuşadası’na gökdelen bile dikebilirdiniz. Öyle de oldu. Bahçeli evler yıkıldı, tarlalar yok edildi. Kuşadası’nda 25 yıl önce rant kavgası yüzünden Belediye Başkanı bile öldürüldü. O dönemde yeraltı dünyasının gözünün Kuşadası’nda olduğu yazıldı, çizildi.
Sırada Kocagöl Var
Kuşadası’na artık yer kalmadı, belki yapılanları yıkıp yeniden bir yapılanma Olabilir. Ancak yapılaşma Davutlar Milli Park sınırlarına kadar gelip dayandı. Kocagöl, Kuşadası’nın tek sulak alanı Milli Parka iki kilometre uzaklıkta.
Burada Davutlar Milli Parkına bir parantez açayım. Eğer bu park olmasaydı bölge iyice beton cehennemine dönerdi. Umarım başına bir şey gelmez.
Beton milli parka giremiyor ama 20 yıldan beri sinsilikle Kocagöl çevresini kuşatıyor. Gölü besleyen dereler kurudu, kaçak yapılarla doldu.
Bu binalar İmar Affıyla da yasalaştı. Kocagöl’ün daha fazla zarar görmemesi için çevreciler buranın “Mahalli Sulak Alan” statüsüne alınmasını istiyorlar. Sakarmeke, Yalıçapkını, Gri Balıkçılın da aralarında bulunduğu 30 kadar kuş türüne ev sahipliği yapan gölün, susuzluktan zaten gölete döndüğü görülüyor.
Gölü besleyen derelerde su akışının sağlanması da gerekiyor. Yoksa binlerce yıllık gölün yok olma tehlikesi var. Konuyla ilgili bakanlıkların ne kadar umurunda olur bu durum bilmiyorum. Koskoca göller kururken, zaten gözden çıkarılan Kuşadası çevresini mi düşünecekler Allah aşkına… Binlerce yıllık buzul gölün suyunu çekmiş, Salda Gölü’nün kumlarını lüks otellerin plajlarına taşımış veya bunlar yapılırken gözlerini kapamış bir anlayış var karşımızda.
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 15 Kasım 2020